Siyasi partilerin, devlet ile vatandaş, siyasetle gündelik hayat arasında bir köprü oluşturması gerekirken, “Bizden olan” ve “Bizden olmayan” noktasındaki kutuplaşmanın en çok fayda sağlayıcısı olduğu bir dönemden geçiyoruz. Ülkemizde çok sayıda siyasi parti varken bu partiler Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı olarak ikiye bölünmüş durumda. Nitekim vatandaşında böyle olmasını bekliyorlar. Hal böyleyken Prof. Dr. Ümit Özdağ ve yol arkadaşları 26 Ağustos’ta bu iki kutbun dışında yepyeni bir çizgide Zafer Partisini kurdular. Bizde Haberiniz.com.tr ekibi olarak Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ ile bu yeni partinin tüm detaylarını konuştuk.
Sayın Genel Başkanım, Zafer Partisi 26 Ağustos’ta kuruldu. Partinizin kuruluşunun üzerinden 6 hafta geçti. Bu 6 haftayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelişmeler beklediğiniz gibi mi?
Ümit Özdağ: Evet, ifade ettiğiniz gibi Zafer Partisi’nin, partimizin kuruluşunun üzerinden 6 hafta geçti. Ve bu 6 hafta içinde Türk siyasetinde ortaya çok somut bir Zafer Partisi etkisinin çıktığını görüyoruz.
Partimizin kuruluşundan önce Türkiye’de siyaset ikiye bölünmüştü. Bir tarafta Saray Rejimi bloğu diğer tarafta HDP destekli sarı muhalefet bloğu. Eskisi ile yenisi ile bütün partiler bu iki bloktan birisine mensup veya yakındır. Nitekim dün aralarından DEVA ve Gelecek Partilerinin de olduğu 6 parti parlamenter demokrasiye dönüş programı üzerinde çalışmışlar. 2017’de kirli referandumda “Evet” için çalışan DEVA ve GELECEK kadroları da artık Millet İttifakı içindeler.
Ancak Zafer Partisi, her iki bloğa da meydan okuyarak Türk siyasetine girdi. Biz Türk Milletini bölen ittifakların değil, Türk Milletini birleştiren siyasetlerin partisiyiz.
Türk siyasetinde yeni bir yapılanma mı öngörüyorsunuz?
Ümit Özdağ: Evet, Zafer Partisi’nin kuruluşu ile Türk siyaseti yeniden yapılanma süreci içine girmiştir. Artık Türk siyasetinde sahte Millet İttifakı-Cumhur İttifakı ayrışmasının yerini, sığınmacıları ülkelerine yollayacak olan Zafer Partisi ile yollama iradesine sahip olmayan diğer partiler arasındaki ayrışma oluşturmaktadır.
Artık siyasette Türk Milletinin iradesini temsil eden Zafer Partisi ile emperyalizmin iradesine boyun eğen diğer partiler arasında ayrışma vardır. Artık siyasette Zafer Partisi ile sığınmacılara teslim olmuş “ne yapalım dönmezler ki” partileri arasında ayrışma vardır.
Bir hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Zafer Partisi Türk Milletinin iradesidir. Çünkü Zafer Partisi Türkiye’nin stratejik göç mühendisliği ile örtülü istilasına ve iç savaşa sürüklenerek parçalanmak istenmesine karşı çıkan ve kahrolası projeyi durduracak tek partidir.
Zafer Partisinin kuruluşuna Cumhur ve Millet ittifakının tepkisi nasıl oldu?
Ümit Özdağ: Beklediğimiz gibi oldu. HDP’ye karşı bile birleşmeyen, ortak tutum almayan iki ittifak Zafer Partisine karşı düşmanlıkta birleşmişlerdir.
Zafer Partisine karşı her iki bloğunda yayın organlarında büyük bir ambargo başlamıştır.
Sarı muhalefetin yayın organları Davutoğlu ve Babacan’a bile açılırken, Zafer Partisini görmemezlikten gelme yoluna gitmişlerdir.
