Zafer Partisi Tarımdan ve Çevreden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu, 14 Mayıs Dünya Çiftçi Gününde basın açıklaması yaptı. Şahsuvaroğlu, “Zafer Partisi olarak kurulduğumuz günden itibaren tarım ve çevre sorunlarının en yakın takipçisiyiz. İliç, Develi, Akbelen, Kazdağları, Çambükü gibi tarım ve çevre sorunu yaşanan her yerde Zafer Partisi halkımızın yanındaydı.” dedi.
Zafer Partisi Tarımdan ve Çevreden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu’nun açıklamaları şu şekilde:
“ Malumları olduğu üzre IFAB yani Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu 1984 yılından beri Dünya Çiftçiler Gününü kutlamaktadır. Türkiye Ziraat Odaları Birliğimiz de bu kuruluşun üyesidir ve biz de Türk çiftçileri olarak bugünü kutlamaktayız.
Ne yazık ki insanlık tarafından, silahlanmaya ayrılan payın on binde biri açlıkla mücadeleye ayrılsa yeryüzünde tek bir aç insanın kalmayacağı bilinmesine rağmen savaşlar devam etmekte, göç mühendisliği yeni savaş teknikleri arasında hayat bulmaktadır.
Avrupa çiftçisini koruyan ve kollayan bir AB Ortak Tarım Politikası var. Gerek Covid19 nedeniyle gerekse Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle gıdaya erişimde ve tarımsal üretimin sürdürülebilirliği konusunda bazı sıkıntılar yaşandı. Avrupa’da çiftçi sayısında bir azalma gözlendi ve üreticiler bekledikleri fiyatları göremediler ve desteklemeleri yetersiz buldular. Çiftçiler traktörleriyle kentleri işgal etti.
Bizde ise son on yıl içinde çiftçi sayısında yarı yarıya düşmekten daha fazla bir düşüş yaşandı, 2011’de bir milyon yüz bin olan çiftçi sayısı 500 binin altına düştü. Çiftçiler üretimden çekildiler, tarım arazileri boş kaldı. Tarımsal girdilerde korkunç fiyat artışları yaşandı. Çiftçi girdileri teminde zorlandı. Tarımsal desteklemelerin belirsizliği ve sürdürülebilir olmayışı özellikle de taban fiyatı ve alım garantisi bakımından yaşanan endişeler çiftçimizde üretim şevkini ortadan kaldırdı.
Çiftçilerin ziraat bankasına olan borçları yüzünden haciz gelirken aynı banka yandaş medyaya geri dönmeyeceği belli olan krediler yani milyarları bulan bahşişler verdi. Bir yanda Kamu Özel İşbirliği uygulamaları ile birtakım betoncu takıma milyarlarca dolar ödenmeye devam edilirken, madenlerimiz sömürülürken ve madenlerimizde su ve toprak kirlilikleri had safhaya erişmişken ekonominin sırtına yük olan bazı firmalara vergi affı getirilirken çiftçinin tarlalarına üretim faktörlerine ve emeğine teşvik yerine ipotek konmaya kalkışıldı.
Amasya Taşova Çambükü Köyünde çiftçi Menekşe Hanımın ve diğer köylülerin bamya tarlaları işgal edildi. Verimli tarlalar OSB yapılmak istendi. Devletin bizatihi koruması gereken tarım arazileri ne yazık ki tam tersine elde çıkarılmaya çalışıldı. Amaç dışı kullanımını önlemesi gereken resmî kurumlar işgalci durumuna düştü. Çiftçilerimizin şanlı direnişi sayesinde mahkeme işgalcileri tarladan çıkardı.
Afyonkarahisar’ın Sandıklı İlçesi Örenkaya kır mevkiinde çiftçilik yapan Mehmet Akşit hayvanlarını otlatması için iş verdiği Suriye uyruklu sığınmacı çoban tarafından boğazı vahşice kesilerek öldürüldü. Nasıl ki tarlaları işgal edilmeye çalışılan Çambükü köylüleri haklı çıktı ve işgalden kurtuldularsa, Türkiye’yi işgal eden ve güvenlik sorunu haline gelenlerden de artık kurtulmalıyız. Bu artık bir partinin konusu değildir. Bu ülkenin beka sorunudur. Ülkemiz, Avrupa ile İsrail rahat uyusun diye emperyalizm tarafından uluslararası göçmen kampı haline getirilmek isteniyor. Artık can güvenliğimizi tehdit eden bu cana kastedenlerden bir an evvel kurtulmalıyız.
