Meydanların şakası yoktur. Şaka yapmaz, şakaya gelmez, şaka kaldırmaz, hele dalga geçilmeyi asla hazmetmez, kabullenmez. Meydan kederimize, tasamıza, kıvancımıza, sevincimize şahittir kendimizi bildik bileli… Allah meydanlarımızı ve meydana hayat veren Erleri, Koçyiğitleri eksik etmesin.
Köroğlu, çıkmış meydana, “Ok atılır kalasından/ Hak saklasın belasından/ Köroğlu’nun narasından/ Meydan gümbür gümbürlenir” demiş.
Köroğlu bu, onun karşısında Bolu Beyi naçar kalmış, saklanacak köşe bucak aramış.
Bu meydanlar;
Kırk çerisiyle Çin sarayını basan korkusuz, gözü pek, hürriyet timsali Kürşad’ı gördü.
Başlı başına bir efsane olan Alp Ertunga’yı gördü…
Yiğitler yiğidi kahraman Belek Gazi’yi gördü…
Sultan Tuğrul’u ve ağabeyi Çağrı Beyi gördü…
Malazgirt zaferini kazanan Sultan Alparslan’ı gördü.
Türkiye Selçuklularının banisi Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ı gördü.
Haçlılara Anadolu’yu mezar eden Kılıçaslanları gördü…
Haçlılara Anadolu’da adım attırmayan Sultan Mesud’u gördü…
Selçuklunun altın çağını yaşatan Uluğ Keykubad’ı gördü…
Yeni bir dirilişin kahramanları Ertuğrul Gazi’yi ve oğlu Osman Gazi’yi gördü…
Bu meydanlar,
Kosova kahramanı Muradı Hüdavendigar’ı, Niğbolu’nun muzaffer Sultanı Yıldırım Beyazıt’ı, Varna ve II. Kosova zaferinin emsalsiz kahramanı II. Murad’ı gördü.
Bu meydanlar;
İstanbul fatihi Fatih Sultan Mehmet Hanı gördü.
Mısır fatihi Yavuz Sultan Selim’i gördü.
Mohaç kahramanı Muhteşem Süleyman’ı gördü…
Bu meydanlar;
Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü gördü.
Kimse hafife almasın meydanları. Meydan er oğlu erlerin tarihin akışını değiştirdiği alanlardır. O meydanlarda korkaklara, sinsilere, hilekarlara, işbirlikçilere yer yoktur.
*****
Meydanlar çok etkili alanlardır.
Meydana çıkan yürekli olduğunda, inançlı olduğunda, kararlı olduğunda, meydan da bir anda yanında yer alır meydana çıkanın.
Meydan yürekli insanların yanında yer aldığında, meydanın bulunduğu memlekette o sesi duymayan kalmaz.
Meydan kimsenin malı değildir. Kim yaptırırsa yaptırsın, kim bu meydan bizim meydanımız, benim meydanım derse desin, meydan meydanın ortasına doğru yürüyen er arar.
Şöyle gümbür gümbür konuşan, hakkı, hakikati savunan, hak edenin, mazlumun yanında olan cümle gür sesin arkasındadır meydan.
Meydan, haksızlığa meydan okuyanı sever. Zaten meydan ne için vardır ki…
Meydan zalimleri sevmez…Bozguncuları bilir…İçten pazarlıklı olanları gözünden tanır. Meydanı ateşe vermeye kalkan fitneleri fesatları, kıskançları meydana doğru yola çıkarken tespit eder.
*****
Meydan er meydanıdır. Erce konuşan saygı görür. İtibar görür.
Meydanın tahminler ötesi bir atmosferi vardır. Bu atmosfer her meydan için ayrı ayrıdır.
Meydana gelen, meydanın ortasına doğru yürüyen, meydanın bu özelliğini bilmezse, bocalar, dili tutulur, konuşamaz. Ne diyeceğini unutur.
Öyle meydanlar vardır ki, adı bile, o meydana doğru yürüyeni duman eder, felç eder.
Alt tarafı meydan değil mi, biz her meydana çıkarız, her meydanda istediğimizi yaparız diyen şımarıklar, görgüsüzler, meydan bilmezler o meydanlarda az ters kepçe gelmediler.
