Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından 13 Mayıs 1277’deki fermanıyla Anadolu’da ilk kez devlet dili olarak kabul edilmesinin üzerinden tam 744 yıl geçti.
Gazi Üniversitesi (GÜ) Emekli Öğretim Üyesi ve Türk Dil Kurumu (TDK) Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Leyla Karahan, Türkçe ile Sümerce arasındaki ilişkiyi TRT Haber’e şu sözlerle anlattı:
“Türkçenin eskiliğini anlatmak için Sümerlere (MÖ 3500-3000) gitmek gerekiyor. Bizi Türkçe için Sümerlere götüren belgeler var. Sümerlerin dili de tıpkı Türkçe gibi eklemeli bir dil. Sümerlerden kalan pek çok tablet var ve bu tabletler Sümerologlar tarafından okunuyor. Tabletleri inceleyen Batılı Sümerologlar, Sümercedeki Türkçe izlerine işaret ediyorlar. Bizim Türkologlarımızdan Osman Nedim Tuna, çalışmalarının sonunda Sümercede 168 Türkçe kelime tespit ediyor.”
Sümercedeki Türkçe neden kelimeler mevcut?
Karahan, Sümercedeki Türkçenin varlığının sebebiyle ilgili ise, “Bir dile başka bir dilden kelime girebilmesi için toplumlar arasında bir takım ilişkiler (ticari, siyasi, sosyal) olması gerekir. Sümercedeki Türkçe kelimelerin varlığı da bu ilişkilere benzer olmalı. Bu belgelerin işaret ettiği net sonuç; Türkçe bundan en az 5 bin yıl önce vardı ve Türkler, Sümerlerle komşuydular. Belgesi de bu 168 kelime” dedi.
Gazi Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi ve TDK Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Leyla Karahan
“İngilizce, Almanca, Rusça’nın Türkçeden daha önce yazılmış eserleri yok”
Türkçenin, en çok konuşulan diller arasında 5’inci sırada olduğunu vurgulayan Leyla Karahan, “Çince, İngilizce, İspanyolca ve Hintçenin ardından Türkçe geliyor. İngilizce, Almanca, Rusça… Bu dillerin Türkçeden daha önce yazılmış eserleri yok. Yani bu diller Türkçeye göre yeni diller. Biz bugün bin 300 yıl önceki atalarımızı tanıyorsak bu dil sayesinde. Sözlü dil, insan ömrüyle sınırlı kalır. Söz uçar yazı kalır. Yazı bizi çok öncelere götürüyor” açıklamasını yaptı.
Türkçenin Tarihi
Prof. Dr. Leyla Karahan, Türkçenin tarihi yolculuğunu yüzyıllarda yaşanan önemli gelişmelere göre aktardı. Buna göre;
Milattan sonra 6’ncı yüzyılda Türk kağanlarından Tapar Kağan, 570’lerde Nirvana Sutra adlı Budizmle ilgili kutsal kitabı Türkçeye tercüme ettiriyor. Varlığı bilinen ilk Türkçe eser Nurvana Sutra.
Tarihi bilinen en eski yazılı Türkçe metin ise Çoyr yazıtı. Yazıt, MS 687-692 yıllarına yani 7. yüzyıla ait 6 satırlık bir metin.
8.yüzyıl, Türk dili tarihi bakımından çok önemli bir yüzyıl. 2’nci Türk Kağanlığı’nın Kurucusu İlteriş Kağan’ın oğlu Bilge Kağan, kardeşi Kül Tigin, danışmanı Bilge Tonyukuk yaşadıkları dönemi, tecrübelerini ve atalarından öğrendikleri tarihi taşa kazıtıyor.
Köktürk harfli bu yazıtlardan Tonyukuk’a ait olan 725’ten sonra, Kül Tigin’e ait olan yazıt 732’de ve Bilge Kağan yazıtı ise 735’te dikiliyor.
