Bir Hain Gözüyle MHP

Bu son yazım olacak. Artık MHP’nin iktidar olma isteği ile ilgili olarak ciddi şüphelerim olduğu için çok uzun bir süre yazı yazmayacağım. Yazı yazmak artık anlamsız geliyor bana.

MHP iktidar olmak istiyor mu?

Bu seçimden önce bu tür provokatif, ajite edici soruları ciddiye almazdım ama bu seçimler çok şeyi değiştirdi.
Bu soru artık ciddiye aldığım bir soru: MHP iktidar olmak istiyor mu?

Aslında soruyu biraz netleştirmek gerekiyor. Kapalı anlamları sevmem.

Daha net soralım: Genel merkez iktidar olmak istiyor mu?

İstiyor ama kendi şartları ile istiyor. O şartlar da genel merkezin istemediği adamları dışarıda bırakmak şartı.
Millet isterse genel merkezin istemediği adamları istesin. Öyle görünüyor ki genel merkez için bu hiç önemli değil. MHP bir çiftlik, mensuplar da koyun. Ne milletin ne de koyunların istediği ciddiye alınıyor. Koyunları kim ciddiye alır ki?

Şu dünyada Ümit Özdağ’ın niye dördüncü sıraya konulduğunun makul açıklamasını yapabilecek bir adam var mı?

Dürüst olalım, açıklama genel merkezin Özdağ’ın yükselmesini istememesidir.

Artık herhalde ellerinde olsa Özdağ’ın televizyonlara çıkmasını bile engellerler diye düşünmeye başladım.

Ya Özcan Yeniçeri?

İstifalar olmasaydı milletvekili seçilemeyecekti!

Ya Yılma Durak?

Örnekler o kadar çok ki!

Hayır, bu isimler yerine kesin seçilecek adamlar konulsa ona da tamam!

Bu isimlerin yerine konulan insanlar Cumhuriyet siyaset tarihinin en büyük skandalına imza atan kimseler.

Devlet Bahçeli MHP’yi üçüncü büyük parti konumuna getiren kişidir. MHP artık ciddiye alınan bir partidir. Bu başarıdır ve bu başarının sahibi de en başta Devlet Bahçeli’dir.

Buna rağmen anlaşılıyor ki bu başarı, bu seçimlerde yapılan büyük hataları körüklemiş.

Artık “biz ne yaparsak doğru yaparız” anlayışı doğurmuş.

Şu yukarıda saydığım insanlarla hayatımda hiç karşılaşmış değilim. Bu insanlardan bana gelecek hiçbir menfaat yok. Onlar hoca, ben özel sektördeyim. Hiçbir zaman aktif siyasetle uğraşmadım, uğraşmayı da düşünmüyorum.

Artık Türk milliyetçilerinin ciddi olarak iktidar olmak istemediklerini düşünüyorum.

Psikolojide kendine acıma (self-pity) denilen bir kavram vardır. Kendini değersiz gördüğü, kendine mutluluğu ve başarıyı layık görmediği için kendine acıma, kendi durumuna üzülme durumunu anlatır. Tabii bu bilinçaltındadır. Kişi, bu durumdan çoğu zaman habersizdir ve kazara mutluluk ve başarıyı yakalarsa bu bilinçaltındaki kendine acıma durumu ile çelişki olacağı için bu mutluluğu ve başarıyı hemen sabote eder.
Daha çok bilmeden sabote eder.

Artık kişi bu kendi haline üzülme durumundan bir zevk almaya başlar. Arabesk bir durumdur yani…

Zannediyorum Türk milliyetçileri bu durum içinde.

Kendilerine başarı ve mutluluğu layık görmüyorlar.

Türk milliyetçileri kendilerine iktidarı layık görmüyor!

Bu seçimler ortaya çıkarmıştır ki en başta da genel merkez görmüyor.

Şimdi bu yazıyı yazdım diye hain olacağım.

Bari hain olacaksak tam hain olalım. Yarım olmasın.

O kadar üzgünüm ki, böyle suçlamaları önemseyecek halim yok.

Dediğim gibi bu son yazım. Okuyan ve ilgilenen herkese çok teşekkürler. Okuyan arkadaşlarla ileride belki başka şartlarda tekrar karşılaşırız.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!