Sevginin ne demek olduğu konusunda kim bilir ne nutuklar çekildi bugüne kadar? Aşk yalan, sevda yalan, sevgi kuyruklu yalan diye şiirler yazanlar, sevgiyi şarkılara, türkülere konu edenler, sevgi dedikçe bir sevgi daha dediler, yetmedi, bir değil bin kere sevgiyi andılar, uğruna yandılar.
Aşık Veysel, güzelliğin on para etmez, şu bendeki aşk olmasa demedi mi?
Neşet Ertaş, sevda neye yarardı, seveni olmasaydı diye vurmadı mı sazın teline?
Parayla saadet olmaz diyen şair, saadetin bugün için ancak parayla olabileceğini belki göremeden bu dünyadan ayrıldı gitti…
Sevgi bazılarına göre şımartılmış, bazılarına göre abartılmış bir kavram…
Herkesin dilinde…
Lakin ortada yok…
Gördüm diyeni çok…Konuştum diyeni çok…El salladık birbirimize diyen yalancılara dahi inanmaya hazır olanlar pek çok…
Nerde o sevgi?
Sevgiyi, “Seviyorum işte var mı diyeceğin” diye dillerde gezdirenler neredeler?
Sevgi takıldı ekonominin ağına…
Çırpındıkça çırpınıyor.
Ben sevgiyim diyor, inanan yok…Kurtarın beni diyor, kurtaran yok…Ardına takılıp gidilen sahte sevgiler, baş köşede…Yalancıların keyfine diyecek yok…
Yalancının sevgisi, yalanını sürdürdüğü kadardır diyenlere var mı itibar eden?
Sevgiyi buldum, sevgiyi yakaladım, sevgi elimde bir kuş gibi çırpınıyor, istese de kaçamaz diye anlatılan sevgisizlikleri hiç mi görmediniz, hiç mi duymadınız?
*****
Yalan dünyanın, yalan sevgileri her köşede…
Sevgi nereye mi kadar? Ya da sevginin yolu nereye çıkar mı demeliydik?
Sevgi eski aşklarda kaldı, o aşklar biteli, sona ereli o kadar çok oldu ki diye konuşanlara gülüp geçenler çoğaldı.
Hakikatler neden mi ortada yok?
Çünkü sevgiyi kaybettik biz…Nerede kaybettiğimizi de bilmeyenlere dönmüş bir haldeyiz.
Sevgiden nasipsizlere dönmüşüz haberimiz yok…
Kaybettiğimiz sevgiyi aramaya çıkmak gibi bir heves ve istek de yok içimizde…
Neden ve niçin kavramları arasında gidip gelmek, edebiyat parçalamak kolayımıza gidiyor.
Sevgi için içten gelen tek bir lafımız yok…İki satır bir şeyler karaladığımızda…
Sevgiyi küstürmüşüz küstürmesine de küserse küssün, kendi bilir havalarında bir hal üzereyiz.
Sevgi maddiyatla ölçülen kalıplar içine girmez, ne işi var sevginin cenderelerde diyenlere anlam veremeyenler türemiş her tarafta…
Gerçek sevgi hürdür, boyunduruk altına girmez, kim ben sevgiyi zapturapt altına aldım diyorsa, zapturapt altına aldığını sandığı sevgi o sevgi değildir.
Sevginin egolara, kibirlilere, gururdan önünü göremeyenlere, herkese tepeden bakanlara selam verdiği nerede görülmüş?
*****
Sevgi bazılarına göre kat demek, yat demek, araba demek…
Lüks hayat demek…
Işıltılı bir hayat demek…
Adamı felek vurmuş…
Para yok, pul yok, oturacak çul çok…
Sevdim abi diye bağırıyor…
Ne oldu o sevdiğin?
Nerde şimdi diye soruyorlar…
Babası verdi bir Almancıya, gönderdi Almanya’ya yıllar önce, bana da Mecnun misali yollara düşmek kaldı diyor….
Bizim Mecnunlar, Leylalarını kaybetti kaybedeli, kimi şair oldu, kimi aldı eline sazı hem çaldı hem söyledi. Bir köşede ağladıkça ağladı…
Ortalığı bulandıranlar ne mi demişlerdi?
Sevgi duydu mu? Haberi oldu mu? O Mecnunların halini ahvalini, sevdim dediklerine duyurdu mu?
Ne gezer?
Sen gel vazgeç bu sevdadan diyecekler buldu, getirdi karşılarına…
Onlarda unut gitsin dediler, taş bas bağrına, gitse de ağırına…
*****
Sevgisizler hep ne dediler?
Sevgiden çalım yemeyen, sevginin çelme takıp düşürmediği var mı bu memlekette?
Kimi sevdiyse bu insanlar, hüsranlarla tanıştılar. Bir gün olsun yüzlerine gülmedi talih…
Bir gün olsun gülmedi talih benim yüzüme diye efkarlandılar, yandılar, ekmeklerini tuza bandılar. Sonra da sevginin gerçek yüzüyle karşı karşıya geldiler.
Soğuk, duygusuz, donuk, ruhsuz, tarifi zor bir yüz…
İyi hoş da sevgi bu mu?
Değil elbet…
Ortalığı bulandıran sevgisizler, sevgiden söz edebilirler mi?
Sevgi onların diline yakışır mı?
Küfreden, hakaret eden, nefreti ve öfkesi her daim ağır basan birilerinde ne arasın sevgi?
Bağıran, çağıran, tuzak kuran, kışkırtan, tahrik eden sözlerin arasında nasıl olsun sevgi?
*****
Sevgi artık göreceli bir kavram diyor, kocaman-kocaman laflar edenler…
Bazıları sevgi demek altın demek diyorlar…
Çeyrekten, kulpsuz Ata altınına kadar bir dünya seçenek var…
Sonra bilezik var…
O bileziklerin burması var…Saçaklısı var…
Sonrasında, kemeri var…Kolyesi var…Küpesi var…
Şu kadar gramdan şu kadar grama olanı ve isteneni var…
Mevzu fena derin…
Altının gramı almış başını gitmiş…Neredeyse iki bin lira olacak….
Böyle olduğunda gelin olacak kız, damat olacak delikanlı zor bulunacak…
Ya sevgi?
Esas o lazım herkese lakin, onu henüz merak eden, arayan, soran yok…
*****
Hz. Mevlâna diyor ki, “Sevgi şifadır, sevgi güçtür, Sevgi; değişimin mührüdür.”
*****
Sevgi ne sevgisizlerin elinde kalır ne de elinde tutsak olur!
Sevgi ümittir…Sevgi barıştır…Sevgi aşktan bir nişanedir.
Sevgi sevgisizlerin erişemeyeceği, yerini yurdunu hayal bile edemeyeceği bir yerdedir.
Sevgi gerçek sevenlere koşar gider. Her kalp taşıyamaz sevgiyi…
Zaten sevgi, kendini taşıyacak olan kalbi kendi seçer…