Ülke hem dinen hem ekonomik bunalımları yaşıyor. Kur’an’ı Kur’an’dan öğrenen Türk insanı, din insanlarına güven sorunu yaşamakta. Durum bu iken Diyanet’ten güzel bir ses duyuldu:
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bünyamin Erul‘un açıklamaları, yüreklere su serpti:
“Değerli kardeşlerim, son yıllarda sanal medyada Hz. Peygamber (SAV)’e şu kadar salâvat getirilmesi, şu kadar Yasin, Tebareke okunması hattâ hatimler edilmesi şeklinde kampanyalar düzenlenmektedir.
İyi niyetle de olsa, bu tür gayretler, bizleri yanlış bir din anlayışına sürüklemektedir…
Allah’a ve Rasulüne olan sevgimiz, İslâm davasına sahip çıkmamız, bu tür gayretlerle değil, Yüce Kitabımızın ahkâmına ve Sevgili Peygamberimiz (sav)’in ahlâkına sarılarak gerçekleşir.
Allah’ın emir ve yasaklarına, Rasülünün sünnetlerine uyarak gerçekleşir.
Dava, dilde kalan duâ ile değil, eyleme ve davranışlara dönüşen çabalarla kazanılır…
Sahabe ve Selef âlimlerimiz, fetihleri ve zaferleri oturdukları yerden yüzlerce binlerce duâ ve salâvat ile değil, bizzat mallarını ve canlarını ortaya koyarak kazandılar…
Sizi, bu hususta asılsız çağrılara değil, Allah ve Rasul’ünün hayat veren gerçek yoluna; Kur’an’a ve Sünnete davet ediyorum.
Bizler, Kur’an ve Sünnetleri yaşadık da, bu yetersiz mi kaldı?!..
Ortada 14 asırdır yaşanan bir İslâm varken, işimiz bu tür bidat ve hurafelere mi kaldı?!..
Rasûlüllah (sav) ve Ashab hiçbir zaman oturdukları yerden tesbih çekerek veya sadece Fetih Sûreleri okuyarak başarılı olmadı!…
Bedir’de sahada, Hendek’te mücadelede, Mekke’de yollarda idi.
Tabii ki bununla birlikte duâ da ediyordu…
Yani önce fiiliyat…
Ve yine Hz.Musa Firavuna karşı durduğu için Kızıldeniz’in kıyısındaydı.
ABD, İSRAİL, RUSYA savaşsın, silâh üretsin, biz ise kılımızı kıpırdatmadan sadece okuyalım!.. Bu şekilde zafer kazanılmaz…
Allah’ın vaadı duâ’yı fiiliyata dökmeyenlere değildir.
Peki kim küfre karşı çıkacak?
Kim vatanını koruyacak?
Kim şehadete koşmadan bu vatanı savunacak?!..
Fatih, İstanbul’u Fetih Sûresini okuyarak değil, Fetih Sûresiyle amel ederek fethetmiştir.
Bizim Oturduğumuz yerden okumamız ancak küfrün zaferi olur…
Lütfen bu tür asılsız kampanyalara iltifat etmeyin!..
Asıl bu yazıyı birbirinize gönderin ki; hurâfelerden uzak durarak pak İslâm’ın yaşanmasına katkıda bulunun. Selâmlarımla,”
Bu açıklama, hurafelere batmamış din adamları olduğunu da gösterdi ki bu, çok sevindiricidir. İslam asla ve asla ezber, nakil dini değildir. Bilakis akıl, düşünme, eleştirme, gayret ve çalışma dinidir.
Esen kalınız.
Yorumlar kapalı.