Erol Sunat
Erol Sunat

Daha Harmandalı oynayacağız

featured

Harman olmasın hayatımız, duman oldu der gibi…Savrulmak yok, ayrılmak yok, dağılmak yok öteye beriye…Daha harmandalı oynayacağız, harman yerinde… “Harmandalı efem geliyor…” diye…Dostumuzun arkadaşımızın, hısım-akrabanın düğününde derneğinde…

Harman oldu hayatımız, dünya döner, felek döner, başımız döner, denge kayıp, ayaklarımız dolaşır, dilimiz dolaşır…Zam harmanında, enflasyon harmanında, lafın harmanında kaldık gittik harmanların içinde kaybolduk. Bir harmandan bir diğerine bazen yel katar önüne, bazen sel…

Söyleyemem derdimi kimseye”, sanki dinleyen mi var diye bir şeyler dökülür dudaklarımızdan…

Bu harman bizim kaldırdığımız, üzerine hayaller kurduğumuz harman değil…

Bu harman da harman olan biziz. Derman arayıp bulamayanda…

Bu bizim harmanımız değil…

Hani Karacaoğlan, dilleri var, bizim dile benzemez, illeri var bizim ile benzemez diyor ya…

Bu harman da bizim harmanımıza benzemez…

Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç diyor ya o şarkıda…

Karamsarlığa gerek yok, şaşırmaya da…Her sabah, taze bir başlangıç Allah’ın izniyle…

Korkmayın, el ele verip daha nice harmanlar kaldıracağız toy düğünlerle beraber.

Yeter ki, harmanın içinde harman olup, dağılıp gitmeyelim, duman olmayalım, darmaduman bir hal sarıp sarmalamasın, uzak olsun, uzak dursun bizden…

*****

Harman zamanı streslerin atıldığı, yüzlerin güldüğü zamanların adıHarcın, borcun ödendiği, yeni yuvaların kurulduğu, kalplerin umutlarla dolduğu, çarptığı zamanların ağız tadı

Bizler nerede miyiz?

Harman yerinin tam ortasında…

Kimine göre harman yerinde öbek-öbek yığılı samanız biz…Bilinmeyen bir yaba ile savrulan tınazız biz…Saman çöpü misali göze batanız biz…Rüzgârın alıp götürdüğü, selin önüne kattığıyız biz…

Hani Aşık, ”Harman yeri sürseler, yerine gül ekseler“ demiş ya…Harman yeri kolay-kolay değişmez…Sürülmez, yerine lale, sümbül, gül ekilmez…O harmanların içinde, toz talazdır halimiz…

Aynalar” şiirinde ne demişti rahmetli Metin Eryürek,

Harmanım ben harmanım / Kırk satırlık fermanım / Yok dizimde dermanım / Eyletmen beni / Söyletmen beni / Ağlatman beni / Aynalar…”

Aynı zamanda onlarca da bestesi olan rahmetli Eryürek, “Aynalar” şarkısını bestelediğinde, şarkıyı ilk defa Salim Dündar seslendirmişti.

Aynalar” yıkıp geçmişti ortalığı…

“Hüznüm sizde görünür / Saçım beyaz bürünür / Yaşarken de ölünür”

“Yüzümde hep çizgiler / İçimde hep ezgiler / Uçup gitti seneler”

Diye içli mısralarla devam ediyordu o güzel güfte…

*****

Şairin ağladığı, ağlayarak söylediklerine gelsek ne olacak?

Duyan yok…Gören yok, dönüp bakan yok…Hatta aldıran yok…

Ne diyecekler, şair işte, yazmış bir şeyler…

Kendi yazar, kendi okur. Kendi konuşur kendi dinler…

Mesele harman meselesi…Doyamadık harman zamanına.

Fakir fukaraya, emekliye, asgari ücretliye iyi gelmiyor harman zamanları…

Harman bu harman diyerek, fahiş fiyatlarla geleni, gideni üzen, bu kadarda olmaz dedirtenlere ne demeli?

