Rahmetli dedem İsmail Hakkı Sunat,” Benim Annem” adlı şiirinin son dörtlüğünde şöyle yazmış;
“Açar bana kanadını / Melek koydum ben adını / Varlığımın tek kadını / Benim annem benim annem.”
Kanatları altına sığındığımız, korunduğumuz, uyuduğumuz, huzur bulduğumuz, sevgisinden ve iyi niyetinden daima emin olduğumuz annelerimiz onlar.
Rahmetli Aşık Veysel,” Anama” adlı şiirinde,” Tükenmez borcum var anama benim / Onun varlığından oldu bedenim / Kimi köylü kızı kimisi hanım / Ta ezel tarihte kayıtlı anam” demiş.
Annelerinizin gözlerine iyi bakın.
O gözlerde size duyduğu sevgi pırıltılarından başka bir şey göremeyeceksiniz.
Dünyanın en güzel, en temiz, en anlamlı ve sevgiyle bakan gözleri, altın gibi kalpleri annelerimize aittir. Annelik bir kadına Yaratanın lütfudur.
Anneye karşı söylenen yakışıksız bir söz, bir ima, alaycı bir ifade, küçümseme benzeri bir bakış bunları söyleyen ve gösteren evlada inanın hayır getirmeyecektir.
Anneler affetse bile, onu anneliğe ulaştıran Yaratana hoş gelmeyecektir bu yapılanlar.
Annemin kalbini kırdım, anneme el kaldırdım, annemi azarladım başıma gelmeyen kalmadı diye anlatan birçok insanı ibretle ve hayretle az dinlemedik.
Sadece doğacak evladını karnında taşımasının karşılığını ödeyemeyen evlatlar, annelerine karşı bir söz söylerken, bir değil kırk defa düşünmeli diyenler bir çoğumuzu az uyarmadılar.
Bizler pek fazla aldırmasak da annelerimiz bizlere hiç kıyamayanlardır.
Bizi bir başkasıyla paylaşamayanlardır.
Evladı için saçını süpürge eden, her türlü fedakârlığa katlanan, gerektiğinde bir panter kadar yırtıcı ve mücadeleci olan annelere sahibiz.
Çünkü, bir anne için çocuğundan önce gelen hiçbir şey yoktur.
*****
Çocuğunu yangınların tam ortasından alan, bataklıklardan çekip çıkaran, yanlış yollardan bir sözüyle döndüren bir yaradılışa sahiptir annelerimiz.
Bir çoğumuzun yolunu açandır.
Sırdaşımızdır.
Dert ortağımızdır.
İlk öğretmenimizdir.
Babamızın kolunun desteği…
Evimizin direğidir.
Yuvayı dişi kuş yapar sözünün tam karşılığıdır annelerimiz.
Toparlayıcıdır, birleştiricidir, ikna kabiliyetleri yüksektir.
Sevmeyi onlardan öğrendiklerimizdir.
Anneler sevgi pınarı gibidirler. Yaratanın onlara bahşetmiş olduğu sevgiyi evlatlarına bebeklikten itibaren yudum yudum içirirler.
Önce sevmeyi, sonra sevgiyle bakmayı, sevgiyle gülümsemeyi, sevgiyle ona koşmayı, anne demeyi, baba demeyi bize öğretendir o…
Uykusuz sabahladığı geceleri…
Hasta olduğumuzda başımızda ağladığı anları, ettiği duaları nereden hatırlayacaksınız!
Babalarımızla aramız bozukken aralara nasıl girdiğini, nasıl bizleri savunduğunu, nasıl kavga ve münakaşaların en kızgın anında bizleri çekip çıkardığını unutmak mümkün mü?
Bütün bunları bildiğimiz halde, nasıl kırarız kalbini?
Anne kalbi kıranların, kırmaya sebep olanların, anneleri gözden düşürmeyi kâr sayanların, bu dünyadan ayrılmadan yaptıklarını misli ile evlatlarından gördüğüne az şahit olmadık.
Ah bize, vah bize, yazık bize, ne yaptık biz diye az dövünenlerimiz olmadı.
Kalpleri evlatları için çarpan insanları gelin üzmeyelim.
Annelerimiz henüz hayattayken, yol yakınken, vaktimiz varken, alalım gönüllerini…
*****
Televizyon programlarında annelerini arayan çocukları, çocuklarını arayan anneleri seyretmediniz mi?
Bu dünyada en acımasızca, en merhametsizce ve en insanlık dışı hareketlerden birisi anneyi evladından ayırmaktır.
Evladı annesinden ayırmayı körükleyenler, annen öldü diyerek çocuğun küçücük dünyasını başına yıkanlar, kendilerinin haklı olduğunu zannedenler, bir yuvayı birleştirme yerine dağıtmayı kendilerince zafer kazanmak olarak yorumlayanlar hem kendi hayatlarını hem de dağıttıkları yuvayı tarumar etmişlerdir.
Yavrusu elinden alınan anne nefes bile alamaz.
Adeta yaşayan bir ölüdür. Çocuğunun hayali gözünden hiç gitmez. O ah ettikçe, feryat ettikçe, yakardıkça, ağladıkça evlatları da ağlar, feryat eder. Çünkü kalpten kalbe giden gözle görülmeyen yollar vardır.
Ona bunu yaşatanların gözlerinde ise ne bir fer ne bir ışık görürsünüz. Allah o gözlerden, sevgi dolu pırıltıların hepsini birden almıştır da yine onlar bunun farkına varamazlar!..
Anne ile çocuğunu birbirinden ayırmak annenin yaşarken ölümüdür. Rabbim kimseye böyle bir acı, böyle bir keder ve böyle bir kader yaşatmasın!
Bizi dünyaya getiren, sevgi ile büyüten, bağrına basan annelerimiz ne bu türden bir davranışı ne de acı biz sözü hak ediyorlar.
Yaşadığımız son yüzyıl annelerin gözyaşlarının hiç dinmediği bir dönem. Savaşlar, kıtlıklar, töreler, hastalıklar, salgınlar, anlayışsızlıklar, geçimsizlikler, ayrılıklar, bölünen aileler annelerle evlatları birbirinden o kadar çok kopardı ki…
Bütün bu olan-biten göz önüne alındığında, insanlar yapılabilecek ne varsa artık yapmalıdırlar. Sırlar açıklanmalı, eteklerdeki taşlar dökülmeli, evlatlar annelerine, anneler evlatlarına kavuşturulmalıdır.
Bu hasretleri bitirenlere, bitirilmesine vesile olanlara ne mutlu.
Gelin” Anneler günü” dediğimiz bu güzel günün hatırına kavuşturun evlatlarla annelerini…
Aralarında annem Nurhayat Sunat, teyzem İklime Elibol ve rahmetli dayım Nurhan Hepçoşkun’un eşi yengem Esma Hepçoşkun’unda bulunduğu ebediyete intikal eden annelerimize Cenabı Hak’tan rahmet dilerken, bütün annelerin anneler gününü kutluyorum