Pazartesi sabahı saat 04.17’de ölüme uyandığımızda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yaptığı ilk açıklama, “4’üncü derece seviye alarma geçildiğini” yani, “uluslararası yardım çağrısı” yapıldığını söylemek oldu!..
Erdoğan da, “NATO ve Avrupa Birliği yanında 45 ülkenin yardım teklifleri tarafımıza ulaşmıştır.” bilgisini verdi.
Güya “dünyanın en hızlı afet yönetimini gerçekleştiren”, “yönetim kapasitesi ve kaabiliyetini tüm dünyaya ispatlayan” bir ülke idik; ama daha ilk anda o “emperyalist sömürgecilerin” ocağına düştük!..
Düşünebiliyor musunuz; Barzani’ler bile Türkiye’ye yardım edilmesi talimatı verdi. Barzani Yardım Vakfı Başkanı, “Erbil Başkonsolosluğu ile iletişime geçtiklerini”, “kendilerinden ilk etapta sağlık ekibi, ambulans ve kurtarma timi istendiğini” bildirip, “Ekiplerimiz AFAD ve İHH’nın belirlediği bölgelere giderek çalışmalara başlayacak.” dedi.
Suriye’deki teröristbaşı Mazlum Kobani bile Türkiye’ye “yardıma hazır olduklarını” duyurdu, iyi mi?!
Siyaset Yapmayalım da Bunlar Ne?
İlk andan itibaren herkes bu büyük felaketin siyaset konusu yapılmaması için özen gösterdi; çok haklı eleştiriler, yaraların sarılmasının sonrasına ertelendi.
Erdoğan da, “Gün 85 milyon tek yürek, tek bilek olma günüdür.” çağrısında bulundu.
Ama ne gördük?
AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in, “Cumhur İttifakı olarak hepimiz sahadayız. Hem AK Parti Genel Merkezi hem MHP Genel Merkezi milletvekillerimizi, MKYK üyelerimizi bölgelere gönderdik. Hepimiz bu çalışmalarda üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Cumhur İttifakı’nın teşkilâtları sahadadır, bütün arkadaşlarımız istenildiği taktirde yardımcı olacak şekilde çalışmalara yardımcı olmaya çalışıyorlar.” şeklindeki propagandası bir yana; Erdoğan’a bakalım.
Cumhur İttifakı’nın ortakları Devlet Bahçeli ile Mustafa Destici’nin yanı sıra DSP Genel Başkanı Önder Aksakal ve Anavatan Partisi Genel Başkanı İbrahim Çelebi ile görüştü.
6’lı masadan ise önce Meral Akşener’i, ardından Ali Babacan ve Temel Karamollaoğlu’nu aradı da, ana muhalefet partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve kendisinin Başbakan olarak atadığı Ahmet Davutoğlu ile şu ana kadar görüşmedi.
Kılıçdaroğlu’nun payına sadece AFAD Genel Merkezi’nde, atanmış bir isim olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’la muhatap olmak düştü!..
Kılıçdaroğlu ve Davutoğlu’nu muhatap almayan Erdoğan’ın, “emperyalist sömürgecilerin başı” ABD Başkanı Biden başta olmak üzere, “Artık benim için yok” dediği Yunanistan Başbakanı Miçotakis, “15 Temmuz’un finansörü” Birleşik Arap Emirlikleri’nin Şeyhi ve Cemal Kaşıkçı’nın “katili” Suudi Arabistan Prensi ile görüştüğünü de kaydedelim.
Böylesine büyük bir kederde bile böylesine ayırımcılık, “siyasetin” dik âlâsı değilse, nedir?!
Hayatın kaybeden insanlarımıza Allah’tan gani gani rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, enkaz altında ve üstünde yardım bekleyenlere de dayanma gücü diliyorum.