Feridun Yıldız
Feridun Yıldız

Açılım hukukun önünde mi?

Yaklaşık iki aya yakın bir süredir adı hükümet tarafından üç defa değiştirilen bir açılım sürecinden geçiyoruz. Bu süreç öyle bir süreç ki, uğruna her şey feda edilebiliyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni devlet yapan değerler ve hukuku bu süreç uğruna yok sayılıyor. Örnek mi? Pek çok örnekten üç tanesini ele alalım…

Show TV’de Ali Kırca’nın Siyaset Meydanı’nı seyrediyoruz. Konu Kürt Açılımı. Konuşmacılar Türkiye’nin değişik illerinden seçilmiş çocuklar. Hâkkârili 16 yaşındaki Uğur Çektar Öğmen konuşuyor:

“Siz diyorsunuz ki PKK ve Kürt aynı değildir. Arkadaşım PKK kimdir? Benim ablamdır, benim dayımdır, benim azmamdır, benim abimdir. PKK de Kürtlerden oluşmuştur, PKK’yi ayrı kılmak, Kürtleri ayrı kılmak olmaz. Eğri oturup, doğru konuşalım. PKK’de Kürtlerden oluşyor, Kürtlerin hakkını savunuyor.”

Bir çocuğun “DTP mitinglerinde neden hep Öcalan resimleri taşınıyor”  sorusu üzerine ise Öğmen şunları söylüyor:

“Diyorsunuz ki, bizimde bir önderimiz var(Atatürk’ü kastediyor); siz de her yürüyüşte onun resmini, onun flâmalarını taşıyorsunuz, değil mi? Kürtlerin de kendilerine önder olarak kabul ettikleri kişi Sayın Abdullah Öcalan’dır.”

İnternette gezinirken tesadüfen “Yüksekova Haber” sitesine girdim. Son birkaç hafta içerisinde TSK’nin PKK’ya karşı yürüttüğü operasyonlarda ölen biri üst düzey yönetici olan üç PKK’lının cenaze töreninin video kaydını seyrettim.

Genç, ihtiyar, çocuk, kadın büyük bir çoğunluk cenaze töreninde. Ellerlinde PKK ve Öcalan resmi bulunan bayraklar. En önde “PKK İntikam” yazılı bir pankart var. Öfkeli ve heyecanlı kalabalık “Hakkâri uyuma sehidine sahip çık” sloganını ile yürüyor. Her yaştan çocuklar “Şehit namirin(Şehitler ölmez)”, “Biji Serok Apo(Yaşasın Başkan Apo)” diye bağırıyorlar. Zılgıt çekerek yürüyen öfkeli kalabalık “PKK İntikam” diye bağırırken, sanki TSK’nden intikam almaya and içiyorlar gibi. Bütün bunlara rağmen görüyoruz ki etraflarında ne asker, ne polis hiçbir güvenlik kuvveti yok. Köpeksiz köyde herkes bildiğini okuyor.

2007 yılında Roj TV‘de yaptığı açıklamada terör örgütünü “silahlı Kürt muhalefeti” diye adlandırdığı gerekçesiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca DTP’li Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir hakkında dava açılmıştı. Savcılık sanık Baydemir’in yayın yoluyla “terör örgütünün propagandasını yapmak” suçundan cezalandırılmasını talep etmişti.

Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya tutuksuz yargılanan sanık DTP’li Baydemir katılmazken, avukatı hazır bulundu. Sanık avukatının, müvekkilinin herhangi bir şekilde örgütün propagandasını yapmak gayesiyle hareket etmediğini savunarak, “Mahkemenin vermiş olduğu kararların demokratik açılım yönünden etkili olabileceği kanaatindeyiz” şeklindeki savunmasından sonra mahkeme heyeti, verdiği kısa aranın ardından sanık Baydemir’in “yüklenen suç açısından failin kast unsurunun bulunmaması sebebiyle” beraatına karar verdi.

Birinci örnekte “açılım” uğruna televizyonda bir çocuğa yaptırılan alenî terör örgütü propagandası yaptırılırken, ikinci örnekte ise açıkça Türkiye Cumhuriyet’nin sınırları içerisinde olan bir şehrimizde açıkça Türkiye Cumhuriyeti’ne ve ordusuna meydan okunuyor. Üçüncü örnekte ise avukatının demokratik açılımı öne sürmesi üzerine açık bir şekilde basın yolu ile terör mrgütü reklâmı yapmış olan belediye başkanı beraat ettiriliyor.

Devlet hukuk demektir. Hukukun olmadığı, hukukun ötelendiği, hukukun vatandaşlar için farklı farklı uygulandığı ülkelerde modern bir devletin varlığından bahsetmek çok zordur. Yukarıdaki üç örnekteki eylemler Türk Ceza Kanunu’nun “Kamu Barışına Karşı Suçlar”ı düzenleyen 213, 214, 215, 216, 217 ve 218. maddelerine göre suçtur.

Açılım uğruna bu suçlar görmezden geliniyorsa insan ister istemez “açılım hukukun önünde mi?” diye düşünüyor. Hukukun herkes için eşit uygulanacağı günler ümidiyle bütün okuyucularımın “Ramazan Bayramı”nı kutlarım. 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!