Varlığın anlamı, varlığın kendisidir. Yokluk ise zaten yok… Varlık ne zamandır var? Farkına bile varamayacağımız ve varmadığımız ana kadar… Varlık, nereye kadar? Sınırsızlığın tükeneceği yere dek…
Peki biz ne ara mevzuya dahil olduk? ‘Biz’ kim? İnsanlar… Hangileri? Sapiens ve türdeşleri içinse 300-400 bin yıl, ekstra şuurlandırılanlar içinse ortalama 15 bin yıl.
Doğal hayattayken vahiy geldi ve Âdem ekstra bilgiyle donatıldı. Artık onun işi hem hayatı idame hem bilgi yüklemesinin hakkını verme. Havva hep doğal kaldı ve hayata dair ekstraları Âdem’den aldı.
Kovulma Âdem için bilmenin getirdiği bir vicdan aralığıdır, eşi içinse mevcudun kaybı. Hicret anlam üzre yaşamaktır. Sorumlu davranmaya yeni bir şans tanımaktır. Yaşamın ilkeler tarafı ata yoludur, gerekler-gereksinimler tarafıysa ana yolu.
Kimi felsefe der, kimi saadet/selâmet, kimi de esenlik arayışı. Ve kimi için aramaktır, bulmaktır, anlamaktır, anlamlandırmaktır, bilgiyle arınmaktır, sorumlu davranmaya alışmaktır/çalışmaktır ve akılda yoğuşmak ruhta saflaşmaktır.
Kimi yer-içer, gezer. Maç-magazin, eğlence-tatil… Onu sever, bunu sever. Ve ister, hep ister. Yani hiçbir ekstrası yoktur. Neredeyse yarım milyon yıllık bir geleneğin her kuşakta yeniden doğmasıdır. Daha doğrusu doğal yaşamın topluluk ortamında kesintisiz yaşatılmasıdır.
Bazıları kurulu düzeni reddederler. Ekstra bilginin (vahiy) ve sorumluluk bilincinin (takva) aydınlığında yürümek isterler. Hatta böyle bir düzen inşa azmindedirler. Herkes için ve esirgeyip Gözetenin hakkı için…
Yüzbinlerce yıldır hem türümüzde hem diğer canlı türlerinde devir-daim eden bilgi karşısında sadece ilkesel davranmaya ve elçilere ilham olunanlara çağırırlar. Kitlelerin ise bol bol yasak meyve yiyesi vardır. Veya ne varsa…
Kovulanların torunları ve mevcudun muhafazasını kâr sayanlar… Acıyı ve hazzı vicdanî olarak hissedenlerle bedensel – fiziksel his hissinde olanlar… Sözcüğün sözlük anlamıyla; devrimciler ile gelenekselciler…
Muhafazakâr görüntü vahyin serpintisinden çok doğa belgesellerinde aranır. Yoksa hayat zaten devam ediyordu. Bir başka hayat yoksa bu yaptıklarınız doğru. Hatta bir Yaratıcı yoksa…
Ne demekteyiz: Hem Allah’a hem Dünyaya tapamazsınız. Hem O’na hem Piyasaya kulluk edemezsiniz. Hem evrensel mesaja hem para-pul kâğıtlarına değer atfedemezsiniz.
Bilmeyi ve öğrenmeyi arzulamadan ödül olarak yeni bir yaşam bekleyemezsiniz.
Âdemî duyurumuzdur.