Sarı muhalefetin İstanbul’da çorba içmesini haber yapanlar, Zafer Partisi’nin Van’da İran sınırına 1000 metre uzakta yaptıkları basın toplantısını görmemezlikten gelmişlerdir.
Saray Rejiminin yandaş basınında ırkçı, faşist şekildeki temelsiz saldırıları devam etmiştir. TBMM’de basın toplantısı yapıyoruz. 7 kanal görüntü alıyor ancak bir tanesi yayınlamıyor.
Ancak Zafer Partisinin kuruluşundan sonra sanki iktidarın ve muhalefetin politikalarında bir değişme var. Siz de öyle görüyor musunuz?
Ümit Özdağ: Evet görüyoruz. Zafer Partisi’nin kurulup YETER ARTIK ÜLKEMİZİ İŞGAL ETTİRMEYECEĞİZ tavrı gerek CHP’nin gerek AK Parti’nin sığınmacılar politikalarında sahte ve sadece “mış” gibi yapan değişikliklere yol açtı.
AK Parti aniden “Türkiye daha fazla sığınmacı kabul edemez, gelenlerde gider inşallah” şeklinde bir söyleme döndü. Erdoğan 1 milyon Suriyeli Suriye’ye döndü şeklinde hayali rakamlar veriyor. Bir sene önce Göç ve Entegrasyon Bakanlığı kuracağım diyen CHP Genel Başkanı da Zafer Partisi kurulduktan sonra “Ben de bende yollayacağım Suriyelileri” diye ortaya çıktı.
Sayın Hocam… tabii size yıllardan buyana Hocam diye hitap ettiğimiz için değiştirmek zor oluyor, Sayın Genel Başkanım, yıllardan buyana çoğu zaman tek başınıza kalarak anlattığınız, mücadele ettiğiniz Türkiye’ye göç meselesinin özünü bizim için ortaya koyar mısınız?
Ümit Özdağ: Bundan 100 sene önce sevgili yurdumuza Yunan ordusu ile saldıran emperyalizm bugün ülkemize bugün milyonlarca sığınmacı ile saldırmaktadır. Meselenin özü budur. Bu bir işgal, demografik yeniden yapılandırma ve iç savaş projesidir. 100 sene önce İzmir’den başlayıp Anadolu’nun içlerine doğru adım adım yayılan Yunan ilerlemesi bugünde sığınmacı kitleleri Kilis ve Gaziantep’ten girmiş, Şanlıurfa, Hatay, Adana, Mersin, Konya üzerinden şehirlerimizi istila ederek, kentlerimizin kaynaklarını tüketerek, vatandaşlarımızı terörize ederek, Ankara, İzmir ve İstanbul’a ilerlemektedir.
100 sene öncesi ile bugün arasında fark ne peki?
Ümit Özdağ: Evet, iki istila arasında gerçekten iki büyük fark var. Birincisi Yunan istilası açık bir işgaldi. Ve istilacı ordunun masraflarını Yunan halkı ödüyordu. Bugün ise gerçekleşen istila örtülü istila ve bu örtülü istilanın masraflarını da ülkesi işgal edilen Türk Milleti ödüyor. Evet, tarihte ilk kez bir Millet kendi ülkesinin işgal edilmesinin maliyeti ödüyor. Türk halkı 80 milyar Dolar ödedi 2020 sonuna kadar bu işgal için. Her yıl her Türk vatandaşının cebinden 100 dolar çıktı. 10 yılda her Türk vatandaşı 1000 dolar ödedi bu işgal gerçekleşsin diye.
Zafer Partisinin bu stratejik göç mühendisliği konusunu gündeminin ilk maddesi yaptığını biliyoruz. Neden?
Ümit Özdağ: Hiçbir şey Türkiye’nin milli kimliğinin bozulması ve ülkemize kurulan iç savaş komplosunun durdurulmasından önemli olmadığı için Zafer Partisi önce sığınmacıların, örtülü istilacıların ülkelerine dönmelerini sağlamayı hedeflemektedir. Bu tehdit ortadan kalkmadan Türkiye diğer hiçbir sorununu çözemez. 8 milyon sığınmacı ve kaçağı Türkiye’de besleyeceksiniz, 3 milyon kişiye Suriye’de bakacaksınız, bu sırada ülkenin diğer sorunlarını çözeceksiniz. Bu mümkün değildir. Türk Milleti de ülkesine yönelik örtülü işgalin durmasını talep etmektedir. Zafer Partisi Türk Milletinin talebini siyasete taşımıştır. Bundan dolayı Zafer Partisi Türk Milletinin iradesidir diyoruz.