Ülkemiz hayvancılığı çökmüş vaziyette ama hala “Afganlar olmasa çoban bulamayız” algısını yaratmak isteyenler var. Eski Türkiye’de hayvan varlığı nüfusumuzla orantılı iken şimdi giderek azaldı ve çoban okulları, köy enstitüleri, ziraat okulları ve veteriner teknisyen okulları kapatıldı. Bir an evvel meslek okullarını geliştirmeli ve köy okullarını açmalıyız.
İliç’te maden meralarımızı en önemli su ve toprak kaynaklarımızı siyanürle zehirledi. Develi’de yine benzer bir yabancı sermaye madenimizi sömürdüğü yetmiyormuş gibi Sultan Sazlığını kirletti. Madencilerimizi cıva ile zehirlediği mahkemece kanıtlandı. Kaz Dağları Akbelen ormanlarındaki talan herkesin malumudur.
Bize aç kalmamamız için canla başla gıda üreten gıda hammaddesi üreten çiftçilerimiz el üstünde tutulması gerekirken maalesef hem devlet tarafından hem de işgalciler tarafından ölüme itilmektedir. Emekli ölsün düzeni aynı zamanda çiftçilerimizin elinden toprak ve su gibi iki aziz varlığı almak istemektedir.
Avrupa’daki çiftçilerin haklı olarak yürümesi, davalarını duyurması dünya kamuoyunun dikkatini çekmiştir. Oysa bizim çiftçilerimizin sorunları Avrupa’daki çiftçilerin sorunlarından kat be kat fazladır. Ne yazık ki müstevlilerin siyasi emelleri ile şahsi çıkarlarını tevhid edebilen gaflet dalalet ve hıyanet içindeki sözde politikacılar karbon emisyon piyasasına teslim olurken, rezerv yasasına evet derken ne iklim değişikliği ile mücadele ne de toprakların doğru kullanımı planı yapmışlardır.
Zafer Partisi olarak kurulduğumuz günden itibaren tarım ve çevre sorunlarının en yakın takipçisiyiz. İliç, Develi, Akbelen, Kazdağları, Çambükü gibi tarım ve çevre sorunu yaşanan her yerde Zafer Partisi halkımızın yanındaydı. Çambükü köylüleri toplaşıp dertlerini dinleyebilecek bir dost bağrı olarak Zafer Partisi’ni gördüler ve ziyaretimize geldiler.
Ama buna rağmen bir kısım medya Zafer Partisi’nin sadece sığınmacılar meselesine kafayı taktığını yazıp çizmekte ana muhalefet partisi bile kendi belediyelerine Zafer Partisi’nin doğru politikalarına yaklaştığı için mobbing uygulamaya kalkmaktadır.
Zafer Partisi, Türk çiftçisinin sorunlarını bilmekte ve yaptığı çalıştaylarla hazırladığı program ve eylem planları ile çözüm üretmektedir. Özgür Özel’e ve iktidarı ve muhalefeti ile düzenin partilerine bu çiftçiler gününde seslenmek istiyorum.
Gelin, Zafer Partisi’nin önerilerini projelerini eylem planlarını kıskanmadan Türk çiftçisi için hayata geçirin. Türk milletinin birliğine kasteden küresel güçlerin empozesi olan Anayasa dayatmalarından vazgeçin ve reel ekonomi politiğe uygun hareket ederek çiftçiler için hazırladığımız önerilere kulak asın.
Zafer Partisi olarak diyoruz ki, açık kapı politikasına son verin, devlet krizini önleyin, yumuşamayı parti menfaatleri için değil Türk milletinin birliğini tesis için gerçekleştirin.
