İstanbul’un Fethi’ne “işgal” diyen bir Kültür Bakanımız var.
O bir dil sürçmesi değildi.
Cehalet ilanıydı.
Tarih bilmezlik ve Türk bilmezlikti.
Nitekim benzer gaflarının ardı arkası kesilmedi.
Bakanlıkta 5 gün önce bir deprem daha yaşandı.
Türk Müziği Devlet Koroları’nın epeyce bir kısmının isimleri değiştirildi.
İlk anda olabilir mi diye baktım.
Bazı korolar galiba belli konularda bir ihtisaslaşmaya gidecek… dedim.
İki sayfalık yazıyı görünce işin rengi anlaşıldı.
Gördüm ki efendiler, 2010 Referandumu ruhunu devam ettiriyorlar.
“Çözüm Süreci” ve “Açılım Süreci” denen yıkımlara da alttan alta devam ediyorlar.
Kültür mozayiği
İkinci Cumhuriyet tartışmalarında Belediye Başkanı Tayyip Bey, “Cumhuriyet’in eksikliği tek unsur üzerine kurulması” mealinde bir söz etmişti.
Anlaşılan o fikir istikametinde devam ediliyor.
Rahatsızlık “Türk”tendir.
Türk Devleti’nde, Türk Yurdu’nda bu rahatsızlık size garip gelebilir.
Görünen bu, yıllardır gördüğümüz de budur.
Kültür mozayiği fikri ideolojik bir tavırsa bölücülüğe çalışır.
Bunu sıkça gösteriyorlar.
Korolardan Türk ismini kaldırıyorlar.
Bununla kalmıyor, bölgecilik ve bölücülük fikrini sinsice düşündüren adlar koyuyorlar.
“Şanlıurfa Devlet Türk Halk Müziği Korosu, “Şanlıurfa Sıra Gecesi Müzik Topluluğu” …
Elazığ Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Müdürlüğü, “Elazığ Kürsübaşı Müzik Topluluğu Müdürlüğü” …
Diyarbakır Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, “Diyarbakır Medeniyetler Müziği Korosu” …
Edirne Devlet Türk Müziği Topluluğu, “Edirne Rumeli Müzikleri Topluluğu” olacak.
Ne var bunda demeyiniz.
Burada zihinleri bölme dışında bir uzmanlaşma olmayacağını biliyorum.
Sıra gecesi, Kürsübaşı.. bunlar güzel gelenekler.
Çok yönlü bir kültür buluşu ve çok Türk anlayışlar.
Türk Hükümdarı Hüseyin Baykara adıyla tarihe geçen ve günlerce süren Türk sohbet, müzik, eğlence geleneğine dayanır.
Bu güzelim gelenekleri yaşatmak başkadır bu korolara ad vermek başkadır.
Böyle yaşatılmaz ve mevcut korolara ad olarak verilince, iyi tarafından baksak bile önce gelenek bozulacak.
Yeri gelince üç beş husus sayarım.
Medeniyetler Korosu adının çağrışımlarını düşününce bölücülüğün her türü akla gelir.
Demek isteniyor ki, “Türk Müziği Türk’ün değildir. Türk de zaten bir şey değildir.”
İkna olmayan eskinin ve şimdinin meşhur danışmanı Tahsin Aktay‘ın, Mehmet Uçum‘un dediklerine bakabilir.
2010 Referandumu sürecini iyi gören bu dediklerimin yumuşak yorumlar olduğunu rahatlıkla anlar
Devlet Bey‘in bu meseleyi kamuoyu önünde olmasa da gündeme getireceği umulur.
Geri dönüş için kamuoyu baskısıyla beraber bu da önemli bir adım olur.
“Ey Türk uyan!”
“Kültürsüz yöneticilerimiz, Türk egemenliğini bölmeyi nasıl böyle ince ince hesaplayabiliyorlar?“ sorusunun cevabını bilen varsa duymak isterim.
Zor sorudur.
Kolay cevabı 2010 Referandumu’nda bulunabilir mi?
“Şamar Oğlanı“, “Günah Keçisi” ilan ettiğimiz “Hain FETÖ“nün projeleri devam ediyor mu?
11 yıldır dönülmüş bir tek proje var gibiydi.
Biliyorsunuz, Çözüm Süreci‘nden PKK saldırılarıyla vazgeçildi deniyordu.
Bu karara bakınca bile o açılım yıkımlarından ve bölücülükten dönülmediği kanaatine varıyorum.
Kanal İstanbul da bir Amerikan projesi ise onlar işlerini yürütüyorlar.
Uyanmayan biziz!
Yüzyıl önceki “Ey Türk uyan!“ sloganı ne kadar doğruysa şimdi de o kadar doğrudur.
Ey Türk uyan!
Kaynak Yeniçağ
Yorumlar kapalı.