Bundan 100 sene önce Yunan ordusu nasıl sonunda Sakarya kıyılarında Türk Milletinin iradesine çarparak durdu ise bugünde Türkiye’yi bir iç savaşa sürükleyerek parçalamayı hedefleyen örtülü istila Zafer Partisine çarparak durma sürecine girmiştir.
Zafer Partisine yönelik olarak muhalefet çevrelerinden gelen bir iddia hatta suçlama var. Zafer Partisi “muhalefetin oylarını bölüyor” deniyor.
Ümit Özdağ: Zafer Partisi’nin melez, kişiliksiz, kimliksiz politikaları reddederek, sağlam, ilkeli, iradeli bir duruş ile ortaya çıkması, Atatürk çizgisinde Türk milliyetçiliğini savunmasına karşı açıkça cephe alamayan sarı muhalefet Zafer Partisine karşı, “Zaten çok parti var” ve “oyları bölüyorsunuz” şeklinde saldırıya geçmiştir. Dün biraz önce ifade ettiğim gibi 6 sarı muhalefet partisi bir araya geliyorlar, toplantı yapıyorlar. Bu 6 parti muhalefetin oyunu bölmüyor da Zafer Partisi mi bölüyor? Mesele muhalefet oyu bölünmemesi ise kapatın bütün muhalefet partilerini bir parti de birleşin…
Sarı muhalefetin oyları bölüyorsunuz şeklindeki saldırısı, siyasi anlamda ahlaksız, haddini aşan bir saldırıdır. Kimin oyunu bölüyoruz? Bu oy neden sizin olsun? Hangi oyun tapusunu ne zaman aldınız? Size mi zimmetli oylar? Halkın iradesine nasıl ipotek koyarsınız? Demokrasi seçme ve seçilme özgürlüğü değil midir?
Bir araştırma şirketinin Eylül 2021’de yaptığı araştırmaya göre seçmenin yüzde 16’sı ne iktidarın ne de sarı muhalefetin Türkiye’nin sorunlarını çözemeyeceğine inanmaktadır. Zafer Partisi, bu yüzde 16’nin oyuna taliptir.
Bütün şirketlerin araştırmalarında yüzde 20-22 bandında kararsız oy çıkmaktadır. Zafer Partisi bu yüzde 20-22 kararsız seçmeninin oyuna talip olan partidir.
AKP Türkiye’yi bu kadar kötü yönetmesine rağmen sarı muhalefet seçmenin önüne ikna edici bir proje koyamadığı için sarı muhalefete inanmayan seçmenin partisidir Zafer Partisi.
Türk halkının yüzde 90’ı Suriyelilerin dönmesini isterken, halkın iradesini temsil etmeyen Saray rejimi ve sarı muhalefet karşısında Türk halkının partisidir Zafer Partisi.
Zafer Partisi bu yüzde 90’ın oyuna taliptir.
Ancak bizim Sarı muhalefete başka vereceğimiz cevaplarda var. Zafer Partisi sizin alamadığınız oyları alacak partidir.
Zafer Partisi, HDP’nin desteği için ileriye beş geriye sekiz perende atan sarı muhalefetten farklı olarak PKK/HDP’ye canın cehenneme diyerek, vatansever seçmenin oyuna talip olan partidir.
Sizi bu konuda çok kızgın görüyoruz…
Ümit Özdağ: Evet, kızgınız tabii seviyesiz, ilkesiz, “siyasetçi siyasetçinin dostudur” şeklindeki siyaset anlayışına. Siyasetçi siyasetçinin dostu değildir, rakibidir. Eğer siyasetçi siyasetçinin dostu ise halka karşı kurulmuş bir çete vardır ve oynanan bir muhalefetçilik oyunudur. Zafer Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen partilerden birisidir.
