Hasan Tahsin, İzmir’in dağlarında açan ilk çiçekti. Vatan toprağına göz dikene, sıkılan ilk kurşunu o sıktı. İzmir’in dağlarında açan o çiçek, daha sonra işgal altındaki Anadolu’nun her dağında açtı. Düşmanın her türlüsü, can derdine düştü, nereye kaçacağını bilemeden kaçtı.
Mayıs ayı mâna zengini bir ay. Bu ayda bayramlar var, diriliş günleri var. İlk kurşunun atıldığı gün var.
Heyecan dolu, coşku dolu bir ay…
Bu ay, milli heyecanların ayakta tutulduğu geçmişten bugüne kadar uzandığı istisnai bir ay.
Bu ayda Hasan Tahsin var…
Bu ayda İzmir’in işgalinin yıl dönümü var…
Bu ayda İzmir’in işgalini kabullenemeyen ve ayağa kalkan, tek vücut olan şahlanan Türk Milletinin, İzmir işgaline dur demek için, Sultanahmet Meydanında, Konya Alaeddin tepesinde dönemin en büyük mitinglerini tertip etmesinin işaret fişeği var.
Hasan Tahsin’in Yunan sancaktarını alnından vurup devirdiği, İzmir’e çıkmaya yeltenen Yunan askerinin korkuyla gemilerine kaçıştığı o günün içinde bulunduğu ay…
Bu ay, ay yıldızlığı bayrağın rüzgâr beklediği ay…
Bu ay, ay yıldızlı bayrağın beklediği rüzgârı bulduğu ay…
Bu ay, 1919 yılının 19 Mayıs’ında Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıktığı ay…
Bu ay umut, bu ay sevinç, bu ay boz kanatlı üveyiklerin Edirne’den Ardahan’a, Ardahan’dan Edirne’ye kadar uçtuğu ay…
*****
Bundan 106 yıl önce yaşandı bu olaylar. Ayağa kalktı cümle yorgun savaşçılar. Kimi Sultanahmet Meydanında on binlere karıştı, kimi Konya’da Alaeddin Tepesinde buluştu. Kimi Samsun’a doğru yola çıktı. Kimi kaptı mavzerini, dikildi işgalcilerin, istilacıların karşısına…
Her birine haber gönderdi Gazi Mustafa Kemal Paşa, Anadolu coğrafyasından tek bir ses duyuldu.
Emrindeyiz Paşam…
Gazi Mustafa Kemal Paşanın, sesi Anadolu coğrafyasında yankılandı. Şehirlerde, ilçelerde, kasabalarda, köylerde…Dağlarda, ovalarda, nehirlerde, vadilerde, yaylalarda…,
Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı, Antep’te Karayılan duydu…Şahin Bey duydu…Maraş’ta Sütçü İmam duydu…Kara Fatma diye anılan Fatma Seher Hanım duydu…Gördesli Makbule Hanım duydu…Yörük Ali Efe duydu…
Ya İstiklal ya ölüm diyen yiğitlerin, kahramanların cümlesi duydu.
Hasan Tahsin’in sıktığı o ilk kurşun, İzmir’i işgal eden Yunanlılara, geldiğin yere geri dön demekti…Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az demekti demesine de…Ne Yunan anladı ne yerli Rumlar ne de yerli işbirlikçiler. Ne de onları destekleyen o dönemin en güçlü devletleri…
Batının şımarık çocuğu Yunanistan, kendini Romanın varisi saymak gibi rüyalar gören Konstantin adlı bir Krala ve onu sürekli teşvik eden Venizelos diye bir Başbakan’a sahip olunca, Müttefik ülkelerin gemilerine bindirdiler askerlerini, çıktılar İzmir’e…
Tarihler 15 Mayıs 1919’u gösteriyordu.
*****
Türk Milleti 23 Mayıs 1919 Salı günü, Sultanahmet Meydanı’nda toplandı. İzmir işgalinin üzerinden sadece sekiz gün geçmişti. Meydan o güne kadar örneği görülmemiş kadınlı erkekli muazzam bir kalabalıkla dolup taşıyordu.
Konuşmacılar söze başlayınca, coşku da arttıkça arttı. Hele ilk kez olarak bir genç kadının Halide Edip Adıvar’ın kürsüye çıkıp, titreye, titreye yükselen sesiyle yaptığı konuşma, sesinden yayılan feryat, tüm meydanı gözyaşına boğdu.
“Ey Türk ve Müslümanlar!
