Erol Sunat
Erol Sunat

Kalk!

featured

Umutsuzluğa sarılma denmiş… Umutsuzluğa sarılmak demek, daha yolun başında kaybetmek demek. Her şeyden vazgeçmek demek…Umutsuzluğa sarılanların umuda dair, yaşama sevincine dair en küçük bir hayata geri dönme düşüncesi yoktur. Umut yaşatır insanı…Umut döndürür hayata…Yaşamak mücadeleye devam demektir. Ayakta durmaktır. Ayakta kalmaktır. Umutsuzluğa sarılmanın tam tersini yapmaktır.

Kalk denmiş…

Ayağa kalk…

Kalk artık….

Sen ayağa kalk ki…

Ne varsa duran… Hareket etmeyen…

Pas tutmak üzere olan…

Kalkma zamanı desin doğrulsun yerinden.

Sen kalkmazsan ayağa;

Sular akmayacak…

Ateş harlamayacak…

Güneş parlamayacak!

Çünkü kalkmak dirilmedir.

Dirilişin ayak sesleridir

Bütün mesele ayağa kalkabilmekte…

Ne demişti Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Mustafa Kemal Atatürk?

“Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

*****

Deniyor ki; Bir kalkabilsek…Değil ayağa kalkmak doğrulamıyoruz bile…

Kem sözlüler şöyle diyebilirler; Bırak kalkmasın, olduğu yerde kalsın dokunma uyandırma, elini uzatma. Ne kadar yattı kaldı o kadar iyi…

Bazılarına göre; Kalk demek kolay…

Kolay mı kalkmak?

Hadi kalktın!

İş yok, aş yok, ot yok, ocak yok…Para zaten yok…Yoksa yok, dünyanın sonu mu?

Hani sen; “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! / Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. / Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.” demiyor muydun?

Kalkmak gibi bir duyguya sahipsen eğer, işinde olur, aşında…

Yeter ki ümitsiz olma! Yeter ki, umudun kaybolmasın!

Yeter ki, düştüğün yerden, savrulduğun yerden kalkmasını bil.

Kalkamamak, yatıp kalmak, hayata küsmek, yaşama sevincini kaybetmek bize göre değil!

Biz kim miyiz?

Biz Türk Milletiyiz!

Bizde ayağa kalkmak, diriliş demektir.

*****

Silkelen denmiş…

Silkeleneceğiz lakin, öyle bir silkelendik ki…Sürekli başımız dönüyor. Dengemizi kaybettik.

Silkelenmenin şiddetinden ne haldeyiz bilen yok…

Silkelendik diye, kara yaslar mı bağlayacağız?

Fırla o zaman, öfkeni, enerjini, gücünü, aklını, silkelenerek toparlanmaya, doğrulmaya harca!

Kendine gel ki, sen kendine geldin diye umut çiçekleri açsın köşe bucakta.

Güneş bir başka doğsun! Kara bulutlar dağılsın!

Bizi hayat silkelemiş, felek silkelemiş, enflasyon silkelemiş, zamlar silkelemekten beter etmiş diye-diye ne geçti elimize?

Sürekli dövünüp duracak mıyız?

Yoksa bir an önce, el ele vermenin, omuz omuza olmanın, birbirimize güvenmenin yollarını mı arayacağız?

*****

Sürekli kavga, sürekli tartışma, sürekli sataşma, sürekli hır-gür ne kazandık?

Sürekli sen-ben, sürekli sizden-bizden dedik ne geçti elimize?

Hiçbir şey…

Sadece silkelendik!

Sen-ben diyende silkelendi…

Sizden -bizden diyenlerde…

Bir araya mı gelebildik?

Bir ve beraber mi olduk?

Ne mi yapacağız?

Bize yakışanı…Yapmamız gerekeni…

Bizi silkeleyip, birbirimizden ayırdığını, kopardığını düşünenlere inat, silkelenip, kendimize geleceğiz.

Kırdığımız kalpleri tamir edeceğiz…

Eğri yollardan, doğru olan yola yöneleceğiz.

Barışacağız, dargınlıklara, kırgınlıklara, küslüklere, küs durmalara, küs kalmalara son vereceğiz.

*****

Kendine gel denmiş.

Kendine gel…

Yok mu umudun? Yok mu bir hayalin? Hani senin hedefin?

Kendine gel, kendine…Yetmemiş kendinde misin de denmiş… Sen kendine gelmezsen, kimse bakmaz derdine…

Ne demek kendine gel?

Kendinde değilsin demek…Bu sen değilsin demek!

Bak şu aynaya demek! Bak şu eski fotoğraflara demek…Sen böyleyken, böyle oldun demek…

Geri dön demek, kendin ol demek.

Kendimize gelmeye, kendimizi bilmeye, nerde olduğumuzu, nerde durduğumuzu görmeye öylesine ihtiyacımız var ki…Çünkü biz, o eski biz değiliz.

Biz merhametli, vicdanlı, vefalı, sözünde duran, dost ve arkadaş kıymetine değer veren, hoşgörü sahibi, küçüğünü ve büyüğünü bilen, sevgisinden ve saygısından şüphe edilmeyenler değil miydik?

Bu duygular, bu hasletler lafta kalmamalı…Kendimize gelmeden, biz ne yapıyoruz böyle demeden, biz bu yanlışın içine nasıl düştük, uçurumun kenarına nasıl geldik böyle demeden olmayacak.

İçinde bulunduğumuz an, yaşadığımız zaman, gerçeklerle yüzleşme zamanı, kendine gelme zamanı.

*****

Umutsuzluğa sarılma denmiş…

Umutsuzluğa sarılmak demek, daha yolun başında kaybetmek demek. Her şeyden vazgeçmek demek…

Umutsuzluğa sarılanların umuda dair, yaşama sevincine dair en küçük bir hayata geri dönme düşüncesi yoktur.

Umut yaşatır insanı…Umut döndürür hayata…Yaşamak mücadeleye devam demektir.

Ayakta durmaktır. Ayakta kalmaktır. Umutsuzluğa sarılmanın tam tersini yapmaktır.

Hz. Mevlâna yüzyıllar ötesinden, diyor ki, “Kalk, silkelen, kendine gel. Umutsuzluğa sarılma. Umutsuzluk şeytandan, ümit etmek ise Allah’tandır.”

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!