Toplumları delileri ya da dâhileri temsil etmez. İfrat ve tefrit istisnaidir ve normlardan sapmayı anlatır. İstisnalar kaideyi bozmaz. Bu anlamda toplumlar marjinalleriyle tanımlanamazlar ve toplumla ilgili değerlendirmeler yapılırken marjinallerinden ayıklanırlar. Genelin daha sade deyimle sade yurttaşların tutum ve tavırlarıyla toplumlar tanımlanır.
Aşağıda konu edeceğimiz olguların ne denli istisna olduğu okuyucuların sağduyularına emanet edilmiştir!
Önce vuruyor sonra ölme diye ağlıyor!
- Antalya’da bir vatandaş ayrı yaşadığı 42 yaşındaki üç çocuk annesi eşini kısa namlulu tüfekle göğsünden vuruyor. Daha sonra kanlar içinde kalan eşinin başını dizlerinin üstüne alıp alnından öperek “Ne olur ölme” diye ağlıyor.
Son zamanlarda insanların orantısız tepki göstermeleri yaygın davranışlar arasındadır. Yaptığı eylem ile sonuçları arasında ilişki kuramayan insanların ne denli tehlikeli olduğunu bu tür eylemler göstermektedir. Bazı insanlar öldürmek için her şeyi yaparlar ancak ölümün soğuk yüzünü görünce de yaptıklarına pişman olurlar. Bu yüzden atalar son pişmanlığın fayda etmediğini söylerler.
Canlı bomba canını zor kurtarıyor!
- Adana’da bir şahıs 28 bin 500 kişinin namaz kıldığı Sabancı Merkezi Camii’nde hutbe okuyan imamdan mikrofonu alıp, belindeki korseyi göstererek canlı bomba olduğunu söylüyor. Cemaat tarafından tekme tokat dövülen şahsı polisler linçten zor kurtarıyor.
Canlı bombanın üzerine çullanmak Türkiye’ye has şuursuz bir kitle tepkisi olsa gerek. Bu tehlikeli ve riskli bir davranıştır. Kitle psikolojisinin etkisiyle insanlar bilinç dışı davranabiliyor.
Canlı bomba yönünden ise durum şudur: Kendi canıyla birlikte canını almak için harekete geçtiği insanların kendisine yaptığı, kendi yaptığından çok daha hafif kalmıştır. Canlı bombalar, sanal ve sahte inanç sahipleridir. Büyük bir ihtimalle ölmeyi ve öldürmeyi ibadet sanan sahtekârlardır.
Panikten çıkar sağlıyor!
- Yine Adana’da iki kişi, bayram alışverişine çıkanların yoğun olduğu bir mağazanın olduğu yerde, ‘Bomba’ diye bağırıp kaçmaya başlıyor. Çevrede bulunanlar da panik halinde kaçışmalarına sebep oluyor.
- Bursa’nın Osmangazi ilçesinde bir giyim mağazasında bir çocuğun eli asansöre sıkışıyor. İnsanlar çocuğu kurtarmak için asansörün başına toplanıyor. Bu sırada kimliği belirsiz bir kişi “Bomba var” diye bağırıyor. Korkudan kaçmaya başlayan müşterilerden bir bölümü aldıkları ürünlerin ücretini ödemeden kaçıyor.
Her yerde hassasiyet sömürücüleri ya da krizleri çıkara çeviren insanlar vardır. Burada fırsattan istifade etmek ile kitlelerin zor zamanlarını sömürmek söz konusudur. Kitlelerin karakteri, kalitesi ve bilinçaltı bu tür durumlarda gün yüzüne çıkar. Bombadan kaçanlar eğer aldıkları ve parasını ödemedikleri ürünleri atarak kaçsalardı hem daha hızlı uzaklaşır hem de daha etik davranmış olurlardı.
Gasp parasıyla umreye gitmek ya da minare onarmak!
- İstanbul’da uçak motoru ithalatı yapan İranlı iş adamı Aksaray’daki bir döviz bürosundan para çekip arkadaşıyla parayı yatıracağı bankaya doğru yürümeye başlıyor. İşadamı, bu sırada yaklaşan motosikletli 2 kişi tarafından bıçak zoruyla gasp ediliyor.
Polis gasp yapanlardan birisini 5 gün sonra gasp ettiği parayla umreye gittiğini ortaya çıkarıyor. Yine polis gaspçı şahısların köylerinde bulunan caminin minaresini bu gasp parasıyla yaptırdıkları ve babalarının isimlerini verdiklerini ortaya çıkarıyor.
İbadet için gasp yapmak ya da yolsuzluk yaparak elde ettiği paralarla sözde hayır işleri yapmak bunu yapanlardaki dini ve ahlaki yozlaşmanın derecesini gösterir.
Gasp yaparak elde ettiği parayı hayır işlerinde kullananlar kendilerini rahatsız eden vicdani baskıdan kurtulmaya çalışanlardır. Yoksa onlar da lağım suyu ile abdest alınamayacağını bilirler.
Yaşananları zıvanadan çıkmak olarak nitelemek hiç de yanlış değildir!