Daha önceki yazılarımda da işçilerin problemlerine değindiğim gibi, bugün yani 1 Mayıs Emek ve Dayanışma gününde, işçilerin en çok mağdur olduğu konulardan biri olan işyerinde mobbinge yani Türkçe karşılığıyla psikolojik tacize maruz kalmalarını ele almak istiyorum.
Mobbing, kamu veya özel kurumlar fark etmeksizin her kurumda uygulanmakta olup, hiyerarşinin çok olduğu yerlerde daha çok dikey olarak yani üst yöneticiler tarafından, hiyerarşinin daha az olduğu işyerlerinde ise yatay olarak yani aynı kademede bulunan işçiler arasında uygulanmaktadır. İş Kanunu’nun temel amacı, işçinin iş yerinde huzurlu bir şekilde çalışabilmesini ve işçinin, işverene kıyasla daha zayıf olduğu bilinciyle işçinin haklarının korunmasını temin etmektir. Bu çerçevede, özel kurumlarda çalışan işçilerin mobbinge karşı hakları korunmaktadır. Ancak, kamu kurumlarında mobbinge uğrayan memur ve diğer çalışanların da mobbinge uğradıkları gerekçesiyle birtakım hakları ve mobbinge karşı başvurabilecekleri yollar bulunmaktadır.
Öncelikle, “mobbing” kavramının ne olduğunun kısaca açıklanması gerekmektedir, nitekim birçok kişi aslında mobbinge uğradığını anlamamakta veya uzun zaman geçtikten sonra farkına varmaktadır. Mobbing, en kısa anlatımla işçinin işyerinde uğradığı psikolojik taciz olarak tanımlanmaktadır. Ancak, bir psikolojik tacizin mobbing olarak değerlendirilebilmesi için birtakım şartların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. İlk olarak, mobbinge uğrayan kişiyle, mobbing fiilini gerçekleştiren kişinin aynı iş yerinde çalışıyor olması gerekmektedir, bu anlamda kişilerin farklı birimlerde olmasının önemi bulunmamaktadır. İkinci olarak, bir kişinin mobbing fiilinin hedefi olarak alınması gerekmektedir ve kişinin yaşının, cinsiyetinin, kıdeminin bu bağlamda bir önemi bulunmamaktadır. Üçüncü olarak, bu fiilin düzenli ve sistematik olarak yapılması gerekmektedir. Bir başka deyişle, anlık, bir defaya mahsus psikolojik taciz veya kaba fiiller mobbing olarak değerlendirilemeyecektir. Dördüncü olarak, mobbing eylemleri neticesinde mobbinge uğrayan kişinin kişiliğinde, mesleki durumunda veya sağlığında zarar ortaya çıkmalıdır. Son olarak ise mobbing fiili yıldırma veya işten uzaklaştırma gibi bir amaç güderek gerçekleştirilmelidir. Mobbingin oluşması için bu beş şartın bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir işçinin bu beş şartın gerçekleştiği ve kendisine mobbing uygulandığı iddia etmesi durumunda Yargıtay, mobbing uygulandığının tespiti için işçilere kolaylık sağlayarak, işçinin kendisine mobbing uygulandığına dair kuşku uyandıracak olguları sunmasının yeterli olduğunu, bu durumu kuşkuya yer vermeyecek derecede kanıtlamasının gerekmediğini belirtmektedir. Yargıtayın bu konudaki kararları yerindedir, nitekim işçi çoğu zaman mobbing olarak nitelendirilebilecek fiillerin kendisine karşı işlendiğini veya bu fiillerin süreklilik arz ettiğini kanıtlamakta zorlanmakta, kendisine tanıklık edecek birini dahi bulamaktadır.