Zafer Partisi zamanın ruhunu temsil eden, yükselen milliyetçiliği siyasete taşıyan partidir. Zafer Partisi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gerçek partisidir.
Zafer Partisine yönelik bir diğer eleştiri diyelim “Sığınmacıların geri dönüşünden başka projeleri yok mu bunların” eleştirisi. Gerçekten Zafer Partisi’nin tek projesi bu mu?
Ümit Özdağ: Zafer Partisi’nin kurulmasının üzerinden 6 hafta geçti. Bize gelen sorulardan birisi de sizin de ifade ettiğiniz gibi “Sığınmacıları geri yollamak dışında projeniz var mı?” sorusu. Bu soruyu soranlar sanki bu proje gerçekleştirmesi çok kolaymış gibi soruyorlar. Tabii bu soruda iyi bir yanda var. Bu soru örtülü olarak başka hiçbir partinin geri dönüş projesi olmadığını kabul ediyor.
Zafer Partisi’nin Anadolu Kalesi Projesi tarihin en kısa zamanda gerçekleştirilmesi planlanmış en büyük geriye göç ve göçü durdurma projesidir.
Bir yandan 8 milyon insanı ülkelerine geri yollarken, diğer yandan 2050’ye kadar yeni göçler ile harekete geçeceği ifade edilen 300 milyon insanın önemli bir bölümünün Anadolu’ya yönlenmesini durdurma projesidir.
Anadolu Kalesi projesi son yıllarda umutsuzluk içinde ülkemizi terk eden yurttaşlarımızın Türkiye’ye geri dönmesi projesidir.
Anadolu Kalesi projesi, Türkiye’yi üç iç savaştan kaçan toplumun üyeleri ile Suriyeli, Afgan ve Iraklılar ile doldurarak milli dokumuzu bozup, ülkemizin bir iç savaşa sürüklenmesini engelleme projesidir.
Ancak, Anadolu Kalesi Projesi aynı zamanda kiraların düşmesi projesidir. 8 milyon sığınmacı evlerine dönünce kiralar düşecektir.
Anadolu Kalesi projesi, temel gıda maddelerinin ucuzlaması projesidir. 8 milyon kişi daha az tüketince temel gıda maddelerinin fiyatları düşecektir.
Anadolu Kalesi projesi, döviz fiyatlarının düşmesi projesidir. Türkiye’de 1milyon 300 bin Suriyeli bir şekilde çalışıyor ve ülkesine para yolluyor. Afgan ve diğerleri ile bu rakam 2 milyonu aşıyor. Her birisi ayda 100 Dolar satın alarak ülkesine yollasa her ay piyasadan 200 milyon Dolar çekiliyor demektir. Bu yılda 2.4 milyar Dolar eder.
Anadolu Kalesi projesi, 2 milyondan fazla işsiz Türk için istihdam alanının ortaya çıkmasıdır.
Anadolu Kalesi projesi 1 milyona yakın Suriyeli öğrencinin ülkesine dönmesi sonrasında Türk eğitim sistemi üzerindeki ağır yük kalkacak, özellikle Suriyeli öğrencilerin okuduğu okullardaki eğitim kalitesi yükselecektir.
Anadolu Kalesi projesi gerçekleşince hastanelerimizde Suriyelilerin ücretlerini hem ödeyip hem de onlardan sonra doktorun yanına girmekten kurtulacağız.
Anadolu Kalesi Projesi gerçekleşince kentlerimizin sokaklarında, caddelerinde ürkek ürkek yürümeyeceğiz, Suriye veya Afgan mafyasından korkmayacağız.
Ve Anadolu Kalesi projesi gerçekleşince her Türk vatandaşının cebinden Suriyeliler için yılda 100, 10 yılda 1000 Dolar çıkmayacak.
Zafer Partisi, Türkiye otomobilinin el freni olan sığınmacıları ve kaçakları ülkelerine yollayarak otomobilin hem motorunun yanmasını hem ilerlemesini sağlayacak.
