Son yıllarda, bir çok kişi üç gün beylik beyliktir diyerek, kendisine göz kırpan mevkilere, makamlara, mansıplara, terfilere, füze misali yükselmelere kabul ettim gitti deyiveriyor.
İstisnalar, zeki ve kabiliyetliler haricinde evet diyenlerin cümlesi sonu hüsranla bitenmaceralara yelken açarlarken yelkenlileri en ufak bir rüzgarda alabora oluveriyor.
Oysa hiç kimse çıkıp üç gün bu makamda otur amma, adam gibi otur sözünü ağzına almıyor.
Alamıyor…
Bakmayın, adam gibi adam arıyorum diyenlerin palavralarına…
Adam gibi adamı, adam gibi adam olan seçer getirir.
Üç gün değil, uzun ömürlü bir hizmet için düşüncesini samimiyetle ortaya koyar.
Böyle insanların var olduğu günler menkıbe oldu.
Beyliklere talip olanlar, çoktan kapıları aşındırmaya, devreye adamlar koymaya, ricacıları kafile kafile göndermeye başladılar bile…
Üç gün beylik olsun benim olsun, adım etrafa duyulsun, diyenler her fırsatta kuyruktalar.
Herkesin kendine göre bir hesabı kitabı var derler ya…
Maksat daha sonraki makamlar için atlama taşı olarak kullanılacak bir yer!…
Falanca yerde üç gün Müdür oldum, amir oldum, şef oldum diye üç günlük beyliklerini referans olarak kullanacaklar.
Beş kişinin başında, üç gün amirlik yapanlar, beş yüz kişinin başında yıllarca yöneticilik yapanların yerine göz dikince de hiç kimse kusura bakmasın!…
İsteyenin bir yüzü kara, yerine getirmeyen ne olursa gayrı!..
Onları öne sürenler ise, alladıkları pulladıkları bu adamları, getirebilecekleri en iyi yere getirebilmek için kampanyalara başladığında lütfen şaşırmayalım!…
Niyetlenen ben daha pişmedim, bir süre daha çalışmam lazım, buraya gelirsem, hem kendime hem sizlere karşı mahcup olurum demez.
Gururu, nefsi, kibri engel olur!…
Madem uygun görmüşsünüz, bana da kabul etmek düşer anlamında sözde mütevazilik kokan cümleler kurar!…
Onu öne sürenler, cesaretlendirenler, sen o makamda yapamazsın, dağılırsın, tecrüben, kariyerin yeterli değil demez…
Hiçbiride ikazları dinlemez.
Çünkü o tipteki insanları o yerlere getirmezlerse onların da işi yürümez!…
Sonra ne mi olur?
Laf ile dünyaya nizamat verdiğini zannedenlerin hükmü ne olursa, bunlarında ömrü de o kadar olur…
Üç günlük bey olanın ne adı kalır, ne sanı…
Ancak açtıkları tahribat, her nedense o hiç beğenmedikleri, makama gelmesin diye çalıştıkları yada o makamdan uzaklaştırdıkları insanlar tarafından tamir edilir çoğu kez.
Yıkılan, dökülen, sökülen her ne varsa tamir olduktan sonra, tamir edenleri göndermek adettendir!…
Millet yıkanı değil, tamir edeni, yeniden yapanı unutmaz.
O insanlara bunları reva görenleri de affetmez.
Ah eder…
Ahı tutar!…
Bütün bunlar bilinmesine ve sürekli tekrar edilmesine rağmen…
İnsan kıymeti ve insan değeri bilmeyen kör anlayışların basit çıkar hesapları ve çıkar üzerine kurulu mantıkları hiç değişmez.
Bu mantığın adına kısaca ve kabaca insan kullanma adını vermişlerdir.
İnsanları kendi amaçları uğruna kullananların işi bittiğinde, göreve getirdikleri insanında işi biter.
Çünkü daima daha fazlasını isteyen ve gözü doymayan, hiçbir kazançla tatmin olmayan insanlar, kendilerini hedefe en kestirmeden ulaştırabilecek insanlarla yollarına devam ederler.
Üç gün bey olmak için, bu yola talip olanlar onlar için biçilmiş kaftandır.
Beyliğe talip olanların adeta beni seç, beni gör, beni tercih et, sen ne dersen yapmaya hazırım mealindeki yaklaşımlarını anlayabilmek zor olsa da…
İnsanların kendini göstermek gibi…
İspat etmek gibi…
Adam yerine konmak gibi…
Üç gün içinde olsa beylik sefasını sürmek gibi anlayışlarının var olduğunu ve bu anlayış sahiplerinin her geçen gün daha da arttığını söylememiz lazım.