Hani bir hışımla geldi geçti derler ya…

Her harman, bir başka ferman mı?

Fiyatları güncellemesiyle, ceplere, cüzdanlara dokunan, evdeki hesapları karmakarışık hale getiren, derin-derin düşündüren, işin içinden çıkılması güç hallere düşüren midir harman?

*****

Kendimizi bildik bileli harman zamanı denen bir girdabın içinde döner dururuz.

Ramazan gelir fiyatlar patlar…Bayram gelir fiyatlar katlar…Maaşlar açıklanır, daha kimsenin eline geçmeden güncellemeler başlar.

Anma günlerinde, şenlik günlerinde el yakan, cep yakan, dur durak tanımayan harman zamanı zamları, hoş geldin der gelene geçene…Günyüzü görmedi…Yüzü gülmedi insanımızın…

Ha bir günde evdeki hesap çarşıya uysaydı, kıyamet kopacaksa da kopsaydı…

Ha bir seferde, bizde bu insanlara her fırsatta ayıp ediyoruz, bu dünyanın öbür tarafı da var, vicdanımız sızladı, güncellemeden vazgeçtik denebilseydi…

Diyen oldu mu?

Keşke olsaydı. İnsanlar koşarak gelip o mekanları lebalep doldursaydı.

Bir hata, her seferinde tekrarlanıp durulur mu?

Tekrarına doyulamayan kazançlar olunca, bu tekrarlar iple çekiliyor.

Harman zamanında bizde üç beş kuruş kazanmayalım mı diye konuşanlar aynı insanlar…

Gözleri bir türlü doymayan bu fırsatçıların sayılarının artması ise tesadüf değil…

*****

Rahmetli Orhan Veli, “Bedava” şiirinde şöyle diyordu;

Bedava yaşıyoruz, bedava; / Hava bedava, bulut bedava; / Dere tepe bedava; / Yağmur çamur bedava; / Otomobillerin dışı, / Sinemaların kapısı, / Camekanlar bedava;”

Harman zamanı diyenlerin mekanlarını gezmek bedava, seyretmek bedava…

Bir gerçeği ortaya koymuş rahmetli Orhan Veli…

Neyi mi?

Bedava diye, ne kaldığını…

Sizde bu bedavalara eklemeler yapabilirsiniz…İşin aslı, herkes, kazancına, ne kadar kazandığına bakıyor. Harman zamanlarının mutluluğuna gölge düşürüyor bu davranışlar. Paran varsa alırsın, yoksa bakar kalırsın der gibi bir şey…

Harman bu olmamalı…Harmanda alt üst oluyor, kriz geçiriyor, donup kalıyor insanlar…Harman zamanı insanımızı bunca yıldır üzdü durdu. Siyasilerimiz bu meseleye neşter vurmadılar.

Harman zamanı diyerek geldi geçti, onca Bayram, onca Ramazan. Kazanç denen çarkın ibresi insanımızı göstermek gibi bir güzelliği bugüne kadar hiç yapmadı, niyeti de yok.

*****

Savrulmak yok, ayrılmak yok, dağılmak yok öteye beriye…Daha harmandalı oynayacağız, harman yerinde…

Kara bulutlar, dağılacak ufkumuzdan. Bir olacağız yine, birlik olacağız, beraber olacağız harman zamanında, harman yerinde, harman mevsiminde.

Ne diyordu o güzel, “Efem” şarkısının mısraları; “Eğilmez başın gibi / Gökler bulutlu efem / Dağlar yoldaşın gibi / Sana ne mutlu efem

Oyna yansın cepkenin / Yansın güneşten tenin / Gün senin şenlik senin / Sana ne mutlu efem”

Bir başka olur Türk’ün harmanı. Bir başka olur Türk’ün bayramı…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!