Erol Sunat
Erol Sunat

Ormanın çığlığı

featured

Ormanların çığlığını duyan oldu mu diye soruyor insanlar… İki yüz kırk yedi yerde yangın çıktı, iki yüz kırk yedi ayrı çığlık attı ormanlar…Oysa, o ormanlarda kim var, kim yok herkes duydu o çığlığı… Yangın söndü, orman öldü, canlılar öldü. Bir tek o duyulmayan çığlık kaldı geriye… Ormanın dilinden anlayanları bir dinleyen, onlara bir kulak veren olsaydı, ormanın çığlığı bugün değil yıllar öncesinden duyulur, yangın dünden bugüne alınan tedbirlerle çok kısa bir sürede kontrol altına alınabilirdi.

Peş peşe çıktı yangın…

Ormanlar yandı, köyler yandı, umutlar yandı, hayaller yandı.

Geriye ahlar, gözyaşları, feryatlar kaldı.

Bir de hiç kimsenin duymadığı, duyamadığı çığlıklar…

Kim duydu bu çığlıkları?

Kimse…

Kim duyabilirdi?

Ormanın dilinden anlayanlar.

Ormanın dilinden anlamayan nasıl duyacaktı ormanın çığlığını, ağaçların çığlığını?

Duyamadı…

Duyulmadı…

İslerin, dumanların ve alevlerin arasında kayboldu gitti o çığlıklar…

O çığlıkları duyanları duyan olsaydı ne diyor orman ne diyor ağaçlar ne diyor ormanda yaşayan canlılar ne diyor orman çiçekleri ne diyor kaynaklar dereler pınarlar diyen olsaydı, böyle olmazdı.

Ekmeğini ekmekçiye ver bir ekmek de üste ver demişler.

İnsanlar ne mi diyorlar?

Ormanın dilinden anlayanları bir dinleyen, onlara bir kulak veren olsaydı, ormanın çığlığı bugün değil yıllar öncesinden duyulur, yangın dünden bugüne alınan tedbirlerle çok kısa bir sürede kontrol altına alınabilirdi.

*****

Duyamadılar ormanın çığlığını…

Börtü böceğin, ormanda yaşayan canlıların çığlığını da…

Bu çığlıklara, insanların çığlığı karıştı. Yangın insanların bulunduğu köylere ve mahallelere de ulaştı.

Ahırlarda yandı canlar…

Ne onların çığlığı ulaştı ne insanların.

Tam beş gün sürdü, beş gün sonra kontrol altına alınabildi yangın…

Keşke, ormandan kopan çığlıkları bir duyan olsaydı. Keşkeler kıyamet kadar çok…

Lakin yanıp kül olan ormanlarımıza faydası yok…

*****

Canımız yanıyor. Ciğerlerimiz yanıyor. Bu yangın bir başka yangın. Neredeyse her yıl, aynı tehlike kapımızın önünde…

Ateşle oynamak mı desek, ateşi hafife almak mı?

Netice de yanıyoruz…

Bu yanmanın kelimelerle izahı ne yazık ki yok…

Yangın o kadar çok yerde ki…

İki yüz kırk yedi yerde birden…

Akla ziyan bir rakam…

Yeşil olan, orman olan neredeyse her yerde yangın var.

Tam 14 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alan kül olmuş durumda…

*****

Bu bilanço acı bilanço…

Göz yaşartan bir bilanço…

Yangın, ateşle imtihanın ta kendisi.

Belki de çok daha fazlası.

Ateş ardına rüzgârı da aldı mı, önüne ne rast geldiyse cayır cayır yakıp geçiyor.

Her taraf is…

Her taraf duman…

Kalakala onlar kaldı o güzelim yeşilliklerden geriye kalan…

Yangınların kontrol altına alınması günler aldı.

Alevler evlere ulaştı. İnsanlar kendi imkanlarıyla alevlerle mücadele edemediler. Yardım gelene kadar, evler yandı.

İnsanlar olan biteni çaresizlik ve gözyaşlarıyla izledi.

O evle birlikte nelerin yandığını evi yanandan başka kim daha iyi bilebilir ki?

*****

Derler ki, yananı görür Allah. Yakanı da…Yangına müdahale konusunda geç kalanı da…

Yangın neleri var, neleri yok yaktı geçti. Geriye dövünen, çaresizlik içinde kıvranan, ağlayan, çırpınan insanlar kaldı…

İçleri yandı insanların…

Ciğerleri…

Hayalleri yandı…

Onca yılın birikimi, biriktirdikleri kül oldu…

Hayvanları, canları, ahırlarla birlikte yalan oldu.

Evlerinde ne eşya kaldı ne kap ne kacak…

Çatı üzerlerine çöktü.

Zor kurtardılar canlarını…

Sabah olduğunda bir baktılar ki, hayalete dönmüş evlerinin üzerinden dumanlar tütüyor.

*****

Yangın karşısında cansiperane çalışan İtfaiyecilerin, onlara yardımcı olan bölge halkının, gönüllülerin, ev sahiplerinin gösterdiği olağanüstü gayret ve fedakârlık gerçekten göz yaşartıcı. Allah ayaklarına taş değdirmesin.

Birçok insan ekranları başında gözyaşlarıyla izledi olan biteni.

Keşke ormanlarımızın çığlığını bir duyan olsaydı demekten kendini alamadı insanlar.

O çığlık, her alevde, ormanın her tutuşmasında dalga dalga yayıldı bütün ormana…

Bir zamanlar o çığlığı duyanlar vardı. Asıl işi orman olan, ormana aşık, ormana sevdalı, ormanda gelişen her sese, her olaya duyarlı, ormanın dilinden halinden anlayan insanlar vardı.

Nereye gitti o insanlar?

Dilden anlayan, halden anlar, halden anlayan çare bulur en pratik tarafından…

Dil bunun için önemli değil mi zaten?

Mesele, ormanın dilinden anlama meselesi. Görme, hissetme ve duyma meselesi.

*****

Ormanların çığlığını duyan oldu mu diye soruyor insanlar…

İki yüz kırk yedi yerde yangın çıktı, iki yüz kırk yedi ayrı çığlık attı ormanlar…Oysa, o ormanlarda kim var, kim yok herkes duydu o çığlığı…

Yangın söndü, orman öldü, canlılar öldü.

Bir tek o duyulmayan çığlık kaldı geriye…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!