Yüreği Kırgın Adamlar

Bir nesil yetiştirdi bu millet; “Kurtkaya elini çöz!” emrini verendeki samimiyet, elini çözen Kurtkaya’daki sadakatle… Bir yol açtılar geleceğimize; canlar, kanları, malları ile… Umutları, hayalleri vardı, sevdikleri ve sevenleri vardı, gidemeseler de yollarını bekleyenleri vardı. Arkadaşları için aç kalmaktan mutluluk duyacak kadar büyük yürekleri vardı. Hasretleri vardı, hüzünleri. Birde bir karakışta omuzlarında yolcu ettikleri… Hepsinden daha büyük, daha yüce ülküleri ve imanları vardı…
 
Onlar tarihin kut almış çocuklarıydılar…
 
Eylüller geçti… Başka baharlar geldi. Ülkenin iklimi değişti. Başka baharlarda çiçek açanlar da oldu, kendi ikliminde solanlar da yeni boy veren sürgünler de… Aynı sandalyede sabahlayanlar oldu, bir dilim ekmeği paylaşanlar… Şatafatlı eğlencelerden, zevkli kantin sohbetlerinden yüz çevirip ülkesiyle, ülküsüyle sözleşenler oldu. Gariban evinde makarna kaynatanı da vardı, kantindeki yemek kokusuyla yetinip yatağına gideni de… Ama yine de Kara Eylül’ün üzerine ‘Gök Mavisi İnkılâp’la uyanmaktı rüyaları…
 
Onlar da tarihin kut almış çocuklarıydılar…
 
Ve zaman geldi; “Tüfenk icat oldu mertlik bozuldu.” Makam ve mevki hırsları para ve gücü silah yaptı, vurdu kut almış çocukları… Yürekleri kırıldı, umutları tükendi. Belki kendi suçları idi yüreklerini yakan, belki inançlarına götürmeyen ayakları idi. Bazen av oldular sahte kahramanların sürek avında, bazen dolgu malzemesi. Sevdaları gurbet olmuştu artık, kendileri yoklama kaçağı… Hep suç başkalarında mıydı? Kendi kabahatleri de çoktu. Türk topraklarının işgaline göğüslerini siper edenlerin, Türk çocuklarının beyinlerinin işgaline engel olamamalarıydı yaraları… Sandalyesinin üstünde sabahlara dek nöbet tuttukları ocakların kapısını çalmıyorlardı… Dışarıda kalmışlardı yürekleri kırgındı…
 
Bütün yokluklara rağmen mücadelenin içinde idiler. Yokluk edebiyatı yapmıyorlardı, gerçekten yoktu… Masa yoktu, koltuk yoktu, tabela yoktu, en önemlisi omuz verecek omuz yoktu… Yılmadılar, bütün yoklukları aştılar. Omuz omuza verdiler, onlara da millet omuz verdi. Ancak aralarına kahramanlık türkülerinin nameleri içinde de, ilahi nağmeleri içinde de sızanlar oldu. Kimileri çıktı varlıklarıyla, cüzdanlarının kabarıklığıyla ezmeye çalıştı onları, kimileri ise… Bir ceylan kıvraklığı ile sızmışlardı aramıza. Bizden oldukları iddiası ile bütün kutsallarımızı sanki Mekke’nin putlarıymışçasına yıkıyorlardı. Teslim olmadılar, direndiler… İçerdeydiler ve yürekleri kırgındı…
 
Birbirini tanımak için işaret ve parolaya ihtiyaç duymayan, Türklük ateşi ile gözbebekleri parlayan Ülkü yiğitleri… Yürekleri kırgın adamlar… En tepesinden en aşağısına kadar ter dökmüş, bir gün dahi bu ülkü için yüreği atmış kim varsa biz hepinizi sevdik, sizden de çok ülkülerinizi sevdik. Sizi değerli kılan mücadelenizdi, yenilgi yenilgi büyüttüğünüz zaferdi. Varsın Türklük davası mücadelemizin sonunda zahiri zaferlere, makamlara başkaları ulaşsın. Savaş meydanına atını dörtnala süren Kür-Şad’ca destanlaşan yiğitler, Allah sevdamızı ve imanımızı imtihan ediyor… Yüreği kırgın adamlar vakit bu vakittir, davranın. Davranın ki Huzur-u İlahiye gönül rahatlığı ile çıkalım. Tarihin kut almış çocukları, yüreği kırgın adamlar imtihanınız kutlu olsun…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!