Zengin ve bol kaynaklarasahip olmak, toplumların kalkınması için gerekli ancak yeterlideğildir. Zira bugün dünyada “en etkin” ve “en güçlü” olanmemleketler; kaynakları zengin olan ülkeler değil, toplumsal aklınıen iyi organize eden ülkelerdir.
Başarının yolu aykırı,standart dışı görüşleri ve yaklaşımları olan insanları imha etmekten değilamaçlar doğrultusunda kullanmaktan geçmektedir.
“Evet efendim” geleneği!
Standart düşünen, meraketmeyen, statükoyu benimsemiş kişilerin sisteme ya da kuruluşa yeni birşey ilave etmesi söz konusu değildir. Statükocular sistemin öznesi değilnesnesidir, görevleri tekrarlamak ve onaylamaktır.
“Evet efendim”, “doğrudurefendim”, “baş üstüne efendim” diyen bir kişi ile “hayır efendim”,“yanlış düşünüyorsunuz efendim” ya da “doğrusu şudur efendim”diyebilen bir kişinin sisteme katkısı aynı değildir. Biri mevcudu muhafazaeder, diğeri mevcuda katkı yapar.
Ancak totaliterzihniyetliler emir almaya hazır ve kendisini emir kulu ilan eden dalkavukruhlularla çalışmayı tercih ederler. Gelen onların ağası, giden ise paşasıdır.
Emir kulu olanlar yumuşak başlıdırlar venasıl yönetildiklerini merak dahi etmezler. Halk tabiriyle ‘hem eyere hemde semere’ gelirler. Bu tür insanlara halk arasında ‘koşuma elverişli’ denir.
Onlara düşen, gözlerini,kulaklarını ve akıllarını hizmet ettikleri efendileri uğruna bir kenarabırakmaktır. Uyumludurlar ve emrine amade oldukları liderlerin yönetimi altındagözlerini kapar, kendilerine verilen vazifeyi yaparlar. Suya sabunadokunmaz, etliye sütlüye karışmaz, kokmaz bulaşmaz “evet efendim” dergeçerler.
Liderler için her vasıftandaha önemlisi çalışanlarının uyumlu olmasıdır.
Buna karşın yaratıcılık, ilerlemeve gelişme sisteme ve statükoya meydan okumanın sonucudur.
İtiraz ve hayır deme özgürlüğü!
Demokrasi itiraz ve hayırdeme özgürlüğüdür. Yaratıcılık ve yenilik de herkesin baktığı ancak çoğuinsanın göremediğini görmenin sonucudur. Doğu tipi yönetimin enönemli çıkmazlarından birisi uyumsuz ama yaratıcı insan tipiningelişmesine imkân vermemesiyle ilgilidir. Orada “hayır değil evet”deme özendirilir. “Liderin yanlışı benim doğrumdan daha doğrudur” biçimindebir anlayış geliştirilir.
Bu mantıkta itiraz isyan ile dalkavukluk itaat ile fikirlerinözgürce ifadesi ihanet ile karıştırılır.Bu yüzden kişilerin elinden itiraz ve hayır deme özgürlüğü alınır.“Hayır” deme özgürlükleri ellerinden alınmış olan insanlar “et ve kemik” yığını haline gelmiş otomatlaradönüşür.
Siyasi partilerin içerisindemonotonluk yaşanırken, dışarıdaki değişimi yakalamak mümkün olmaz.İçeride her kafadan aynı ses çıkarken, değişik bir sesin koroyu bozmasınaimkân tanımayan bir siyasi hareketin, dışarıdan gelen sesleretahammül etmesi de mümkün olmaz.
Aşırı uyum, suskunluk ve monotonluk
Sistemleri uyuşturan, bozanve boğan aşırı uyumculuk, tek seslilik, suskunluk vemonotonluktur. Ancak bu yapıyı kural dışı ve cesur girişimlerbozabilir. Bu girişim sahipleri herkesin “kör” olduğu yerde “şaşı”dahi olmayı kabul etmeyecek kadar yürekli olmalıdır.
Yöneticinin her sözünübüyük bir vecd içinde yasa olarak kabul eden kişilerin olduğubir yerde, “evet efendim” ya da“emredersiniz” lakırdılarındanbaşka bir ses duyulmaz. Böyle bir yerde bir zaman sonra herkesemreden gibi düşünmeye başlar.
Birilerinin bu örgüttecesaretle ortaya çıkıp, gerçekleri yönetimin hoşuna gitmeyecekbiçimde de olsa ortaya koyarsa her şey değişir. Başarılı olsun ya daolmasın, beğenilsin veya beğenilmesin işte böyle biri, değişim veyaratıcılık tohumlarını ekmiş olur.
Türkiye’de siyasi partiliderleri dalkavuklar ordusuyla çalışmayı gelenek haline getirmiştir. Yumuşakbaşlılar kurulu gibi faaliyet gösteren siyasi partilerde liderin fikirlerininkarşıtını savunmak deliliktir!