Bugün gözlerimizin önünde öteyi görmeye engel olan bir karanlık var. Bu karanlık belki aylar, belki de yıllarca devam edebilir. Fakat Türk ve Müslüman dünyası, elbette bir sabaha kavuşacaktır. Ufkumuzda güneş doğacak ve ortalığı aydınlatacaktır.
Türk İstiklal güneşi, şimdi sapsarı olan benizlerimize taze bir pembelik, ümit, saadet ve zafer getirecektir. Gözlerimizi bu güneşi görmeye alıştırmalıyız. Fatihlerin, Yavuzların, Kanunilerin ülkesi, istiklalsiz kalamaz. Mithat Paşaların, Namık Kemallerin, Tevfik Fikretlerin vatanı, asla özgürlükten mahrum edilemez. Birbirimize ellerimizi uzatalım. Tek bir hedefe, yalnız Türk özgürlük ve bağımsızlık gayesine doğru yürüyelim.”
*****
İzmir yeni işgal edilmişti. O karışık günlerde Anadolu’nun en hareketli şehriydi Konya. Millî Mücadele yıllarında ahalinin milliciler dediği insanlar içinde oldukça önemli bir şehirdi. Onları engellemek isteyenler içinde. Dahası paylaşılamayan bir şehir durumundaydı.
İşte böyle bir ortamda İzmir işgalini telin mitingi yapılacaktı.
Bu arada Gazialemşah ve Çiftemerdiven Mahallesinde yaşayan Rumlar ve Ermeniler ellerinde Yunan Bayrakları olduğu halde sokaklara dökülmüşler, “Zito Venizelos” yani “yaşa Venizelos” diye Yunan Başbakanı lehine bağırıyorlardı.
Onların bu taşkınlıkları, mitingi tertip eden 2. Ordu Komutanı Mersinli Cemal Paşa ve Kolordu Komutanı Mehmet Selahattin Beyin işini kolaylaştırdı.
Kuvayı Milliye Konya Reisi Sivaslı Ali Kemali Efendi şehre hakimdi. Şehrin hem sayılan ve sevilen bir din alimi ve uleması hem de kalbi vatan ve millet sevgisi için atanların etrafında toplandıkları bir vatanperverdi.
Onun büyük gayretleriyle, binlerce Konyalı Alaeddin Tepesinde toplandı. Konyalı aydınlar, kadınlar yediden yetmişe Konyalılar Anadolu’nun en büyük mitingini tertip ettiler.
Konya’da yapılan İzmir işgalini protesto eden miting, İstanbul ‘daki Ayasofya Mitinginden sonra en büyük mitingdi.
Çok ses getirdi. İstanbul Hükümeti, Damat Ferit Paşa’nın kurduğu Hürriyet ve İtilaf Partisinin Konya Şubesi bu durumdan memnun olmadılar.
Bu miting Millicilerin, İstanbul Hükümetine karşı yaptığı bir gövde gösterisi olduğu kadar, Millî Mücadele için Anadolu’dan yükselen en gür ses olarak yerini aldı. Konya’da İstanbul Hükümeti ve Milliciler boy ölçüşmüş, İstanbul Hükümeti, mitingi engelleyememişti.
*****
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında toplanmak dirilişin ayak sesleriydi. Bir olmanın, el ele vermenin, omuz omuza işgal altındaki vatan topraklarının geri alınmasının ayak sesleriydi.
Yorgun savaşçılar ne tüfeklerini çatmışlar ne duvara asmışlar ne de bir kenara bırakmışlardı.
Hasan Tahsin’in, İzmir’de sıktığı ilk kurşunu duymayan, bilmeyen yoktu. O ilk kurşunu, işgal altındaki yerlerde sıkılan ilk kurşunlar takip etti. İşgalcilerin oyunları bozuldu. Anadolu coğrafyası mezar oldu her birine…
15 Mayıs’taki ilk kurşun sonrasında, Anadolu coğrafyasında işgal altında olan her vilayet, her ilçe, her kasaba, her köy, kurşun oldu. Kendi yöresinin ilk kurşunu oldu. Peş peşe vurdu geçti, yere serdi işgalciyi…
İsimsiz kahramanlar, şehit oğlu şehitler bir gül bahçesine girercesine girdiler kara toprağa…
Ölümüne savaştılar, bize bir vatan bıraktılar.
Her 15 Mayıs’ta burkulur içimiz. Biz isimleri Allah katında unutulmayan nice koç yiğitlere sahip Türk Milletiyiz.