Prof. Dr. Durmuş Yılmaz’ı, doçentlik günlerinden tanıyanlardanım. Onunla yıllardan beri aynı gazetede yazdık. Uzun yıllar, hafta sonlarında Aydemir Sezginer Ağabey, telefonla arar “Durmuş Hocam geliyor, ne işin varsa bırak çık gel” derdi. Onun orada buluşur, birkaç saat sohbet ederdik.
Gazetemizde şehitlerle ilgili, milli bayramlarla ilgili, Çanakkale ile ilgili onunla yaptığım bir çok röportaj yer aldı.
Türkiye’yi ve Türk Milletini çok seven bir yürekti Durmuş Yılmaz.
Haftada bir Pazartesi günleri yazardı. Son yedi yıldır bunu hiç değiştirmemişti. Anlaşılır, etkili ve ses getiren yazıları vardı.
Her şeyden önce iyi bir dosttu. Donanımı, kültürü ve kendini yetiştirmiş olması parmak ısırtacak ölçülerdeydi.
İyi bir hatipti.
Televizyon programlarında onunla programa çıkanlar, onun fikri yapısı, engin kültürü karşısında dağılmaya mahkûmdular.
Ülke meselelerine son derece vakıf olması, siyasi olaylar arasında kurduğu irtibatlardaki başarısı fevkaladeydi.
Milliyetçi Hareket Partisi’nden Meram Belediye Başkan adayı oldu. MHP’nin oylarını artırdı. 2007 yılı Milletvekilliği seçimlerinde MHP’den aday adayı olmuş ancak ilk 16 içine girememişti. Ona rağmen açtığı büroyu kapatmadı. Seçimlere kadar çalışmasını sürdürdü.
Sağlığında hak ettiği değeri aldığını düşünmüyorum.
Selçuk Üniversitesi’nde yapmış olduğu çalışmaları gören ve değerlendiren olmadı. Bunun üzerine kendini yetiştirme adına, Uşak Üniversitesi’ne giderek bir yıl dekanlık yaptı.
Durmuş Yılmaz, dekanlık benzeri birçok görevin altından kalkabilecek meziyete ve özelliğe sahipti.
Onun gibi bir değerden, onun gibi bir hatipten, onun gibi Türkiye aşkı ile dopdolu bir yürekten yeterince istifade edilemedi. Kıymeti hiç bilinmedi rahmetlinin!..
Yıldızı parlak bir insandı. Bir toplum içinde derhal fark edilebilecek özelliklere sahipti. Bu özellikleri yüzünden, kıskanılan, haset edilen ve daha ileriye gitmesi engellenen biri olarak kaldı.
Ancak bu konuları bildiği halde, inandığı fikirlerden ve Türkiye sevdasından geri adım atmadı.
O yalnız başına mücadelesini sürdüren, doğru bildiğini söylemekten ve anlatmaktan çekinmeyen bir insandı.
Herkesin “işte böyle olunması lazım” dediği, ancak çevresinde ve yakınında bulunmasına razı olmadığı, rıza göstermediği bir insandı.
Durmuş Yılmaz, inanın hiç anlaşılamadı.
Hep korkulan, çekinilen bir insan oldu.
Engellendi, daha ilerilere gitmesinin yolları eften-püften gerekçelerle kapatıldı.
Milletvekili olsa hem Konya hem ülke kazanırdı.
Meclis kürsüsünden gümbür gümbür konuşan, kürsülere heyecan getiren bir hatip pekâlâ olabilirdi.
Sağlığında ona bu imkanı vermeyenler, onun hakkında güzel şeyler söyleyemeyenler şimdi ardından, “yazık oldu”, “yazık ettik” deseler ne olacak?
Bu şehirde onun çapında ve donanımında kaç tane Durmuş Yılmaz var?
Gölgesinden korkanların, “benim fikrim bu amma, aman kimse duymasın, bilmesin” diyenlerin el üstünde tutulduğu, Durmuş Yılmaz gibi isimlere tercih edildiği günlerde dahi Durmuş Yılmaz, hak bildiğini söylemekten çekinmedi.
Doğruyu söylediği için, sevilmedi.
Şimdi “ah”, “vah” edenler ne kadar pişmanlar bilemiyorum!..
İşte Durmuş Yılmaz bu fani dünyadan çekti gitti.
Lafını çekmeyen adam…
Karşısında konuşulamayan adam…
Birçok kişinin gelecekle ilgili rüyalarını kâbusa dönüştüren adam…
“Onu görürlerse, tanırlarsa, bilirlerse bizim yüzümüze kimse bakmaz” diye düşünenlerin korkulu rüyası olan adam…
Bir daha dönmemek üzere çekti gitti.
Konya, kendine hizmet etmekten başka bir şey talep etmeyen, has evlatlarından birisini daha kaybetti.
Bari bundan sonra, başka Durmuş Yılmazların önü kesilmesin!..
“Durmuş Yılmaz çapında kaç tane isminiz var?” saysınlar da herkes öğrensin!
Kapalı mekânlarda, hiç kimsenin duyamayacağı yerlerde Durmuş Yılmaz’ın hakkını teslim edemediğinizi itiraf etmek sizi ne kadar kurtarır, bilemem.
İnsanlara sağ iken, yaşıyorken hak ettiği değeri vermeyi ne zaman öğreneceğiz acaba?
Ölenin ardından sızlanmanın, pişmanlık gözyaşları dökmenin ne işe yaradığını bilen varsa beri gelsin.
Ruhun şad, mekânın cennet olsun Durmuş Yılmaz, dualarımız seninle. Ailenin, kardeşlerinin, öğrencilerinin seni sevenlerin başı sağ olsun, Rabbim acılarını hafifletsin.