Hani biz, birdik ya… Beraberdik ya…O kutlu yollardayürüyorduk ya yaya! Düne takıldık, dünle kaldık, bugünlere gelemedik ya…
Hani biz kardeştik güya…Hani hep aynıydı gördüğümüzrüya…
Hani biz neredeyiz, kimleyiz, kiminleyiz, kimlerleyiz?
İsli-sisli-puslu bir yolda önümüzü görmek istemedeyiz!
Oysa dün, bir başkaydı havamız…
Davamız vardı davamız!
Bugünde var, yarında olacak!
Canlar bedende olduğu müddetçe bizimle yaşayacak!
Varsın tefrikalar olsun, varsın entrikalar olsun, varsınhileler, tuzaklar, ayak bağları her köşede sinsi bir tuzak kursun!
Göç gide gide düzelir demiş atalarımız!
Göç yola koyulmadır, niyettir, kendine gelmedir,tazelenmedir, yeni bir diriliştir.
Maksada eriştir!
Biz gönüllere göç edemedik. Seferberlik dedik amma, gönül bir dağın ardında kaldı, seferberlik birbaşka dağın ardında…
Buluşamadılar, buluşturamadık!
Dün yola çıkmıştı, bu yolun yolcuları. Yol dünlerle doludur.Dün, geçmişle geleceğin sırdaşıdır, köprüsüdür.
Yola düşersen ezaya da, cefaya da, sefaya da hazır oldenmiştir.
Ben yine dün diyeyim de, sizler yaşınızla uygun dünleredoğru şöyle bir uzanın
Dün dediğime bakmayın, bizm nesle göre, şöyle kırk yıl, kırk beş yıl geriye doğru gidin, dolsungözleriniz…
Amma’lara, fakat’lara, lakin’lere takılmasın sözleriniz!
Anlatayım o zaman;
Gözlerindeki pırıltı ışığımızdı, kolumuzdu, kanadımızdı.Türk’ü Türklük sevdasıyla uçuran Zümrüdü Anka’mızdı.
O bizim gönlümüzde ki, külleri rüzgar misali üfleyen korlarıtutuşturan insandı.
Onunla dolaştık Altayları, Tuna’yı…
Onunla, Tanrı dağlarında seyrettik, hilal denen o ayı!
Hocamızdı, Öğretmenimizdi. Aslı Türk, nesli Türk olan bircoğrafyada bize nurlu bir hedef çizdi.
Ab-ı hayat içirdi, sevgiyle avucundan!
İçenler er oldular, Alperenler oldular, Asenalar oldular, Ülkü denenpınardan.
Çoban ateşi yaktı, tüttürdü ocağımızı!
Güldürdü yüzümüzü, ısıttı bağrımızı.
Onunla ölümüne sevdik, dağımızı, taşımızı, toprağımızı,bayrağımızı, vatanımızı!
Ergenekon’dan tekrar çıkmış gibiydik!
Kürşad diye bilindik!
Yamtar diye bilindik!
Işbara Alp diye, Böğü Alp diye bilindik!
Anadolu’da dirildik.
Bir ölür, bin diriliriz demiştik çünkü…
O yolda yürüyorken genceciktik!
Büyüdük, serpildik, çiçek açtık, meyve verdik dallandık.
Adı Türkiye olan bir güzele sevdalandık!
Soydaşlarınızı, kardeşlerinizi unutmayın diyordu.
İki binli yılların Türk asrı olduğunu, ezelden biliyordu.
Onunla yüreğimize kazıdık, Kerkük’ü, Kıbrıs’ı, Azerbaycan’ı,Türkümün öz be öz vatanı Türkistan’ı.
Az mı işaret etti, az mı yol gösterdi.
Ömrünü Türklük davasına seve seve tüketti.
Hilalimizdi, ayımızdı, güneşimizdi!
Bizi sevdi, bize inandı, bize güvendi.
Şu halimizi görse;
Kalkın! Silkinin kendinize gelin der, gürlerdi!
Şimdi Çırpınırdı Karadeniz’i söylerken, gözyaşlarımızıtutamıyoruz.
İçimizi çeke-çeke…
Gözlerimiz onu araya araya ağlıyoruz!
Hani biz!
Hiç ayrılmamak için!
Bir ve beraber olmak için!
Her tehlikede kenetlenmek için!
Kardeşlerimizi yollarda bırakmamak için!
Ona yıllar öncesinden söz vermiştik!
Hani biz!
Ülkü Pınarından Ab-ı Hayat içmiştik!
Hani biz!
Yolların en kutlusunu seçmiştik!
Hani biz!
Türkiye’yi kendimizden daha fazla sevmiştik!