İstanbul Bağımsız Milletvekili ve Ayyıldız Hareketi Lideri Prof. Dr. Ümit Özdağ, dün ismini ve amblemini açıkladığı Zafer Partisi’nin Kurucular Kurulu toplantısını gerçekleştirdi.
“Zafer Partisi’nin kuruluş manifestosunu büyük Türk Milleti ve sizler ile paylaşmak için söz aldım” diyerek konuşmasına başlayan Özdağ, şöyle devam etti:
“Türk İstiklal Harbinin ilk günü olan 19 Mayıs’ta partimizin kuruluşunun ilk adımını atarak, Anıtkabir’i Ayyıldız Hareketi mensupları ile birlikte ziyaret ettik. İstiklal Harbimizin önderi, devletimizin kurucusu Aziz Atatürk’ü dua ve şükran ile andık.
Daha sonra Türklük için tarihin başladığı noktaya gittik.
Yesi veya diğer adı ile Türkistan’ı ziyaret ettik.
Yesi, Büyük Hun Başbuğu Mete Han’ın başkentidir. Mete Han’ın yürüdüğü topraklarda yürüdük.
Yesi, bugün Türk Milletinin sahip olduğu Müslüman Türk kimliğini şekillendiren Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesini ziyaret ettik. Dua ettik.
Yesi’nin güzel caddelerinde Kazakistan’ın kurucu cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yan yana heykellerini ve Türk Birliği ile ilgili sözlerini taşa kazınmış olarak gördük.
Atatürk’ten sonra Türk Birliği düşüncesini Türkiye’de yaşatan Başbuğ Alparslan Türkeş’i tarihin nasıl haklı çıkardığını hatırladık. Rahmet dileyerek andık.
Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesinden aldığımız toprakla Türkiye’ye geldik.
Hoca Ahmet Yesevi’nin öğrencisinin öğrencisi olan Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin türbesini ziyaret ettik. 850 sene sonra ilk kez Yesi’den Hacı Bektaş’a gelen toprağı, Hacı Bektaş Veli’nin türbesinin girişindeki karadut ağacının dibine serdik.
Rivayete göre Hoca Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş-ı dergahını nerede kuracağını göstermek için Yesi’den bir yanan dalı Anadolu’ya fırlatmış.
Bu yanan dal Hacı Bektaş’a düşmüş ve karadut ağacına dönüşmüş. Ve Hacı Bektaş Veli, bu karadut ağacı meyve verdiği sürece Anadolu’da Türk Milleti hüküm sürecek demiş.
Karadut ağacı gelecek 1000 senede en güzel karadutlarını verecek inşallah.
-Milletleri, hatıraları ve değerleri birleştirir.
Birey için hafıza neyse, bir millet için tarih odur. Tarihini çarptıran bir toplum nörotik bir kişi, tarihini bilmeyen bir toplum ise hafızasını kaybetmiş birinsan gibidir, der Bernard Russell.
Biz, bilim, birlik, barış derken, cepheleşen milletimize hatıralarını hatırlatmak için yola çıktık.
Tabii, bizim neden Yesi’ye, neden Hacı Bektaş’a gittiğimizi siyaseti ihale almak, köşe dönmek, işe adam yerleştirip avanta almak için yapanlar anlamayacaklardır.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Sonra İsmail Koncuk vekilim, Seyit Yücel, Ali Çolak, Tuğba Mızrak ve birçok mücadele arkadaşım ile birlikte Türkiye’yi gezmeye başladık. Arkadaşlarımız ile değerlendirmeler yaptık. Vatandaşlar ile konuştuk. Esnafımızı ziyaret ettik. Konferanslar, çalıştaylar düzenledik. Kitaplar, raporlar, bildiriler yayınladık. Partimizin program ve tüzük hazırlıklarını tamamladık.
Bütün bunlar olurken Türkiye’de gelişen olaylar her geçen gün yaptığımız uyarılar konusunda ne kadar haklı olduğumuzun iyice anlaşılmasına neden oldu.
Ayyıldız her geçen gün daha güçlü esen rüzgar ile daha keskin hatlar ile dalgalanmaya başladı. 22 Ağustos’ta Ayyıldız Hareketi olarak Duatepe’de Sakarya Zaferini kutladık.
Nihayet,bu akşama ulaştık.
Yarın 26 Ağustos 2021. Malazgirt Meydan Muharebesinin 950. Yılı.
Yarın 26 Ağustos 2021. 100 sene önce bugün, Sakarya Meydan Muharebesi devam ediyor. Yunan taarruzu sertti ve Yunan güçleri ilerliyordu. Cephemizsert saldırılar karşısında zorlanıyordu. 22 gün 22 gece süren muharebenin ilk günleri. Türkcephesi çökebilirdi.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Meclis Başkan Vekili Adnan beye “Dakika tehiri idam cezası muciptir” kayıtlı çok gizli bir telgraf çekti. Ankara’nın tahliyesi için hazırlıklara başlanmasını istemişti. Telgrafı alan Adnan Bey üzüntü içinde danışmak için öğlen Tacettin Dergahında dinlenmekte olan Mehmet Akif’in yanına gider. Odada oturanların dışarı çıkmasını ister. Baş başa kalıncatelgrafı Mehmet Akif’e uzatır.
Telgrafı okuyan Mehmet Akif’in ağzından şu cümle dökülür: “Geleli 850 sene olmuştu.”
Çok trajik bir cümledir bu. Anadolu’yu kaybediyoruz demiştir Mehmet Akif.
Mehmet Akif ve Adnan Bey, Meclise gitmek üzere dışarı çıktıklarında yollarda Kayseri’ye geri çekilmekte olan bir kağnı konvoyu görürler. Mehmet Akif, elinde Kuran-ı Kerim bir kağnının üzerine çıkar ve halka şöyle seslenir:
“Ankara düşmeyecek. Ankara düşmeyecek. Çünkü Ankara’nın düşmeyeceği, Kuran-ı Kerim’de yazıyor.”
Halk sakinleşir.
Kısa bir süre sonra Mustafa Kemal Paşa’dan ikinci telgraf gelir. “Asker muharebeyi kabul etti.”
