Erol Sunat
Erol Sunat

“İhtiyar oldum”

featured

İhtiyar kim mi? Başta dünyamız ihtiyar. Savaş; huysuz, geçimsiz ve inatçı bir ihtiyar. Barış; halsiz, mecalsiz, takatsiz bir ihtiyar. Arabulucu; unutkan, hafıza yitik, yaptırımları bitik bir ihtiyar. İnsanoğlu da, rahmetli Cem Karacanın gönderme yaptığı gibi, anasından doğmadan, yedi yaşına değmeden ihtiyar.  İhtiyar bir dünyada kimler mi yaşar? Adı üstünde ihtiyarlar, ihtiyar olanlar, ihtiyar oldum diyenler…Gerisi biraz tevatür, biraz rivayet, biraz edebiyat…

Rahmetli Cem Karaca “İhtiyar oldum” şarkısında şöyle sesleniyordu;

Daha anamdan doğmadan / Neden ben ihtiyar oldum? / Yedi yaşıma değmeden ihtiyar oldum…

Ardından da, “Ey doktor bana acıma / Elin sürme ilacıma / Ak düştü siyah saçıma / İhtiyar oldum…”

İhtiyar, yaşı ilerlemiş, yaşlanmış anlamında bir kelime. Anaya-babaya ve onların büyüklerinden sağ olanlara kullanılan bir yakıştırma…

Lakin, yaşadığımız dünya mecaz da olsa ihtiyarlama konusunda o kadar çok sebeple karşımızdaki, ihtiyarlamamak, ihtiyar olmamak mümkün değil…

Özellikle emekli kardeşlerimizi, veremedikleri kiraları, karşılayamadıkları faturaları evlatlarının ödemesi ihtiyarlattı?

Ağırına gitti insanların, kaldıramadılar, kaldıramıyorlar…

Öyle söylenildiği ve düşünüldüğü gibi, emeklilerimiz, emekliliğin keyfini ve tadını çıkaramıyorlar.

On beş bin lirayı bile bulmayan emekli aylıkları kiraya yetmedi. Evi olanlar ise, faturalarla ve kredi kartı borçlarıyla çıktıkları hayat mücadelesine yenik düştüler.

Emekli en şen, en mutlu, en huzurlu olacağı dönemlerde her geçen yıl dahada ihtiyarlıyor, yaşlanıyor. Nasıl gidiyor emekliliğin keyfi benzeri soru soranlarla araları limoni emeklilerin.

Ben ihtiyar filan değildim, beni bu havalar ihtiyar etti diyen emeklilerimizi bir duyan yok mu? Ya da bir gören, nedir bu halin diye bir soran olmayacak mı?

*****

İhtiyarlara ihtiyarlığın yakıştırılmadığı dönemler, o ihtiyarların herkesi gördüğü, düşündüğü zamanlar olarak az anlatılmadı.

Deniyordu ki, hiç kimseyi üzmedi. Çocuklarını okuttu, everdi, ev sahibi etti, hangisi dara düştü Hızır gibi yetişti. Nurlar içinde yatsın rahmetli…

Ben ölmeden kimse bir şey alamaz, herkes taş olsun baş yarsın, evini arabasını kendi alsın. Yok öyle sağlığında evladına mal bağışlamak. Bağışlayıp da orta da mı kalayım diyen ihtiyarlara da neler denmedi, neler.

Bu arada ortada kalanlar ne kızın ne oğlanın yanına sığamayanlar da yok değil.

İnsan eti ağır olur diye geçmişten bugüne gelen bir söz var.

O koca aileyi geçindiren o adamlar, o kadınların bir anda ortada kalakalma gibi bir risklerinin olma ihtimali yürek burkuyor.

O efsane insanları hoş tutabilmek, onlar bu dünyadan gidene kadar el üstünde tutabilmek, cennetin kapılarını açmak demek.

Gönülün sığdığı yere neden sığmayalım diye ana baba evine sığınanların uzun yıllar sonra, bulmaya çalıştıkları mazeretlere ancak kargaların bile gülmesi ise kimsenin aklını başına getirmiyor.

*****

İhtiyar oldum demekle ihtiyar olunmuyor elbet…Bazılarımız ihtiyarlığı kapının önüne koysan ne kimse alır ne de dönüp bakar gibi benzetmelerde yapar.

İhtiyarlık mı?