Evet, Anadolu Kalesi Projesi gerçekten birçok sonucu olan bir proje. Sadece orta ve uzun vadeli stratejik sonuçları değil, halkın yaşamına hemen dokunacak sonuçları var. Peki, sizce muhalefet bu konunun üzerine şimdiye değin niye gitmedi?
Ümit Özdağ: Saray Rejimi ve sarı muhalefet tarafından Türk halkına aşılanmak istenen “ne yapsak gitmezler, yapacak bir şey yok. Ancak gönüllü geri dönenler döner” şeklinde bir telkin yapıldı şimdiye değin. Bu arada AKP gizli bir şekilde vatandaşlık verdi ve vermeye devam ediyor.
Sarı muhalefet yıllarca sustu. Zafer Partisi ise Türk Milletine aşılanmaya çalışılan öğretilmiş çaresizlik duygusunu tarihin çöplüğüne atıyor. Gazi Paşa’nın dediği gibi;
“Geldikleri gibi gidecekler.”
100 sene önce zırhlıları, işgal orduları ve kiralık Yunan ordusu ile gelmişlerdi.
Şimdi işbirlikçileri ile stratejik göç mühendisliği ile getirilen milyonlar ile geldiler. Nasıl 100 sene önce geldikleri gibi gittiler ise yine gidecekler.
Biz Türk Milletine şöyle sesleniyoruz:
Örtülü istilacılar gitsin diyorsan, Zafer Partisini seç.
Kalsın diyorsan, fark etmez; hangisini seçersen seç.
Zafer Partisinin Anadolu Kalesi Projesi dışındaki projelerini de kısaca sormak isterim. Başka hangi projeleriniz var?
Ümit Özdağ: Zafer Partisi’nin Anadolu Kalesi Projesi dışında başka projesi yok mu sorusuna vereceğimiz cevap şudur: a’dan z’ye devleti, milli birliği ve ekonomiyi ve dış politikayı yeniden inşa edecek projelerimiz var.
Tabii bu arada Zafer Partisine bu soruyu soranlara biz de şu soruyu soruyoruz. Bizim Anadolu Kalesi projemiz var. Sizin hangi projeniz var? Biz Türkiye’nin en ağır sorununu çözmek için ne yapacağımızı biliyoruz. Siz biliyor musunuz?
Tekrar sorunuza dönersek, Zafer Partisi’nin programında örtülü istilacılar krizi ve tehdidini aşmak için uygulayacağı Anadolu Kalesi Projesi dışında yaşanan devlet krizini, milli birlik krizini ve ekonomik krizi aşmak için ortaya çok kapsamlı projeleri ortaya koyduk.
Ekonomi ile başlayalım mı?
Ümit Özdağ: Öncelikle Türk halkına yalan söylemeyeceğiz. Hiç çalışmadan çabalamadan yaşanan krizden ülkeyi çıkaracağız demeyeceğiz. Türkiye bu krizden ancak çok çalışarak, tasarruf ederek ve üreterek çıkar. Ekonomide mucizeler yoktur, planlama ve üretim vardır.
Zafer Partisi ekonomik krizi neoliberalist tüketim, talan ve rant ekonomisini çöplüğe atarak, sürdürülebilir planlı kalkınmayı gerçekleştirecek. Tekrar ediyorum, sürdürülebilir planlı kalkınma… Devlet Planlama Teşkilatını kuracağız. Devlet kaynaklarını planlı şekilde harcamaya başlayacak. Halkın parasını heba etmeyecek, verimli projelere harcayacağız. Sayıştay Türk halkı adına bizi denetleyecek. 12 yıllık kalkınma planları ile istihdam yaratan bir kalkınma sürecini başlatacağız. Türkiye Varlık Fonunu kapatacağız.
Öte yandan Zafer Partisi gerçek serbest piyasa şartlarını oluşturacak. AKP dönemin de piyasa bir kısım yandaş firmanın eline teslim edildi. Serbest rekabet şartları yandaşlar için ortadan kaldırıldı. Bizim yandaşlarımız olmayacak. Ucuza, kaliteli üreten üreticinin önünü açacağız.