Mehmet Akif’in “Ankara düşmeyecek” diye haykırmasından 1 sene sonra, 99 yıl önce 26 Ağustos 1922’de Türk OrdusuBüyük Taarruza geçerek, emperyalizmin kiralık ordusunu denize dökmüştür. İstiklal Harbimiz büyük bir zafer ile sona ermiştir.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
İstiklal Harbimizin üzerinden 100 sene geçtiği bugünlerde yine ülkemize emperyalizm saldırmaktadır. 100 sene önce Anadolu’da Türk Milletinin hukukuna son vermek için kiralık Yunan ordusunu kullanan emperyalizm bu kez kavimler göçü benzeri bir stratejik göç mühendisliği ile Türkiye’ye sürdüğü milyonlarca sığınmacı ve kaçak ile ülkemizin istikrarına ve birliğine saldırmaktadır.
Emperyalizm Türk Milleti’nin Anadolu’da egemenliğinin temelini sarsmak, ülkemizi istikrarsızlaştırmak ve nihayetinde Yugoslavya, Irak, Suriye, Lübnan gibi iç savaşa sürüklenmek isteniyor. Türk kentleri, ilçeleri adım adım örtülü istila ediliyor. Emperyalizm askeri okullarında ülkemize yönelik yönlendirilmiş göçleri, politik savaş olarak adlandırıyor. Amaçları, Türkiye’yi sığınmacılar üzerinden iç çatışmaya sürüklemek ve Türkiye bu iç çatışma ile mücadele ederken, Türkiye’den güney ve doğu Anadolu’yu koparmaktır.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
2. Viyana Muhasarasında yenilen ordumuz geri çekildi. Kuşatmadan 3 yıl sonra 1686’da nazlı Budin’i kaybettik. İstanbul’da büyük olaylar çıktı. Ağıtlar yakıldı.
Kıble tarafından üç top atıldı.
Perşembe günüydü güneş tutuldu.
Cuma günüydü Budin alındı.
Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i”
Geri çekilmemiz devam etti. 1829’da Belgrad’ı kaybettik: Bu sefer Belgrat için ağıt yazdık. Ve 20. Yüzyılın başında Rumeli için ağıtlar ile devam ettik.
“Belgrat’ın etrafının barusu
İçine ekerler mısır darısı
Onun ağlaşıyor kızı karısı
Aman imdat diye ağlar Belgrat
Hazreti Ali de Düldül’e bindi
Şol dolu hendekler kan ile doldu
Aman imdat diye ağlar Belgrat
Yüreğimde can kalmadı üzüldü
Urum’dan Acem’den imdatçi geldi
Aman imdat diye ağlar Belgrat”
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Zafer Partisi, Türk Milletinin ağıt yazmasını sona erdirip zafer türküleri yazmayı öğreten Atatürk’ün çizgisinde Hatay, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Adana, Mersin için ağıtlar yazılmasın diye mücadele eden insanların partisidir.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Türk Milletinin hukukuna yapılan saldırı ve sürdürülen savaş karşısında gerek Saray Rejimi gerek sarı muhalefet tam bir teslimiyet ve duyarsızlık içindedirler.Erdoğan Suriyelilerin Türkiye’de kalması için gizli bir program yürütmektedir. Erdoğan’ın yakın çevresindeki Kürtçü kadro bir yandan ve Arap ırkçısı kadro bir yandan Suriyelilerin Türkiye’de kalması için çalışmaktadır. Özetle bütün Türk düşmanı kadrolar Anadolu’nun istilasını sevinçle karşılamaktadır.
Büyük Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi artık Atatürk’ün partisi değildir. Atatürk’e Erdoğan gibi Atatürk diyemeyen ancak terörist şeflerine komutan diyen CHP il başkanları, Tunceli’de emperyalizmin köpeklerinin yaptığı ayaklanmayı bastıran şanlı Türk ordusunu soykırımla suçlayan CHP milletvekillerinin olduğu bir parti Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi değildir.
Vatanseverlerin, gerçek Atatürkçülerin oylarını işgal edenDersim CHP’si, İstiklal Harbimizden 100 yıl sonra Türkiye’ye gerçekleşen demografik saldırıya teslim olmuştur. Hazırladıkları raporda Suriyelileri Türk vatandaşı yapmak için kararlar almışlardır. Şimdi Zafer Partisi’nin güçlü, kararlı, tavizsiz direnişi karşısında “Bizde Suriyelileri ülkelerine yollayacağız” twitleri atarak vatansever CHP’lileri aldatmaya çalışanKılıçdaroğludiğer taraftan da vatansever CHP’lilerin sığınmacı politikalarını protesto eden eylemlerini yasaklamaktadır.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Türk Milleti’nin yüzde 90’ı gibi ezici bir çoğunluğu Suriyelilerin Suriye’ye, Afganların Afganistan’a, Iraklıların Irak’a, İranlıların İran’a dönmesini istemektedir. Türk Milleti ülkemizin örtülü bir şekilde istila edildiğinin farkındadır.
Türk milleti, zayıfa, biçareye, yardıma muhtaç olana kapısını açar ancak ülkesinin işgal edilmesine müsaade etmeyecektir.
Türk Milleti, Türkiye Türklerindir demektedir ve Milletimizin bu doğrultudaki iradesi siyasette bugüne değin hiçbir siyasi parti tarafından temsil edilmemekteydi. Bugünden itibaren Türk Milletinin iradesi Türk siyasetinde temsil edilmektedir.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Önümüzdeki süreçte emperyalizmin yerli işbirlikçileri, bölücüler, liberaller, selefiler, yandaşlar, sessiz ve derinden sarı muhalefet bize “yabancı düşmanı” ve “ırkçı” diye saldıracaklardır.
Bize ırkçı ve yabancı düşmanı diyenler, Kıbrıs’ın jeopolitik önemi yoktur, Annan Planını imzalayalım diyenlerdir.
Bize ırkçı ve yabancı düşmanı diyenler, FETÖ, sivil toplum örgütü, demokrasinin gelişmesine katkı veriyor diyenlerdir.
Bize ırkçı ve yabancı düşmanı diyenler, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarının ortaklarıdır.
Bize ırkçı ve yabancı düşmanı diyenler, PKK ile müzakereleri alkışlayıp, katil Öcalan için demokrasiyi geliştiriyor diyenlerdir.
Bugün de ensar-muhacir diyerek, insan hakları edebiyatı yaparak emperyalizmin taşeronluğunu yapmaktadırlar.
Bırakın bunlar bize ırkçı ve yabancı düşmanı desinler. Onların desteğini, onayını, alkışını istemiyoruz.
Onlar bizi alkışlarlar ise bilin ki yanlış bir şey yapıyoruz.Türk Milletine ihanet ediyoruz.