Bana ihtiyar da deme, ihtiyarlıktan da bahsetme diyenlerimizde az değil. Saçlara aklar düşmeye başlayınca da ihtiyarlık ben geldim demiyor. İşin içine mecaz da girse, edebi sanatlardan bir avuç da ilave etseniz, ihtiyar olmanın da kendine göre bir hesabı kitabı var…

Şöyle oldu, böyle oldu, yıllar beni eskitti, hayat yedi bitirdi, felek vurdu devirdi yaşım daha ne ki?

İhtiyarladım gittim diyenlerin de ihtiyarlamadığı bir gerçek…

Şimdi 60 yaşına gelenler dahi ne ihtiyarı diyorlar.

Bana amca filan demeyin, abi deyin abi, hatta adımla hitap etseniz de olur…

Genelde erkeklere buyur dayı, ne dedin dayı, gel dayı, kadınlara da anne deyip geçmek daha kolayına geliyor bir çoğumuzun.

Karacaoğlan, bir çeşme başında, kendine emmi diyen kıza öylesine üzülmüş ve kahretmiş ki, “Bir kız bana emmi dedi neyleyim” diye anılan o güzel şiirini yazmış.

İhtiyarlık atsan atılmaz, satsan satılmaz bir şey değil derlerdi de inanmazdım diyen diyene…

*****

Yaşlısın hayatını yaşa diyorlar.

Nasıl mı?

Otur bir kenara…

Resmen inzivaya çekil demenin tipik versiyonları…

Kimseye karışma, inatlaşma, anamızla dalaşma, konu komşuyu azarlar gibi konuşma…

Sevimli bir ihtiyar ol…Gül şöyle biraz…Somurtma…

Düşkün durma…Dalıp dalıp gitme…

Rüzgâr var çıkma…

Soğuk var ne işin var kahvede… Bu sıcakta yeminle bayılırsın…

Ölmek mi istiyorsun baba?

Yaşlandıkça huyu değişti adamın, huyu değişti anamın diyorlar…

İhtiyarlar ne mi diyor?

İhtiyarlık zor mesele, yaş yetmiş, yaş seksen, yaş doksan. Duygusallık diz boyu. Anlayan yok, dinleyen yok, karışan çok.

Azrail’den önce çocuklar yapıştı yakamıza. Herkes kendi işine baksın diyoruz, gitmiyorlar, anlamıyorlar, bizi bize bırakmıyorlar…

*****

Babam gittikçe huysuz bir ihtiyar oldu. Kimseyi dinlemiyor. Alıp başını gidiyor.

Anam kırdı geçirdi herkesi. Bağırmadığı kimse kalmadı.

Peki ya siz?

Siz ne yapıyorsunuz?

Biraz, biraz hatta birazdan da çok karışıyor olabilir misiniz?

İhtiyarlara göre etraflarında bir yığın çok bilmiş…

Bir alay korumacı…

Üşütme…Çabuk gel…Çabuk dön…Zaten kaç arkadaşın kaldı ki…

Gençken size yapılanların rövanşını almak gibi bir niyetiniz yok değil mi?

A…ne münasebet! Babam benim, anam benim, canım benim demek bazen ne görüntüyü ne de zevahiri kurtarıyor haberiniz olsun.

Geçen evin oradaki parkın bankında buldum. Tek başına, düşünüp kalmış.

Anamın emaneti…Anam babanıza iyi bakın dedi…Babama benden daha iyi kimse bakamaz…

Anamda fena kaynana oldu. Az karışma be anacığım. Hem bir mutfakta iki kadın olmaz dersin, hem de geline demediğini bırakmazsın.

Anamı artık tanıyamıyorum. Ne oldu o hoşgörüne güzel anam?

*****

İhtiyar kim mi?

Başta dünyamız ihtiyar. Savaş; huysuz, geçimsiz ve inatçı bir ihtiyar. Barış; halsiz, mecalsiz, takatsiz bir ihtiyar. Arabulucu; unutkan, hafıza yitik, yaptırımları bitik bir ihtiyar. İnsanoğlu da, rahmetli Cem Karacanın gönderme yaptığı gibi, anasından doğmadan, yedi yaşına değmeden ihtiyar.

İhtiyar bir dünyada kimler mi yaşar?

Adı üstünde ihtiyarlar, ihtiyar olanlar, ihtiyar oldum diyenler…

Gerisi biraz tevatür, biraz rivayet, biraz edebiyat…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!