Anayasa referandumu için bilgilendirme yapan ülkücülere “hareketin lideri Devlet Bahçeli” diyerek birileri saldırıyor.
Birileri tarafından görevli olan bu gençler kürsü deviriyor, salon basıyor, sokakta mütecaviz saldırganlıklarda bulunuyorlar.
Aslında onların ağızlarına slogan, pazılarına masaj yaparak birilerinin üzerine sürenler bir şeyi eksik bırakıyorlar.
O da hangi hareketin liderinin Devlet Bahçeli olduğunu açıklamaktır.
Bir hareketin liderliğinden ancak o hareketi ve değerlerini temsil ettiği sürece söz konusudur.
Hareketi temsil değil de teslim edenler hareketin lideri değil teslimiyetin lideridirler.
Bu bakımdan Devlet Bahçeli “hareketin lideri” değil olsa olsa bir biçimde o makamı ele geçirmiş olan fiili ve formel liderdir.
Gerçek lider kendi mensuplarından korkmaz. Tercih etmekle değil tercih edilmekle meşgul olur!
Milliyetçi ülkücü hareketin hem kurucu iradesi hem de gerçek bir lideri olmuştur. O da Başbuğ Alpaslan Türkeş’tir.
O makam onun vefatıyla boşalmıştır hala da boştur.
MHP’nin fiili ve formel lideri Bahçeli ne yapıyor?
MHP’nin fiili lideri bir ara Perinçek ile Erdoğan arasında ki tercihle meşgul olmuştu. Bu tercih tahterevallisinde Erdoğan lehine tavır koyduğunu büyük bir iştahla kamuoyuyla paylaşmıştı!
Bir süre sonra tercih ettiği Erdoğan’ın Barzani’yle bayraklı ve şatafatlı görüşmesini görünce yeni bir tercih için restini çekmişti. “Ya Barzani ya Ben” deyivermişti.
AKP kanadı da açıkça tercihlerini Barzani olduğunu, yanlış bir şey yapmadıklarını ifade eden tutum ve tavırlarıyla ortaya koymuşlardı.
Hareketin liderinin (!) bayrak ile ilgili sorduğu sorulara da ne Başbakan ne de Cumhurbaşkanı beklentilere uygun cevap vermişlerdir.
Hareketin lideri bu defa Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte Almanya’ya gitme niyetini dile getirerek şöyle der: “Sayın Cumhurbaşkanı eğer Avrupa’ya gitme kararındaysa yalnız değildir. MHP Genel Başkanı olarak ben de kendisiyle birlikte Avrupa’ya gelirim… Sayın Cumhurbaşkanı ile birlikteyim“.
Yaşananlar, açık nefretlerin gizli hayranlıkların sonucu olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
Bahçeli ‘yol arkadaşlarını’ kendi seçiyor!
Sinan Oğan, MHP’nin genel başkan adaylarından birisidir. Ona bir toplantıda ciddi bir saldırı olur. Kürsüsü devrilir, kargaşa ve çatışma ortamı yaratılır. Olayı nasıl değerlendirdiği bir gazeteci tarafından Bahçeli’ye sorulur.
MHP’nin fiili Genel Başkanı Bahçeli de Sinan Oğan’a yapılan saldırı için şunları söyler: “Bunu neresini değerlendireyim. Bir kişi kürsüyü yıkıyor kimseye bir şey olmuyor. Ülkücü hiçbir şeyi yarım bırakmaz“.
Bu bir itiraftır. Sözün de bittiği yerdir. Bu sözlerin yorumunu idraki felç olmamışlara bırakıyoruz!
Sinan Oğan, kendisine yönelik saldırı sonrasında Bahçeli’nin “AKP’liler ve HDP’lilere gösterilen şefkatin kendi ülküdaşından esirgenmesi” olarak değerlendirir.
Aslında Oğan’ın değerlendirmesi duygusaldır ve gerçekçi değildir. Bilenler bilir Bahçeli çok sık olarak şu tercihini hep dile getirmiştir: “Size ülkücülüğü ben vermedim, ben de alamam. Ama yol arkadaşlarımı kendim seçerim”.
Gerçekçi olmak gerekir. Onun tercihleri hep bu bağlamda şekillenmişti!
Bahçeli hem yapıyor hem de eleştiriyor!
Hareketin fiili lideri Devlet Bahçeli: “hayır koalisyonuna son anda ve kan ter içinde eklemlenen, CHP ve Ülkücü katili Aydınlıkçılar katarından” söz ederek “bu onların tercihidir” değerlendirmesini yapar.
Bir zamanlar aynı Bahçeli ülkücülere yönelik olarak “ “Eli kanlı katillerle hükümet kurulmasını içimize sindiremeyiz” diyenlerle inadına koalisyon hükümetini kurduğunu unutmuş görünüyor!
Dahası bugün eleştirdiği CHP’yle daha dün ortak “Çatı Aday” çıkartmıştı.
Gerçekler acı da olsa “garp cephesinde yeni bir şey” yoktur!
Not: Ümit Özdağ ve Yusuf Halaçoğlu Silifke’de alçakça bir saldırıya muhatap olmuşlardır. Herkese geçmiş olsun!