Meydan bazı hallerde çıktığına çıkmışına pişman eder çıkanı.
Meydanlar insanlar olmadan garip ve hüzünlü yerlerdir. Meydan insanlarla şenlenir, coşar, dolup taşar. Meydanlarla insanları buluşturmak, kavuşturmak meydana ve insanlara yapılabilecek en yerinde ve en güzel iyi niyet göstergesidir.
Meydanlar deşarj olma yerleridir. Meydanlar fikrini beyan etme yeridir. Meydan havası ne dağ havasına benzer ne deniz. Meydan havasını, rüzgarını arkasına alana yetişemezsiniz, tutamazsınız.
*****
Meydanlar tarih boyunca, en büyük hatipleri, en büyük yiğitleri, kahramanları ve erleri misafir etmiştir.
Meydanlar birleştirici olmayı sever.
Meydanlardan birlik çıkar, bir olmak çıkar. Birliğin olduğun yerde dirlik olur, birliktelik olur, beraberlik olur.
Meydan sevmeyenler, meydanlara düşman kesilenler, meydanları yok etmek, ateşe vermek isteyenler tarihin her devrinde her daim var oldular.
Meydanlardan bir milletinin istiklali için yürüyenler, toplumunu, milletini o meydandan dirilişe taşıyanlar, zafere koşarlar. Meydanlar nice güzel olayın, nice olmaz, yapılamaz, gerçekleşemez denilen mücadelenin ilk kıvılcımlarının çaktığı, hürriyet meşalelerinin yakılmasına vesile olan alanlardır.
Bakmayın siz meydanların boşken sakin sakin durduğuna.
Meydan bir anda hareketleneceği, dolup taşacağı anların sürekli hazırlığı içindedir. Meydana doğru bu uğurda atılan adımlar gerçekleştiğinde dünyalar meydanın olur.
*****
Meydanlar bize ceddimizden miras. Her birimiz o meydanlarda yaşananları dinleyerek, okuyarak, araştırarak büyüdük.
Meydana doğru yürüyen Erlere, Koçyiğitlere, Bahadırlara, Alplere yol verir meydan, kenara çekilir kalabalıklar. Meydan şenlenir…Meydan gönenir…Meydan aşka gelir…
Meydanlar dert ortağımızdır bizim. Sırdaşımızdır.
Meydanlar yalanları dışa vurur, yalancıları ifşa eder. Meydan dürüstlerin, temizlerin, doğruların, hakkı ve hakikati konuşanların alanıdır. Meydanda konuşulan meydanda kalır.
Meydanla arası iyi olmayan ne konuşacak meydanda.
Çok şükür ki, yalancıların meydanı diye bir meydan yok.
Meydan vasfına haiz her alan, yalancıyı, yalanı doğru gibi anlatmaya kalkanı barındırmaz çünkü. Bir alan gerçekten meydansa, meydan vasfına haizse, o alan er meydanıdır.
Er meydanında da ancak ve ancak erce konuşulur. Erce konuşan kimse yoktu diye anlatılan alanların hiçbirisi ne denli iddia edilirse edilsin meydan değildir.
*****
Bakmayın meydanın ağzı dili olmadığına…Meydanlar şehirlerin ve ülkelerin destan yazılan alanlarıdır. Meydan olmasa, efsanelerden de bahsedemezsiniz. Her şehrin ruhu olduğu gibi meydanlarında ruhu vardır. O ruh meydanın kanatları gibidir.
Nereye uçacağı, nereye konacağı belli olmaz. Bir bakmışsınız tarih yazar, bir bakmışsınız tarih yazacağım diyen tarih olur meydanlarda.
Meydanların şakası yoktur. Şaka yapmaz, şakaya gelmez, şaka kaldırmaz, hele dalga geçilmeyi asla hazmetmez, kabullenmez.
Meydan kederimize, tasamıza, kıvancımıza, sevincimize şahittir kendimizi bildik bileli…
Allah meydanlarımızı ve meydana hayat veren Erleri, Koçyiğitleri eksik etmesin.