Bir fiilin mobbing olarak değerlendirilebilmesi için gerekli unsurlar belirtildikten sonra, uygulamada hangi tip fiillerin mobbing olarak değerlendirilebileceğine örnek vermek istiyorum. Kişiyi tehdit etme, kişiye iftira atma, kişiyi meslek tanımını aşan ve kaldıramayacağı kadar ağır işlerde çalıştırma, kişiye hakaret etme, kişiye sözlü cinsel tacizde bulunma, kişi hakkında dedikodu yayma gibi fiiller sistematik bir şekilde yapıldığında mobbing olarak değerlendirilebilecektir. Ancak, bunlar sınırlı sayıda değildir. Yani, bir kişi mobbinge uğradığını iddia ettiğinde bu fiillerden başkaca fiiller somut olayın değerlendirilmesi neticesinde mobbing olarak tanımlanabilecektir.
Kişi, kendisine mobbing fiilleri işlendiği kanısına vardığı takdirde çalıştığı kurumun özel veya kamu kurumu olmasına bağlı olarak aşağıdaki yollara başvurabilecektir:
- Kişinin kamu kurumu çalışanı olması ve bir kamu çalışanı olarak mobbinge uğraması durumunda, kişi, Devlet Memurları Kanununun 21. Maddesi uyarınca müracaat, şikâyet ve dava açma yollarından birine başvurabilecektir. Devlet memurları, kurumlarıyla ilgili resmi ve şahsi işlerinden dolayı müracaat; amirleri veya kurumları tarafından kendilerine uygulanan idari işlem ve eylemlerden dolayı şikâyet ve dava açma hakkına sahiptirler. Müracaat ve şikâyetler söz veya yazı ile en yakın amirden başlayarak silsile yolu ile şikâyet edilen amirler atlanarak yapılır. Bununla birlikte, kendisine karşı işlenen fiil, Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil ediyorsa, kişi, Cumhuriyet Başsavcılıklarına şikâyette bulunabilir, genel hükümler kapsamında manevi tazminat davası açabilecektir.
- Kişinin özel kurumlarda çalışan işçi olması durumlarında ise;
- İşçi iş sözleşmesini feshetmeden mobbingin tespiti, durdurulması ve önlenmesi için dava açabilecektir. Bununla birlikte işçi, iş sözleşmesini feshetmeden, genel hükümler uyarınca, maddi zararı mevcutsa maddi tazminat, manevi zararı mevcutsa manevi tazminat davası açabilecektir.
- İkinci bir yol ise, işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle feshetmesidir. Bu durumda işçi, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacaktır.
- Mobbing olarak değerlendirilebilecek psikolojik taciz fiilleri Anayasa ve İş Kanunun ayrımcılık yasağını düzenleyen hükümlerini ihlal ettiği takdirde, kişi İş Kanunun 5. Maddesi uyarınca dört aylık ücreti kadar ayrımcılık tazminatı talep edebilecektir.
- Tüm bunlarla birlikte işçinin, iş sözleşmesini feshetsin ya da feshetmesin, kendisine karşı işlenen fiiller Türk Ceza Kanunu kapsamında tehdit, hakaret gibi suçlara vücut veriyorsa, Cumhuriyet Başsavcılıklarına şikayet etme hakkı bulunmaktadır.
Günümüzün çoğunu işyerlerinde geçirdiğimiz ve işyerinde süregelen bir psikolojik şiddetin insanları manevi olarak fazlaca yıpratacağı düşünülecek olursa, hem özel sektör çalışanlarının hem de kamu çalışanlarının işyerlerinde uğradıkları veya uğrayacakları mobbingi tespit edebilmeleri ve mobbing nedeniyle uğradıkları zararın tazmini haklarının bulunduğu farkındalığa sahip olmaları önem bireysel açıdan önem arz etmekte ise de toplum düzeni açısından da oldukça önemli bir meseledir. Nitekim işyerlerinde mobbingle mücadele, mobbinge uğrayan herkesin haklarının bilincinde olması ve bu haklarını kullanması sonucunda gerçek anlamda başarıya ulaşacak bir mücadeledir.
Tüm işçilerimizin refah ve huzur içerisinde çalışabileceği günlerin gelmesi dileğiyle, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü kutlu olsun.