Onlara bir tek şey söylüyoruz. Canınız cehenneme…
Sizin hakaretleriniz bizim için iltifattır.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Türk Milleti kimseye karşı dışlayıcı bir ırkçılık yapmıyor ancak Türk Milleti, Türk bakkalı, Türk pazarcısı, Türk manavı, Türk terzisi, Türk taksicisi, Türk fırıncısıSuriyeli sığınmacılar tarafından ırkçı bir dışlamaya maruz kalıyor. Suriyeliler daha ucuz bile olsa Türklerden alışveriş yapmıyor. Üstelik Türk esnaf salgınlarda bile vergisini, SGK’sını öderken vergi ve SGK ödemeyen Suriyeli iflas eden Türk esnafın işini devralıyor.
Irkçılık mı dediniz. Irkçılığa Türk insanı maruz kalıyor. Zafer Partisi, Türkiye’de Türklere yönelik uygulanan ırkçılığa son verecektir.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Bizler, sevgili ülkemize yönelik hayasızca bir akına karşı gövdelerimizi siper etmemiz gereken bir süreçte Türk Milletinin huzurunu,barışını, refahını ve Türkiye’nin birliği savunmak için, Türk Milletinin İstiklal Harbimizden 100 sene sonra ülkemize yönelik ikinci saldırısı karşısında Türk Milletini zafere doğru ilerletmek için Zafer Partisini kurarak bir araya geldik.
Yarından itibaren Türk Milleti’nin varlık ve birlik iradesi, örtülü istila ve iç savaşa karşı mücadele iradesi Zafer Partimiz tarafından temsil edilecektir.
Zafer ümit kaynağının bir çeşmesidir.
Zafer birçok gönüllerin birleşmesidir.
Gönülleri birleşenler ölsede bir gün
Gök kubbede kalacaktır seslerinden ün.
Gönülleri birleşenler! Selam sizlere!
Uzaklarda dertleşenler! Selam sizlere!
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Zafer Partisi İstanbul’da işini Suriyeliye kaptıran Türk tekstil işçisinin, eşinin ve çocuğunun karnını doyurmasının hakkını savunuyor.
Zafer Partisi, 8 milyon insanın Türkiye’ye gelmesinden dolayı gıda fiyatlarının artması neticesinde pazardan çöp toplamak zorunda kalan Ayşe Teyzenin hakkını savunuyor.
Zafer Partisi, İstanbul’da, Konya’da, Mersin’de, Gaziantep’te Suriyelilerden ötürü artan kiralardan dolayı geçim sıkıntısı ağırlaşan Türk insanının partisidir.
Zafer Partisi, Gaziantep’te müşterisini Suriyeli terziye yitiren ve dükkanını kapatmak zorunda kalan Türk terzilerin haklarını savunuyor.
Zafer Partisi Şanlıurfa’da devlet hastanesinde Suriyelilerin arkasında kalmaktan yorulduğu için özel hastaneye gidip ücret ödeyerek tedavi olmak zorunda kalan Türk vatandaşının hakkını savunuyor.
Zafer Partisi, “Burası cennet ve huriler var” diyerek sarkıntılık yapılan,AVM’lerin, otellerin tuvaletlerinde taciz edilen yollardan rahat yürüyemeyen Türk kadınlarının hakkını savunuyor.
Zafer Partisi, dışlanan, haksız rekabete zorlanan, kendisi vergi verirken Suriyelinin vermediğini gören Türk Pazar esnafının, şoför esnafının, bakkalın, manavın, fayans işçisinin hakkını savunuyor.
Zafer Partisi kendi ülkesinde sığınmacılardan korkmak zorunda kalan, kendi şehrinde bazı mahallelere, caddelere, sokaklara giremeyen Türk halkının hakkını savunuyor.
Zafer Partisi, Gaziantep’te askerden geldikten kısa bir süre sonra Suriyeliler tarafından rambobıçağı ile boynu kesilerek şehit edilen 21 yaşındaki Necati Bağcı kardeşimizin hakkını savunuyor.
Zafer Partisi, İstanbul’da kaburgaları kırılarak kalbinden bıçaklanan 16 yaşındaki milli futbolcu İsmail Bayar’ın hakkını savunuyor.
Zafer Partisi, İstanbul’da evinde misafir ettiği Suriyeliler tarafından öldürülen 70 yaşındaki Kemal Varıcı dedenin hakkını savunuyor.
Zafer Partisi, Mersin’de “Uyuyacağım, gürültü yapmayın” dediği için Suriyeliler tarafından öldürülen 24 yaşındaki Hanefi Hisak’ın hakkını savunuyor.
Zafer Partisi, Adana’da 27 yaşında bir Suriyeli katil tarafından katledilen 17 yaşındaki Yahya Kırlangıç’ın hakkını savunuyor.
Ve Zafer Partisi, Ankara’da Önder Mahallesinde “Devlet malına zarar vermeyin, yüksek sesle küfretmeyin” dediği için Suriyeliler tarafından katledilen Emirhan Yalçın’ın hakkını savunuyor.
Suriye’de Suriye’nin birliği için savaşan Mehmetçik askerliği bitince döndüğü Türkiye’de bir Suriyeli tarafından öldürülebiliyor.
Zafer Partisi, Türk gençliğinin yaşam hakkını savunuyor.
Büyük Türk Milletine söz veriyoruz. Son sığınmacı, son Afgan ülkesine dönene kadar bıkmadan, usanmadan çalışacağız.
Türk Milletine söz veriyoruz. Herkes kendi vatanına dönecek.
Kentlerimizin sokaklarında huzur içinde yürüyebileceğiz. Önder mahallesindeki Ali Bey. Eşin ve kızınla 30 seneden buyana yaşadığın mahallenin parklarında ve caddelerinde huzur içinde gezeceksiniz.
Belediye otobüslerinde, tranvaylarda, metroda kendinizi yabancı ve tek başınıza hissetmeyeceksiniz.
Hastanelerde ücretini sizin ödediğiniz hiçbir Suriyeli sizden sonra gelip, sizin önünüze geçemeyecek.
Hastaneden çıktıktan sonra gittiğiniz eczanede siz ücretle ilaç alırken, Suriyelinin bedava ücret aldığını görmeyeceksiniz.
Okullarda çocuklarımız Suriyeli öğrencide dersi takip edebilsin diye öğretmenin dersin seviyesini düşürdüğü, eğitim kalitesinin düştüğü bir ortamdan kurtaracağız.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Üniversitelerimizde çocuklarımız kontenjan bulamazken Suriyelilerin, Taliban mensuplarının, İŞİD sempatizanlarınınbizim vergilerimiz ile bizim çocuklarımızın haklarını gasp ederek okumasına son vereceğiz.