Üretimi teşvik ederken, tüketim çılgınlığı yerine tasarrufu teşvik edeceğiz. Kamu Özel İşbirliği adı altında Türk milletini ve devletini soyan projeleri askıya alacağız.
Bir de “Dört Deniz Dört Bölge” projesinden bahsediyorsunuz…
Ümit Özdağ: Evet, Zafer Partisi’nin en önemli projelerinden birisi de İstanbul ve Marmara bölgesinde toplanmış olan sanayinin yeni sanayi ve ticaret koridorları dediğimiz denize ulaşımı olan bölgelere dengeli dağılımı.
Bunun için Zonguldak Liman olmak üzere Bursa-Ankara Karabük, Çankırı, Bartın ekseninde ağır sanayi teşvik edilecek.
Trabzon liman olmak üzere Ordu-Giresun-Erzincan-Ardahan hattında ise orta ölçekli sanayi, hayvancılık ve hayvancılığa bağlı sanayi kolları desteklenecek. Erzurum bu bölgenin “hub havaalanı” olarak dünya ile bölgenin ihracat bağlantısını oluşturacaktır. Bu bölge Türkiye’nin Orta Asya ve Kafkasya’ya, Rusya ve Ukrayna pazarlarına açılan kapısı olacak.
Üçüncü sanayi ve ticaret koridoru ise Mersin liman olmak üzere Konya’dan başlayıp, Mardin’e kadar uzanan alanı kapsayacaktır. Bu bölge orta ölçekli sanayi, tarıma dayalı sanayi ve GAP bölgesini kapsayacaktır. Bu bölgemiz Afrika, Ortadoğu ve Avrupa’ya ihracat için çok uygun şartlar taşımaktadır.
Dört Deniz Dört Bölge projesi kapsamında dördüncü sanayi ve ticaret koridoru ise İzmir liman olmak üzere Doğu’da Afyon, Kuzeyde Balıkesir ve güneyde Denizli’yi kapsayan bölge oluşturacaktır. Bu bölge orta ölçekli sanayi, ağır sanayi ve ileri teknolojiye dayalı sanayi sektörleri ile maden ve tarıma dayalı sektörleri bünyesinde barındıracaktır. Böylece, sanayi bütün yurt sathına dengeli dağılacaktır. Hiçbir sanayici bulunduğu yerden bu bölgelere taşınmak zorunda bırakılmayacaktır ancak devlet öyle uygun şartlar oluşturacaktır ki, sermaye bu bölgelere yatırım kaydırmak için yarışacaktır. Türk iş adamları birçok yatırımlarını son yıllarda yurtdışına kaydırıyorlar. Sağlayacağımız şartlar onların bile geri dönmesini sağlayacak.
Peki, İstanbul ne olacak? Zafer Partisi’nin İstanbul programı ya da projesi nedir?
Ümit Özdağ: İstanbul mevcut hali ile Türkiye için hem bir güç kaynağı hem bir milli güvenlik tehdididir. Hem de çok boyutlu bir tehdittir. İstanbul Türkiye’nin ekonomik, kültürel, finansal merkezidir. Ancak bu kadar büyük gücün küçük bir coğrafyada yoğunlaşması 15 milyonu aşan bir nüfusun bu bölgede toplanması Türkiye için bir tehdittir.
Salgın ortaya koymuştur ki, metropoller salgınlardan en fazla zarar gören merkezlerdir. İstanbul bu ekonomik yoğunluğu ile bir savaşta ilk vurulacak hedef olmaktadır. Keza İstanbul bir depreme doğru hızla ilerlemektedir.
Zafer Partisi İstanbul Araştırmaları Merkezi adlı bir merkez kurdu. Bu merkezde birçok deneyimli araştırmacıyı bir araya getirdik. Ve İstanbul’u heyecanlandıracak, Türkiye’yi harekete geçirecek projeler üzerinde çalışıyoruz. Bu merkezde partinin kuruluşu öncesinde başlayan çalışmalar ile Zafer Partisi, İstanbul’u Berlin-Pekin- Tokyo hattındaki en gelişmiş ileri teknoloji merkezine dönüştürmeyi hedeflemektedir. İstanbul’da döküm sanayi değil, ilaç sanayi, yazılım, bilgisayar, dijitalleşme, Sanayi 4.0’ın merkezi olmalıdır. İstanbul üniversiteler ile iç içe geçmiş AR-GE merkezi haline gelmelidir.