“Taşın binlerce yıllık bir geleceğe ulaşacağının farkındaydılar”
“Atalarımız kağıt olmadığı için özellikle taşa yazdılar. Çünkü taşın binlerce yıllık bir geleceğe ulaşacağının farkındaydılar. Onun için kendiler bu taşa bengü (ebedi) taş dediler. Bengü taşlara bilinen ilk edebi metinler, hatıra metinleri, ilk nutuk metinleri, tarihi metinler denilebilir.”
Bu dönem Türkçesini (8. yüzyıl) araştıranlar, “Bu dil, yeni bir dil olamaz. Asırlardır işlene işlene 700’lü yıllara gelmiş bir dil. Yeni bir dil olsa soyut anlam, deyim, atasözü, sanatlar olmaz. Çok fazla yabancı kelimenin olmadığı bir dil. Bengü taşlarda geçen kelimelerin yaklaşık yüzde 80’i aynen ya da kısmen değişmiş olarak günümüz Türkçesine ulaştı” diyor.
https://twitter.com/TDK_govtr/status/1392722727740612609?s=20
‘Türkçe’nin başkenti’ olarak bilinen Karaman’da Karamanoğlu Mehmed Bey’in 13 Mayıs 1277 tarihindeki fermanı ile Türk Dili Bayramı her yıl 13 Mayıs tarihinde kutlanıyor.
Karamanoğlu Mehmet Bey’in 13 Mayıs 1277 tarihindeki “Şimden gerü hiç kimesne kapuda ve dîvânda ve mecâlis ve seyrânda Türkî dilinden gayrı dil söylemeyeler.” fermanı, Türkçenin devlet dili olması, gelişmesi ve gelecek nesillere nakledilebilmesinde önemli bir yer teşkil etmektedir. 742 yıl önce yaşanan bu tarihî hadise Türk Dil Bayramı adıyla kutlanmaktadır.
KARAMANOĞLU MEHMED BEY KİMDİR?
1.Mehmed ya da Karamanoğlu Mehmed Bey, (d. 1240 – ö. 20 Haziran 1277), Karamanoğulları Beyliği’nin kurucusu ve ilk hükümdarı.
Subaşı olan Karaman Bey’in en büyük oğludur. Doğum tarihi belli olmayıp ölümü 1280’dir. Mehmet Bey askerî ve idarî yönden bilgili bir devlet adamı idi. Bilim adamlarını etrafına toplayıp onlara büyük önem vermiştir.
13.yüzyıl ortalarında Selçuklular, devlet işlerinde Farsçayı kullanırlardı. Halk ise öz dilleri olan Türkçeyi kullanıyordu. Mehmet Bey millet olarak birlikte yaşamanın ilk şartı olan dil birliğinin sağlanmasının gerekliliğine inanıyordu. Bu birliği gerçekleştirmek için Toroslar üzerinde yaşayan bütün Türkmen boylarını çevresinde toplayarak bir ordu oluşturdu.
Şimden gerü hiç gimesne divanda, dergahda, bergahda ve dahi her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye. (13 Mayıs 1277)
Üzerine gönderilen Selçuklu ve Moğol kuvvetlerini büyük bir yenilgiye uğratarak Konya’ya girdi. Burada yaşayan Selçuklu Türkleri, Karamanoğulları ile birlik oldular.
Konya vilayeti ve bazı çevre iller Karamanoğulları’nın hâkimiyeti altına girdi. Daha sonra Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus’un oğlu Gıyaseddin Siyavuş’u başa geçiren Mehmet Bey’in kendisi de vezir oldu. İlk önceleri Moğol baskısına başarı ile karşı koymasına birçok kere galip gelmesine rağmen, daha sonraki çarpışmaların birinde iki kardeşi ile beraber öldürülmüştür. İdareciliği sırasında Türkçeyi resmi dil olarak ilan eden fermanını vermiştir. Bu fermanda “Bugünden sonra divanda, dergâhta ve bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.” diyerek sadece siyasî ve askerî bir zafer değil aynı zamanda kültürel bir zafer kazanmıştır.