Şimdi Türk gençlerine sesleneceğim. Onlara harfler ile seslenmeyeceğim. Z, Y kuşağı değil.
Onlar Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyetini emanet ettiği Türk gençleri.
Sevgili Gençler,
Türk gençleri, siz Türkiye’de kiracı değilsiniz. Siz Türkiye’nin ve güzel ülkemizin geleceğinin gerçek sahiplerisiniz. Hiç kimse size “Git-Öte” diyemez. Yurtdışına giden kardeşlerim: Geri dönün. Bu ülke sizin ülkeniz. Gitmeyi düşününler. Atatürk bu ülkeyi size bıraktı. Kalın ve birlikte mücadele edelim. Emanete sahip çıkın.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
AK Parti’nin dışlayıcı, baskıcı politikaları yüzünden genç doktorlarımız, avukatlarımız, eczacılarımız yurtdışına kaçarken, Türkiye’ye de ilkokul mezunu bile olmayan, “kafa keserim abi” diye böğüren Ortadoğu’nun çöplüğünü doldurmaktadır.Buna son vereceğiz.
Sokaklarımızda çocuklarımız zehirleyen Afgan ve Suriyeli mafya grupları dolaşamayacak.
8 milyon sığınmacı ve kaçak ülkelerine döndükleri zaman kiralar azalacak. 8 milyon sığınmacı ve kaçak ülkelerine döndüğü zaman temel gıda maddeleri başta olmak üzere gıda maddelerinin fiyatları azalacak.
Özetle, sığınmacıların ülkelerine dönmeleri ile birlikte Türkiye zincirlerinden kurtulan bir at gibi ileri fırlayacak. Başı suyun altında uzun süre tutulduktan sonra nefes alan bir insan gibi ciğerlerini temiz oksijen ile dolacak.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Ülkemizdeki sığınmacılara ve kaçaklara da seslenmek isterim. Suriyeliler, Afganlar, size karşı kötü duygular beslemiyoruz. Ancak sizinle vatanımızı paylaşmak istemiyoruz. Sizi vatanımızda ancak turist olarak ağırlamak isteriz. Türk halkının misafirperverliğinden, yardımseverliğinden istifade ettiniz. Ancak Türk halkı da artık yoruldu. Artık, Türk halkının dostları olarak evinize dönün.Ülkenizi inşa edin. Biz de sizi Halep’te, Şam’da ziyaret edelim. Çok güzel yaptığınız dünyanın en güzel humusunu sizin misafiriniz olarak yiyelim. Kabil ve Mezar-ı Şerif’te misafiriniz olalım.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Zafer Partisi sadece ülkemize yığdırılan milyonları geri yollanmasını planlama ve uygulamak vebundan sonra da stratejik göç mühendislikleri veya küresel ısınmadan dolayı gelebilecek olan yeni göç dalgalarını, uyuşturucu kaçakçılarını, PKK/PYD, IŞİD, EL Kaide vs. terör örgütlerinin sızmalarını kesmek amacı ileANADOLU KALESİprojesini hazırlamıştır. Sınırlarımızdan değil göç dalgaları, uyuşturucu çuvalları ve teröristler sivrisinek bile giremeyecek.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Büyük Taarruzun 99. Yıldönümünde, Anadolu’yu Türk Milletine yurt yapan Malazgirt Meydan Savaşı’ndan 950. Yıldönümünde26 Ağustos 2021’den itibaren Türk Milleti’nin Anadolu’da bağımsız, refah içinde, birliğini koruma ve varlığını savunma iradesini Zafer Partisi temsil edecektir.
Bundan tam 99 yıl önce ve birkaç saat sonra
“26 Ağustos, gece sabaha karşı,
Topların çelik ağzı çaldı bir hücum marşı,
Bir ölüm bestesinin içinde yandı dağlar,
Altüst oldu siperler, eridi demir ağlar,
Fırtınadan yeleli, yıldırımdan kanatlı,
Alevlerin içinden geçti, binlerce atlı,
Çığlıkla, iniltiyle sarsıldı, köşe bucak,
Savruldu gökyüzüne kafa, gövde, kol, bacak,
Rüzgarlarla atbaşı yarış etti bu akın,
Şimdi yakınlar uzak, uzaklar daha yakın”
Zafer Partisi’nin akını da rüzgarlar ile yarış edecektir. Türk Milleti uzak gibi görünen hedeflerin aslında ne kadar yakın olduğunu görecektir.
Yaşasın Büyük Türk Milletinin Zaferi,
Yaşasın Zafer Partisi,
Yaşasın Bilim, Birlik, Barış Mücadelemiz
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Zafer Partisi sadece Türkiye’ye yönelik stratejik göç komplosunu durduracak bir parti değildir. Zafer Partisiadaletin, liyakatınve ekonomik kalkınmanın partisidir.
Ülkemiz, sığınmacılar krizi dışında ağır bir devlet krizi yaşamaktadır. Ülkemiz derin bir milli birlik krizi yaşamaktadır.
Ülkemiz vahim bir ekonomik krizden geçmektedir. Ve bütün bunlar olurken, dünya korona salgını sonrasında büyük tehditler ve fırsatlar ortaya çıkararak yeniden yapılanıyor.
Bize soruyorlar. Suriyelileri geri yollamak dışında politikanız yok mu diye. Zafer Partisi, korona sonrası dünyanın Türkiye için ortaya çıkardığı tehdit ve fırsatları gören ve doğru cevapları veren tek partidir. Zafer Partisi, tabii ki, Suriyelilerin, Afganların ve diğerlerinin ülkelerine dönmelerini sağlayacaktır.
Geri dönüş sağlanmadan Türkiye’nin ne ekonomik kalkınmasını devam ettirmesi, ne işsizlik, ne eğitim, ne sağlık sorunu çözmesi ne de milli güvenliğini sağlaması mümkün değildir. Diğer bir ifade ile bize “Suriyelileri geri yollamak dışında politikanız yok mu?” diye soranlara cevabımız, “Biz bütün sorunları Suriyelileri ve diğerlerini geri yollayarak çözmeye başlayacağız”
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Türkiye’de otoriter bir Saray Rejimi hüküm sürüyor. Liyakati terk eden, devlet aklını çökerten bu sistem artık ülkemizi yönetmiyor. Sadece sarsıyor. Zafer Partisi, Türk devlet geleneğine uygun, parlamenter demokrasiye ülkemizi tekrar geri döndürecektir.
Kuvvetler ayrılığı hukuk devletinin temelidir. Kuvvetler ayrılığı çerçevesinde bağımsız yargı tekrar tesis edilecektir.