Söyleşimiz çok uzadı farkındayım ancak diğer projelerinizden de kısaca bahseder misiniz?
Ümit Özdağ: Evet, kısaca güvenlik alanındaki projelerimizden de bahsetmek istiyorum. Türkiye’nin AKP döneminde hırpalanan güvenlik sistemini güçlendirmek için “Çelik Miğfer Projesini” yürürlüğe koyacağız. Türk ordusundan bütün grupları temizleyerek ordumuzun sadakatini sadece ve sadece Türk Milleti ve Türk Devletine olmasını sağlayacağız. Savaşan ordumuzun acil ihtiyacı olan Askeri sağlık sistemini hızla yeniden kuracağız. Askeri liselerin tekrar kuracağız. Kuleli’yi tekrar açacağız. Deniz Lisesini yeniden faaliyete geçireceğiz. Askeri yargıyı tekrar tesis edip, bozulan disiplini tekrar kuracağız.
PKK Terörü ile Mücadele etmek için “Demir Güvercin Projesini” uygulayacağız. Bu proje kapsamında PKK terör örgütü ile günü birlik değil, terörün kökenlerini ortadan kaldıracak bir mücadele gerçekleştireceğiz.
FETÖ son 1000 yılda karşılaştığımız en büyük iç düşmandır. Dünyanın en büyük, zengin ve örgütlü terör ve casusluk örgütüdür. Erdoğan, FETÖ ile etkili bir mücadele değil, günü birlik çatışma yaşamaktadır. Zafer Partisi ise son Haçlı seferi olarak gördüğü FETÖ’ye karşı Birinci Haçlı Seferi ile savaşan kahraman Selçuklu hakanı Sultan Kılıçarslan’dan esinlenerek “Kılıçarslan Kalkanı” projesi ile mücadele edecektir.
Selefilik ne yazık ki ülkemizde de yayılmaktadır. IŞİD, El Kaide ve benzeri örgütler ve onların felsefi temellerini de kapsayan bir mücadele vermek için Zafer Partisi Hoca Ahmet Yesevi’den esinlenerek “Yesevi Zırhı Projesi” ni uygulayacağız.
“Temiz Türkiye Projesi” çerçevesinde uyuşturucu baronlarına ve devlet içindeki uzantılarına karşı büyük bir savaş başlatacağız. Çocuklarımızı uyuşturucudan kurtaracak ve koruyacağız.
Avrupa Birliği ile çıkmaza giren tam üyelik görüşmelerini sona erdirip, yeni ve iki tarafında yararına olan yeni bir ilişki modelini geliştireceğiz. Özetle, Zafer Partisi Korona Sonrasında yeniden yapılan dünyanın ekonomik, politik, jeopolitik, kültürel, dış politik ve toplumsal sorunlarına cevap veren tek programa sahip partidir.
Devlet krizini aşmak için devlet geleneğimize uygun olan parlamenter demokrasiye geri dönüş kaçınılmazdır. Zafer Partisi yaşanan devlet krizinin en kolay aşacaktır. Çünkü devlet yönetme ciddiyet ve sorumluluğuna sahip olma, devletin kuruluş felsefesini temsil etme konusunda Zafer Partisi en yetkin partidir.
Zafer Partisi yaşanan milli birlik krizini de en kolay aşacak ve Türk milletine tekrar tek millet olduğunu hatırlatacak partidir. Zafer Partisi, milleti bölen ittifakların tarafı olmayı reddederek, birleştiren siyasetlerin partisidir. Millet İttifakına da Cumhur İttifakına da eşit uzaklıkta olup, ittifakı Türk milleti ile yaparken, Türkiye düşmanlarına canınız cehenneme diyenlerin partisidir.
Sayın genel başkanım verdiğiniz değerli bilgiler ve açıklamalarınız için çok teşekkür ederiz.