PKK bir terör örgütü olmanın da ötesine geçmiştir. Yalnızca Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığı değil aynı zamanda medeniyet, insanlık ve ahlak düşmanlığı da yapmaktadır. İnsanlığın sahip olduğu hiçbir değere saygı göstermemektedir. Uyguladığı vahşetle tam bir barbarlar çetesi olduğunu ortaya koymuş bulunmaktadır.
Cami, okul, hastane, yol, itfaiye ve ambulansla savaşı ancak inançtan, insanlıktan, ahlaktan ve medeniyetten nasipsiz ilkel sürüler yapabilir.
Diyaliz merkezini yakmak!
PKK Nusaybin’de son operasyonlar sırasında iki okul yakıyor. Cehaletten beslenen örgütün eğitim kurumlarına olan düşmanlığı anlaşılmaz değildir. Ancak böbrek yetmezliği yaşayan Kürt asıllı vatandaşlara hizmet veren Nusaybin Diyaliz Merkezini ateşe vermesi PKK’nın genelde insanlık, özel de Kürt düşmanlığının kanıtıdır.
Bu zalim ve vahşi örgütün Kandil’deki kan içicileri, 2012 yılında ‘Diyarbakır’da Hepatit B oranı yüksek ama devlet aşı göndermiyor‘ diye propaganda yaparken bu defa devletin Hepatit B ile mücadele adı altında Diyarbakırlılara hepatit bulaştırdığını iddia ederek Kürt vatandaşların aşı olmalarını engellemeye çalışmaktadır.
Uyuşturucu, haraç, kaçakçılık ve fuhuş mafyası olarak faaliyet gösteren barbar örgüt her türlü insani değeri insanlık aleyhine kullanmaktan çekinmemektedir. Cami yakan, okul yıkan, hastana tahrip eden, yollara hendek kazan, itfaiye kurşunlayan, ambulans kaçıran, diyaliz merkezlerini havaya uçuran PKK bir anda Diyarbakır halkını Hepatite karşı uyarıyor. Sureti haktan görünmeyi de elden bırakmıyor!
Halka hepatitten daha fazla zarar veren bir örgütün hepatit üzerinde propaganda yapması ilginç!
Barbarların TBMM’deki uzantıları!
TBMM’de bu barbar PKK adına faaliyet gösteren milletvekili sıfatlı zatlar temsil ettiklerini söyledikleri halkın okulunu yakan, camisini tahrip eden, hastanesini ateşe veren PKK’nın teröristlerine kahraman ve şehit sıfatını yakıştırıyorlar.
Pozantı’da Emniyet Müdürlüğü binasına gece yarısı saldırarak 2 polisi şehit eden ve kendisi de öldürülen teröriste "şehit" ifadesini kullanarak “Toprağa verdiğimiz her yiğidimiz ant olsun gençliğimiz kadınlarımız, bunu onur ve şeref yükü olarak taşıyacağız ve bu şehitlerimize layık olacağız" diyen bir HDP milletvekilidir.
Tunceli bölgesinde yol kesen, kan döken, saldırı düzenleyen kitle katliamcısı PKK’nın Tunceli sorumlusu askerle girdiği çatışma sırasında öldürülmesi üzerine HDP’li vekil attığı tveet’te şunu söylüyor: “Dersim’in asil Komutanı Baran Dersim önünde saygıyla eğiliyoruz”.
“PKK sizi tükürüğüyle boğar” diyen de vekildir, "o keleşi size çevirmesini biz çok iyi biliriz" diyen HDP’li bir başka vekildir. Onlarca insanın ölmesine neden olan canlı bomba için taziye veren yine bu partinin milletvekilidir. Bu partide sırtını PYD’ye dayadığını söyleyen bir eş başkan taslağı vardır.
Bu vekil taslakları temsil ettiklerini ileri sürdükleri halkı katleden, yerinden yurdundan eden ve onların evini barkını mahveden teröristlere kahraman muamelesi yapıyorlar. İçlerinde insanlık düşmanı PKK’ya araçlarıyla silah, mühimmat taşıyanı da, onlarla birlikte hendek kazanı da var.
PKK terörüyle, HDP ise vekilleriyle halk düşmanlığı yapıyor. HDP’liler gerçekte GDO’su değiştirilmiş terörü siyaset olarak uyguluyor. Bu vekiller işledikleri anayasal ve yasal suçlara karşı kendilerine dokunulmamasından güç alıyorlar. Bu nedenle de dokunulmazlıkların kaldırılmasından “korkmuyoruz” diyerek Kandil’e mesaj gönderiyorlar.
Eş başkan Demirtaş, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili olarak "Siyasi öç alma girişiminin iştahla desteklenmesi büyük hatadır" diyor. Ardından da bu girişime karşı ‘dik duracaklarını’ söylüyor.
İmralı’ya ve Kandil’e köle, Türkiye Cumhuriyeti devletine ve yasalarına “dik durma” taktiklerinin ne denli işlevsiz kaldığını dokunulmazlık zırhlarının delinmesi ortaya çıkaracaktır.
TBMM’nin bu insanlık düşmanlarına karşı görevini yapması halinde Kandil’e sıvışmazlarsa içine düşecekleri hali herkes görecektir.