Valiler ve kaymakamlar partinin değil, devletin valisi ve kaymakamı olacaklardır.
Bürokrasi parti bürokrasisi, cemaat, tarikat, terör örgütü bürokrasisi değil, ehliyetli, liyakatli Türk devleti ve milletinin bürokrasisi olacaktır.
Değerli Mücadele arkadaşlarım,
Türk Milleti Kasım 2002’de AK Parti’ye bir devleti yönetmesi için teslim etmiştir. 2021’de geriye kalan iflasa sürüklenmiş bir şirkettir.
TÜRK MİLLETİ TÜRK DEVLETİNİ GERİ İSTİYOR
Türk Milleti hudutlarında devlet istiyor. Türk Milleti kentlerinde devlet istiyor. Türk Milleti mahkemelerinde devlet istiyor.
Türk Milleti Türk devletini geri istiyor. Zafer Partisi Türk Milletine, Türk Devleti’ni geri verecek.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Zafer Partisi, ülkemizi içinde bulunduğu milli birlik krizinden de çıkaracaktır. Erdoğan ve sarı muhalefet Türk Milletini ayrıştırmıştır.
Türk Milleti Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı Türk Milletinin asıl meselelerine odaklanmadan Türk insanının enerjisini tüketmektedir. Oysa hiçbir siyasi lider ve hiçbir parti Türk Milletinden daha önemli değildir. Türk Milleti, liderler ve partiler ekseninde düşmanlaştırılamaz. Biz Türk vatandaşları hangi siyasi partiye oy verirse versin öz kardeşimiz olarak görüyoruz.
Buradan Erdoğan’a sesleniyorum. Eğer Türk Milleti bir bütün ise neden AK Parti’ye oy vermeyenlere düşman gibi davranıyor dışlıyorsunuz? Neden Alevi-Bektaşi kardeşlerimizi özellikle dışlıyorsunuz? Neden Alevi bakanlarımız, valilerimiz, genel müdürlerimiz, emniyet müdürlerimiz yok. AK Parti için Alevi-Bektaşi olmak suç mu?
Kılıçdaroğlu’na da seslenmek istiyorum. Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı olursa 84 milyonu kucaklayacağını söyledi. Sayın Kılıçdaroğlu, Siz bütün CHP seçmenini ve üyelerini kucakladınız mı ki, 84 milyonu kucaklayacaksınız? Erdoğan nasıl Alevi-Bektaşi vatandaşlarımızı dışlıyor ise siz de CHP’ye oy veren, üye olan Alevi olmayan üye ve seçmeni dışlıyorsunuz. Neden CHP’de il ve ilçe başkanları ve yöneticileri çoğunlukla Tuncelilerden seçiliyor? Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın devlet kurumlarında yaptığının aynısınıKılıçdaroğlu CHP’de yapıyor.
Hani vardır ya bir eski reklam. Yok, aslında birbirimizden farkımız ancak biz Osmanlı Bankasıyız.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Zafer Partisi olarak kimsenin dışlanmadığı bir Türkiye mücadelesini veriyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı iseniz gereken liyakata sahip olduğunuz takdirde başka hiç bir özelliğiniz Zafer Partisi’nde ve daha sonra devlet yönetiminde ilerlemenizi durdurmayacak veya yardımcı olmayacaktır.
Milli birliğimize yönelik bir diğer tehdit uyuşturucu tehdididir. Gençliğimizi geleceği ile birlikte Türk Milletinin geleceği yok edilmek istenmektedir. Zafer Partisi ve Ayyıldız Hareketi gençliği büyük bir mücadele başlatacağız.
Sloganımız “Türk Gençliği Aldatılamaz”.
Bir yandan uyuşturucu kartellerine, PKK adlı uyuşturucu holdingine, kartellerin devlet içindeki ve dışındaki uzantılarına karşı amansız birmücadele başlatacağız. Diğer yandan sağlıkta önceliklerimizden birisi uyuşturucudan arınma tedavi programları olacak.
Çocukları uyuşturucu kullanan anne ve babalar. Söz veriyoruz. Çocuklarınızı size geri vereceğiz. Ve söz veriyoruz. Bir gün kucaklarınıza sağlıklı torunlarınızı alacaksınız.
Uyuşturucu çeteleri size de söz veriyoruz. Lanet olası ruhunuz cehenneme gitmeden önce size cehennemi yeryüzünde yaşatacağız.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Milli birliğimizin sağlanmasında önemli bir adım da köy okullarının tekrar açılması olacaktır. Her köy okulunda en az bir öğretmenimizi görevlendireceğiz. Köy okullarında tekrar İstiklal Marşı ve Türkiye Cumhuriyetinin Orhun Abideleri olan Andımız okunacak. Köy okullarının açılması ile birlikte köylerimiz canlanacak, köylerde üretim tekrar başlayacaktır.
Genç öğretmen adayı kardeşlerim,
Yıllarca öğretmen olmak için anne ve babanızın desteği ile okudunuz. Onların ekonomik sıkıntılar içinde sizi okutmak için nasıl zorluk çektiğini gördünüz? İlk maaşınızla anne ve babanıza hediye alıp, onlara yük olmaktan kurtulmak isterken, yıllardır işsiz öğretmen olarak bekliyorsunuz. Çok acı çekiyorsunuz. Onlarca ama onlarca genç öğretmen adayı bu acıyı kaldıramayıp intihar etti.
Size söz veriyoruz. Sizi, öğrencileriniz ile buluşturacağız. Sizden tek istediğimiz mükemmel öğrenciler yetiştirmek için çok çalışın.
İşsiz Orman mühendisi ve ziraat mühendisi kardeşlerim, söz size öğrendiğiniz mesleği en güzel ve verimli şekilde yapmak için gereken fırsatı vereceğiz. Ormanlarımızı ve köylerimizi size emanet edeceğiz.
Yaşasın Türk Gençliği, yaşasın güzel çocuklarımız, yaşasın çocuklarımızın ve gençlerimizin yaşayacağı güzel günler
Yaşasın büyük ve şanlı Türk Milleti’nin Birliği.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Tarihin en zor ve tehlikeli coğrafyası olan Anadolu’da cepheleşerek yaşamamız mümkün değildir. Zafer Partisi, cephelerden birisinin parçası olmayı ve diğer yurttaşlarımıza düşmanca bakmayı reddetmektedir. Zafer Partisi, ittifakı Türk Milleti ile yapacaktır.
