Gazeteci Barış Pehlivan, Halk Tv’de konuk olduğu canlı yayın programında, 15 Temmuz, FETÖ ve tarikatlarla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili atılan manşetleri değerlendiren Pehlivan, “Herkesin tek ses biçimde, Fetullahçı darbe girişimine karşı lanetleyen manşetlerini görüyoruz. Hep baştan beri konuşuluyor ama 16 Temmuz’dan sonra çok önemli bir fırsat kaçtı. Maalesef gelinen noktada 5 yıl içinde FETÖ ile mücadele bir rant hareketi haline getirildi.” dedi.
FETÖ’yle mücadele kapsamında bir avuç savcı, hakim, polis ve bürokrat tarafından yapılan gözaltı ve tutuklamaların gerçekleştiğini ancak bir devlet mücadelesinden ziyade, AKP endekslenmiş bir mesele söz konusu olduğunu savunan Pehlivan, “Ucu AKP’ye dayanan isimlerin soruşturulmadığı ya da zenginlerin soruşturulmadığı bir mesele.” ifadelerini kullandı.
Barış Pehlivan, “Necip Cem İşçimen diye birisi var. Ankara Cumhuriyet Başsavcı vekiliydi. Önemi nedir? 15 Temmuz olduğunda anayasal düzene karşı suçlar bürosu başsavcı vekiliydi. Yani tam da 15 Temmuz darbe girişimi ya da FETÖ meselesinden sorumlu olan kişiydi. 15 Temmuz 69 ayrı FETÖ soruşturması yapan kişi. Bu kişi, 15 Temmuz darbe girişiminden bir süre sonra görevden alındı kızağa çekildi. Necip Cem İşçimen keşke suskunluğunu bozsa.” dedi.
Pehlivan, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Ben Necip Cem İşçimen’e sorular sordum. Soru biraz da yanıttır bizim meslekte.
Hakan Fidan ile Hulusi Akar’ın 15 Temmuz’a dair ifadesini almak istediği için mi acaba görevden alındı? Ya da, 15 Temmuz’dan sonra, çok kritik bir bürokrata gözaltı operasyonu yapacaktı ve nasıl engellendi? O bürokrat acaba FETÖ kumpasları döneminde emniyet genel müdürü müydü? Acaba Necip Cem İşçimen, Ankara’da bir güvenlik toplantısında, ‘rehin alındığı iddia edilen’ bir isim var ya, ‘o ismin Akıncı üssündeki görüntülerini ben izledim, bildiğimiz şeyler yanlış, farklı bir mesele var orda’ dedi mi?
Ve bu aslında Necip Cem İşçimen’in görevden alınmasının nedenlerinden birisi mi?
Şu an bir çok şey bilen, bizim soru işaretlerimizin yanıtlarını bilen kişiler var ama konuşurlarsa başlarına bela geleceğini düşünüyorlar.
“Bundan 10 Yıl Sonra Tankın İçinde Bir Menzil Müridi Bulmayacağımızdan Nasıl Emin Olabiliriz?”
FETÖ ile mücadele normalde bir devlet projesi haline gelmeli. Mücadeleyi, gözaltı sayısına endeksleyen bir sistem var. Şu kadar kişi gözaltına alındı. E tamam güzel de bu adamlar hapse giriyorlar, iki üç yıl sonra çıkıyorlar, sonra ne oluyor? Bu adamlara iş vermiyorsunuz. Bu adamlar işsiz. E bu adamların tekrar örgüt tarafından kazandırılmasını nasıl engelleyeceksiniz? Siz devlet olarak bir rehabilitasyon süreci başlattınız mı? Hayır. Siz devlet olarak FETÖ’nün zaten doğumuna neden olan tarikat düzenini yıktınız mı? Hayır? Siz hala küçücük çocukların, okullara gittiklerinde kalabilecek yurtları yapıyor musunuz? Hayır. Ne yapıyorsunuz? Gidiyorsunuz yine tarikat yurtlarına mahkum ediyorsunuz. Yani siz gözaltı operasyonlarıyla, FETÖ ile ya da FETÖ benzeri örgütlerle mücadele edemezsiniz. Biz yarın öbür gün, bundan 10 yıl sonra tankın içinde bir menzil müridini bulmayacağımızdan nasıl emin olabiliriz ki?
Bu ülkenin Sağlık Bakanı menzil tarikatı mensubu oldu yıllarca. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Bunu; akademisyen söylüyor, emniyetin raporu söylüyor, Diyanet’in gizli tarikatlar raporu dahi söylüyor. Biz sadece geldiğimiz noktada günü kurtarmaya çalışıyoruz. Sadece AKP’nin bekası üzerine örgütlenen bir sistem var. Yarın öbür gün AKP seçimi kaybeder başka bir iktidar gelirse, o zaman biz bu korkutucu tabloyla daha fazla karşılaşacağız.”