Meralarımızı, otlaklarımızı güvenli hale getirin, çoban okulları açın, köy okullarını hayata geçirin, veteriner hizmetlerini ulusal boyutlu bir organizasyona kavuşturun. Büyük ve küçükbaş hayvan varlığımızı nüfusumuzun üzerine çıkaracak tedbirleri alın. Süt hayvanlarını kesime gönderen çaresizliğe son verin. Buzağı ölümlerini önleyin, tarımsal girdilerde dışa bağımlılığı kaldırın. Meralarımızı işgalden kurtarın. Bu aynı zamanda karbon emilimini artırmak için de önemlidir. Salon çevreciliği gibi salon iklim değişikliği ile mücadele tafrasından vazgeçin. Bölgesel ürün ve havza paterni uygulamasına geçin. Tarımsal bilgi sistemini kurun. Desteklemede alım ve fiyat garantisini getirin.
Bu çiftçi gününde artık çiftçilerimizin kooperatiflerinin üst birliklerinin, ziraat odalarının hükümetin aralık ayında dağıtacağı ulufeye mahkûm sivil toplum kuruluşları kategorisinden gerçek üretici örgütlenmesine evrilmesi önündeki engelleri kaldırın.
Zafer Partisi’nin tarımdaki 19 eylem planını uygulamanızda sizlere her türlü yardımı yapacağımızı şimdiden taahhüt ediyoruz. Ülkemiz için hayırlı her teşebbüste asla parti taassubu yapmayacağımızı ilan ediyoruz.
Gelin, yerli tohumculuğu geliştirme projemizi hayata geçirin, ürün-havza planımızı uygulayın. Tarımda 3 Aşamalı Planımızı hayata geçirin. Tarımın organizasyonunda, sanayinin organizasyonundan ve pazarın organizasyonunda, deprem bölgesi için hazırladığımız tarım kentleri projemizi tartışalım.
Ziraat Bankası’nın çiftçi borçlarını silelim. Bütçe gelirlerinin yüzde beşini tarıma ayıralım. Tarım kentlerini kuralım. Ürün alım garantisi sistemini kuralım. Mera ıslahını arazi toplulaştırma, tarım arazi yasası, su yasası, tarsimin genişletilmesi, tarbilin etkinleştirilmesi, Marmara eylem planı, Ergene Havzası eylem planı, su ve toprak kaynaklarını geliştirme eylem planı, kıt su kaynakları yönetimi eylem planı, çiftçi birlikleri üst birliği ve çiftçi bankası, iklim değişikliği ve çölleşme ile mücadele eylem planı, kirlilik ve erozyonla mücadele eylem planı, taşkın ve kuraklıkla mücadele eylem planı, yeşil madencilik eylem planı, Toprak Su teşkilatı, Türkiye Zirai Donatım Kurumu, Stratejik ürünler eylem planı sığınmacıdan başka politikası yok suçlamasının hedefi olan Zafer partisinin programından bazı başlıklar…
Genç Çiftçi eylem planı, dadın Çiftçilerimizin köy hayatının idamesi adına sigortalı olması ve asgari ücret ile aile ekonomilerine katkı eylem planı, köye dönüş eylem planı, çevrekentler eylem planı, damızlık yönetimi ve pazarı eylem planı, ürün borsalarının geliştirilmesi eylem planı, gıda güvencesi ve gıda güvenliği, agro endüstri merkezleri, yayçep ve benzeri projelerimiz de cabası…
14 Mayıs Çiftçiler Gününde Türk çiftçisinin daima yanında olduğumuzu haykırıyor ve çiftçilerimizin taleplerinin yerine getirilmesini talep ediyoruz. Acilen çiftçilerin düşük faizli kredi talepleri yerine getirilmeli, kullandıkları elektrikten TRT fonu kaldırılmalı, yer altı su kullanımı ücretleri azaltılmalı, sulama tekniklerini geliştirmede çiftçiye karşılıksız hibe verilmeli, ucuz girdi temini için kooperatifler teşvik edilmeli, ziraat bankası ve tarım kredi borçlarının bir kısmı silinmeli bir kısmı tehir edilmeli, tarım sigorta primleri çiftçilerin ödeyebileceği boyutlara çekilmeli, ödedikleri prim hesaplanarak yıpranma hakkı tanınmalıdır.
Ama her şeyden önemlisi tarlaların, ahırların, hayvan ve bitki varlıklarının ve dahi en başta çiftçilerin ailelerinin can güvenliği emniyeti sağlanmalıdır. Sığınmacılar ülkelerine geri gönderilmeli onlara harcanan meblağ Türk çiftçisine harcanmalıdır. Aksi takdirde kıtlık ve açlık tehlikesi kapıdadır.