Zafer Partisi Türkiye’de tekrar birliğin adresi olacak, bütün yurttaşlarımızı kucaklayacaktır.
Yine milli bayramlarımızı bütün millet coşku ile kutlayacağız.
Camilerimiz bir partinin propaganda merkezi değil yine bütün milletimizin mabedleri olacak. Diyanet İşleri Başkanlığı iktidar partisine değil bütün Müslüman Türk Milletine hizmet eden bir devlete kurumu olacaktır.
Mevcut Diyanet İşleri Başkanı o kadar partizandır ki, iktidar partili politikacılarınİslam dinine hakaret etmesine ses çıkarmazken, muhalefet partisinin açılışında Kuran-ı Kerim okuyan din görevlisini işinden çıkarmaktadır. Hakara Makara diyen Egemen Bağış karşısında ses çıkarmayan bu zat bir muhalefet partisinin il başkanlığının açılışında müftüden izin alarak imamı iki engelli çocuğuna rağmen işten atmıştır. Bu imam arkadaşımız işsiz kalmış, ailesi dağılmıştır. Kendisini kurucular kuruluna partimize davet ettim. “Danıştay’da davam sürüyor” diyerek izin istedi. Öte yandanDiyanet İşleri Başkanı ve durumu bildikleri halde hocamızı yalnız bırakanlar, size sesleniyorum.Allah’ın adaleti üzerine olsun.
Zafer Partisi, intikamın partisi değildir. Zafer Partisi, barışın ve birliğin partisidir. Türk halkı intikamlardan yoruldu. Geçmiş kavgaları geleceğe taşımayacağız. Dedeler ve babaların kavgalarını çocuklarımız ve torunlarımız sürdürmesin. Çocuklarımız ve torunlarımız diledikleri gibi, birbirlerinin bütün haklarına saygı göstererek bu güzel ülkede kardeş gibi yaşasın istiyoruz.
Ancak bütün bunları söyledikten sonra şunun da altını çizeyim. Zehir tüccarları, Türk halkının zenginliklerini soyan çeteler, Türk devletini açık ve kapalı yıkmak isteyen bütün odaklar, ormanlarımızı organize şekilde yakan alçaklar ile hukuk gereken şekilde hesaplaşacaktır. Size insaflı davranmayacağız.
Değerli Mücadele arkadaşlarım,
Türkiye’nin aşması gereken krizlerden birisi de hiç şüphesiz ekonomik krizdir. Türk ekonomisi ile ilgili değişik rakamlar verilebilir. Ancak ben özeti vereyim. 2002’de Türk ekonomisi dünyanın 16. Büyük ekonomisi idi. 2021’de Türk ekonomisi dünyanın 20. Büyük ekonomisi olarak 19 yıl içinde 4 sıra gerilemiştir.
Son 30 senedir dünya ekonomisine yön veren neoliberalizmin en başarısız uygulamalarından birisi Türkiye’de yaşanmıştır. Neoliberal uygulamalar, dünyada sefalet, gelir dengesizliği, doğa tahribatını körüklerken AK Parti ise Türkiye’yi üretimden koparmış, yolsuzluk verant ekonomisi ile iflasa sürüklemiştir.
Zafer Partisi Türk ekonomisini yeni bir eksene oturtacaktır. Türkiye sürdürülebilir planlı kalkınma sürecine girecektir.
Devlet Planlama Teşkilatını tekrar kuracağız.
12 Yıllık Kalkınma planları ile devletin kaynaklarını israf etmeden en verimli alanlarda üretimi hedefleyerek harcayacağız. İtibarı saraylarda değil, yüksek katma değerli üretimde arayacağız. Türk insanının onuru ile kazanmasını ve gururla yaşamasını sağlayacak iş alanlar açacağız.
AVM’ler yerine fabrikaların inşa edildiği bir Türkiye’ye ilerleyeceğiz. Türk sanayicisinin üretiminin önündeki bütün engelleri kaldıracağız. Yerli malı üretimi devlet kaynakları ile destekleyeceğiz.
Türkiye’nin dört bölgesinde dört yeni sanayi ve ticaretkoridoru oluştururken, İstanbul’u Berlin ile Tokyo arasındaki en gelişmiş ileri teknoloji merkezi olarak şekillendireceğiz.
Türkiye’nin kaynaklarını sömüren Kamu Özel İşbirliği adı verilen projelerin hepsini masaya yatırarak, kamu yararına gereken düzenlemeleri yapacak, Türk halkının soyulmasını engelleyeceğiz.
Türkiye Varlık Fonu’nu tasfiye edeceğiz. Ve Türk halkının kaynaklarının nasıl harcandığını Sayıştay’ın bağımsız denetimine açacağız.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Türk dış ve güvenlik politikalarında da köklü değişiklikler yapacağız.Prag’daki AKP Büyükelçisi Egemen Bağış’ı Ankara’ya çekip, yerine Türk Büyükelçisi atayacağız. Washington’daki AKP Büyükelçisi Murat Mercan’ı çekip yerine Türk Büyükelçisi atayacağız. Diğerleri de Ankara’ya dönecekler. İsterler ise de kalsınlar gelmesinler.
Bunlara Türkiye’nin menfaatlerini emanet etmek kediye ciğer emanet etmektir diyeceğim ancak bu kedilere haksızlık olur. Zafer Partisi iktidarındaTürk dış politikasını çakma diplomatlar ile değil, gerçek diplomatlar ile yöneteceğiz.
Türk dış politikası, milli gerçekçi bir çizgide ilerleyecek. Zafer Partisi, Türkiye’nin değil Erdoğan’ın kişisel çıkarlarını temsil eden ve Müslüman Kardeşler merkezli sürdürülen parti politikası anlayışını terk edecektir.
Türk dış politikası Türkiye’nin milli çıkarlarını temsil edecektir. Türk dünyası ile ilişkilerimize büyük önem vereceğiz. Ekonomik, askeri ve kültürel ilişkilerimizi geliştireceğiz. Türk Dünyası olimpiyatları düzenleyeceğiz. Türk dünyası turizmini canlandıracağız.
Türkiye, Arap’tan fazla sözde Arapçı, Filistin’den fazla sözde Filistinci, Hamas’dan fazla Hamascı olmayacaktır.Zafer Partisi, Arapların iç işlerine mezhep merkezli müdahalelerden bulunmayacaktır.
Suriye ile derhal görüşmelere başlayacağız. Lefkoşe ve Bakü’den sonra ilk ziyareti Şam’a gerçekleştireceğiz.Şam Büyükelçiliğimizi açacağız. Mısır ile ilişkilerimizi normalleştireceğiz. Mısır’ın iç işlerine müdahaleyi yanlış buluyoruz. Mısır’da iktidarda kim olursa olsun Mısır-Türkiye dostluğu iki ülkenin çıkarlarının gerçekleşmesi için gereklidir. Suudi Arabistan ve BAE’leri ile ilişkilerimizi yeniden düzenleyeceğiz.
İsrail ile ilişkilerimizi Arap hipoteği altına almayacağız. Öte yandan İsrail’in PKK/PYD ile ilişkileri yeni dönemde ilişkilerin düzelmesinin ana kriteri olacak.
Filistin’e göstereceğimiz ilgi Zafer Partisi’nin iktidarında kayıtsız şartsız olmayacak. Bundan sonra Filistin Türkiye’den Türk Milletine gösterdiği kadar destek alacaktır.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
AK Parti’nin dış politikasında köklü değişiklikler yapacağız demiştim. Bu köklü değişikliklerden şüphesiz Avrupa Birliği ile ilişkilerimizde gerçekleşecektir. Avrupa Birliği ile sonuçsuz tam üyelik görüşmelerine bir nokta koyup, AB ile ilişkileri ekonomik zeminli bir model çerçevesinde tekrar şekillendirmeyi önereceğiz. Biz ikili ilişkileri kötüleştiren ve geren bir model yerine her iki tarafında yararına olacak yeni bir modelin üzerinde çalışacağız.
ABD ile ilişkilerimiz de çok ağır bir krizden geçmektedir. Mevcut durumda sağlıklı bir ittifak ilişkisinden bahsetmekmümkün değildir. ABD’nin FETÖ ve PKK/PPG ile ilişkilerinin izahı müttefiklik çerçevesinde mümkün değildir. Türkiye gibi Eski Dünyanın merkezinde olan güçlü bir ülke ile ABD arasındaki gerilim ve kötü ilişkiler bütün Avrasya coğrafyasını etkileyecek potansiyele sahiptir. Zafer Partisi, ABD’nin Türkiye’nin meşru güvenlik çıkar ve endişelerini anlamasını ve saygı göstermesini beklemektedir. İkili ilişkilere iki tarafında bölgesel ve küresel çıkarlarını temsil eden bir çerçeve için çözüm odaklı bir diyalog süreci gerekmektedir.
Zafer Partisi, Türkiye-Rusya ilişkilerinin çok boyutlu olarak gelişmesini arzu etmektedir. Türk-Rus ilişkilerin çok boyutlu olarak gelişmesi her iki ülkenin de yararına olacaktır. Zafer Partisi Rusya ile ekonomik ve politik anlamda ilişkilerde AK Parti döneminde Türkiye’nin aleyhine bozulan dengeyi kuracaktır.
Zafer Partisi, yeni bir ekonomik, politik ve askeri kutup olarak yükselen Çin ile Türkiye ilişkileri de önemsemektedir. Zafer Partisi, AK Parti iktidarı döneminde Çin ile ekonomik ilişkilerimizde Türkiye aleyhine bozulan dengeyi kuracaktır. Çin ile ilişkilerimizin kültürel ve eğitim alanında da artırılması hedeflenmektedir. Ancak, Zafer Partisi, Çin’in toprak bütünlüğüne saygı duymakla beraber Doğu Türkistan’ı Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olarak görmektedir.
Pekin’in Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine yönelik gerçekleştirdiği baskılar ve uyguladığı şiddet Türk dünyası içinde bir tehdit olan cihatçı selefiliğin bir tepki olarak yayılmasına neden olmaktadır. Zafer Partisi, Doğu Türkistan’ı Türkiye ile Çin dostluğunu güçlendiren bir bağ olarak görmek istemektedir. Doğu Türkistan’da mevcut baskı rejimi devam ettiği sürece Türk-Çin ilişkilerinde arzu edilen gelişmenin olması mümkün değildir.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
AK Parti iktidarında en ağır darbeleri alan devlet kurumlarının başında yargı ile birlikte Türk ordusu, jandarma ve polis teşkilatı gelmektedir. FETÖ ve benzeri kurumlar iktidarın desteği ile adeta bu kurumlarımızı işgal ve tahrip etmişlerdir. Zafer Partisi, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde artacak olan tehditleri de göz önünde tutarak Çelik Miğfer Güvenlik Reform programı ile güvenlik sistemimizi güçlendirecek kararlı adımlar atacaktır. Bu çerçevede askeri liseleri tekrar açacağız. Harp Okullarını gerçekten harp okulu kimliğine kavuşturacağız. Askeri hastaneleri tekrar açacağız. GATA yine askeri sağlık sisteminin akademik merkezi olacak. Askeri mahkemeleri tekrar açacağız.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Türkiye’nin karşı karşıya olduğu 3 büyük terör tehdidi vardır. Bunlar PKK, FETÖ ve İŞİD’dir.
Demir Güvercin Eylem Programı ile PKK terör örgütü ile bütün Ortadoğu’da ve Avrupa’da mücadele edeceğiz.
FETÖ, son 1000 yılda devletimizin karşı karşıya olduğu en büyük terör ve casusluk örgütüdür. FETÖ aynı zamanda Türk Milletine karşı düzenlenen son Haçlı Seferi’dir. FETÖ ile mücadele eylem planımıza bundan ötürü,ilk Haçlı Seferine karşı direnen büyük komutan Sultan Kılıçarslan’dan esinlenerek “Kılıçarslan Kalkanı” ismini verdik.
Türkiye’de kanlı eylemler gerçekleştiren başta İŞİD olmak üzere selefi terör örgütleri ile mücadele eylem programımızın adı ise Müslüman Türk kimliğinin oluşmasında olağanüstü katkıları olan Hoca Ahmet Yesevi Hazretlerine atıfla “Yesevi Zırhı” adını taşıyor.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Konuşmamın başından itibaren Size mücadele arkadaşlarım diye seslenmemin nedeni, Türk Milleti’nin Anadolu ve Trakya üzerindeki egemenlik ve hukukuna yönelik saldırıyı durdurmak, ülkemizde barışı savunmak için çok ama çok sert bir mücadele vermek zorunda kalacağımız içindir.
Zafer Partisi, bundan 100 sene önce Sakarya Nehri kıyılarında savaşan emperyalizmin kiralık ordusu ile savaşan Türk Ordusu gibi Sakarya zaferinden 100 sene sonra emperyalizm tarafından ülkemizi istikrarsızlaştırıp, bir iç çatışmaya sürüklemeye çalışan emperyalizm ile savaşmaktadır.
Bugün bizim karşımızda olanların bize ırkçı, yabancı düşmanı diye saldıranların, Damat Feritlerden,Yunan ordusunun zaferi için dua eden Mısır koçanlarından hiçbir farkı yoktur.
Sakın yılmayınız. Onların saldırıları, hakaretleri, komploları aslında bizim Türk Milletinin birliği için ne kadar kararlı çalıştığımızın göstergesidir. Onlar emperyalizmin bilinçli veya bilinçsiz işbirlikçileri biz ise Türk Milleti’nin iradesiyiz.
Ve değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Zafer Partisi’nden başka hiçbir siyasi parti Türk Milletinin varlığını, barışını, güvenliğini korumak adına bizim verdiğimiz mücadeleyi vermemektedir. Bu mücadeleyi verirken unutmayalım ki, biz Türk Milleti’nin hayasızca akına karşı inşa ettiği tek ve son savunma hattıyız. Unutmayalım ki, bu savunma hattının arkasında vatan toprakları var.
Biz, başarmak zorundayız. Biz kazanmak zorundayız. Biz zafere ulaşmak zorundayız. Bizim zaferimiz Türk Milleti ve Türk devletinin zaferi olacaktır.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Ayyıldız Hareketi’nin başlamasından bugüne kadar geçen süreç içinde birçok mücadele arkadaşım kurulma sürecinde olan partimizde en ön safta savaşmak için genel başkan yardımcılığı görevi üstlenmek istediklerini beyan ettiler.
Bu talepler gerçekleştiren arkadaşlarımız gerçektentalep ettikleri görevleri hakkı ile yerine getirebilecek bilgi, yetenek ve cesarete sahipler. Ancak 69 genel başkan yardımcılığı Çin Komünist Partisi’nde bile yok.Bütün kurucularımız divanda, genel idare kurulunda yer almasalar dahi Zafer Partisi’nin bütün kurucusu da önemli ve şerefli görevler üstlenerek en ön safta çarpışacaklar. Çünkü biz Türkiye’yi yönetmek için hazırlanıyoruz ve bu hazırlığa partileşme sürecinde başlayacağız.
Zafer Partisi sadece Genel Merkez organları sadece divan, İdare Kurulu, Merkez Disiplin Kurulundan oluşmayacak. Biz hükümeti de kuracağız. Bazı kurucu arkadaşlarımız bakanlık görevlerine atanacak. Bazı kurucu arkadaşlarımız müsteşarlık görevlerine atanacak. Bazı arkadaşlarımız kurum ve kuruluşlardan sorumlu olarak görevlendirilecek. Zafer Partisi kadroları için siyasi mücadele alanı sadece divan, GİK, Merkez Disiplin Kurulu değildir. Gölge bakanlıklar, müsteşarlıklar, kurum sorumlulukları da önemli görev alanlarıdır.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Türkistan’da Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri’nin türbesinin önünde “uzun ve çetin bir yürüyüşe başlıyoruz. Allah yardımcımız olsun”demiştim. Burada da tekrarlıyorum. Yolumuz uzun ve çetin. Henüz bir genel merkezimiz yok. İnşaatı hala devam ediyor. Gecikti çünkü paramız yok. Yavaş yavaş para oldukça tamir ediyoruz. Bizim arkamızda büyük sermaye grupları yok. Gizlice para dolu bavullar teslim eden şüpheli şahıslar yok.
Bizim arkamızda sadece sizlerin ve Türk Milletinin yüreği var.
Biz, Zafer Partililer birileri gibi makam değil, vatan mücadelesi veriyoruz.
Biz, Zafer Partililer Alparslan’dan Atatürk’e uzanan çizgiyi gelecek 1000 yıla taşımanın mücadelesini veriyoruz.
Genel başkan yardımcıları kendi odalarının mobilyalarının parasını kendileri ödeyecekler. Kiramızı öderiz ancak kışın üzerinize kazaklarınızı giyerek gelin.
Ben size ihaleler, köşe dönmeler vaat etmiyorum.
Ben sizinle birlikte Türk Milletine biçilmek istenen kefeni birlikte parçalayıp tarihin çöplüğüne atmak için, çocuklarımızın ve torunlarımızın Musul, Hama, Halep ve Şam’daki sahneleri yaşamaması için büyük bir mücadele vermeyi öneriyorum.
Ben size AVM’lerde gezmeyi değil, fabrikalarda, tarlalarda üretim için terlemeyi öneriyorum.
Değerli Mücadele Arkadaşlarım,
Israrla sürdürülen Irak, Suriye, İran ve Türkiye toprakları üzerinde bir sözde Kürdistan kurmak için ülkemizi iç savaşa sürüklemek isteyenlerin büyük projesine karşı dikiliyoruz.
Emperyalizm, emperyalizmin yerli uşakları, satılık aydınlar, vatansız basın, “Suriyelilerin partileri” hep birlikte üzerimize saldıracaklar. Türk Milletinin inşa ettiği son savunma hattını Zafer Partisi’ni aşmak için her türlü saldırı, iftira, tahrik, örtülü operasyonu gerçekleştirilecektir. Bizde bu saldırılara karşı en sert şekilde gereken cevabı vereceğiz.
Sizden bu mücadelede bütün gücünüzü makam değil vatan mücadelesi için sarf etmenizi istiyorum.
Zafer Partisi’nin bütün mensupları, ellerindeki bütün imkanları Türk Milleti’nin varlığının ve birliğini savunması için kullanmalıdır.
Size söz veriyorum. Hiçbir saldırı, hiçbir tehdit, yıldırma operasyonu beni Türkiye’nin bilim, birlik, barış yolunda verdiğimiz mücadelede geri atmama neden olmayacaktır.
Size söz veriyorum. Sizden ve Türk Milletinden gizli hiçbir pazarlık yapmayacağım.
Size söz veriyorum, Hiçbir zorluk karşısında ölsem sizi bırakıp kaçmayacağım.
Size söz veriyorum, Oylarımız anketlerde yüzde 22 iken gidip oyları yüzde 23 olan parti ile ittifak yapmayacağım.
Size söz veriyorum, hiçbir gerekçe ile seçimlere bir ay kala seçimleri satmayacağım.
“Ankara düşmeyecek, Kuran-ı Kerim’de yazıyor” diyen Mehmet Akif’in inancı ile
“Ya İstiklal ya Ölüm” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün inancı ile
Haykırıyorum:
Zafer, Büyük Türk Milletinin olacak.”