10 yıldır devam eden Suriye İç Savaşıyla birlikte Geçici Koruma Statüsü altındaki sığınmacılar başta Türkiye olmak üzere bütün Avrupa’yı da etkiledi. Türkiye bu süreçten en fazla etkilenen ülke olmuştur.
Türkiye’nin bu süreçte birlikte 3 milyon 672 bin 646 Suriye uyruklu sığınmacıya ev sahipliği yaptığı belirtilirken, Afganlar, Pakistanlılar ve Somali’den gelen sığınmacılarla birlikte açıklanmayan rakamlara göre 5.5- 6 milyon civarı sığınmacıya ev sahipliği yapmaya başladığı tahmin edilmektedir.
İşte Türkiye’nin yükü bu kadar ağırken Yunanistan dün kabul edilemez bir karara imza attı. Yunanistan hükümeti Türkiye’yi sığınmacılar için “Güvenli bir üçüncü ülke” olarak tanımladı.
Yunanistan’ın aldığı bu karara Türkiye’den daha herhangi bir tepki gelmedi. Ancak Türk Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Erdoğan Yunanistan’ın aldığı bu skandal kararı Sputnik TR için değerlendirdi.
Prof. Dr. Murat Erdoğan’ın Yunanistan’ın aldığı bu skandal karar hakkındaki değerlendirmesi şu şekilde:
“Söz konusu mülteci olunca her ülke kendi üzerinden bunu atmaya çalışıyor. Böyle de olunca herkes uluslararası hukuku da ilkeleri de çiğniyor” dedi ve şunları ekledi;
“Şu an Yunanistan’ın böyle bir şey söylemesi kendilerinin bile inanmadığı bir şey. 15 Temmuz’dan sonra bir sürü insan Yunanistan’a gitti, Türkiye onları talep etti. Darbeye teşebbüs etmiş kişiler ve Birleşmiş Milletler (BM) anlaşmalarına göre bu tip insanların mülteciliği talep etmesi bile mümkün değil. Onların iade edilmesi gerekiyordu. Ama Yunanistan, Türkiye’nin güvenli bir ülke olmadığını öne sürerek göndermedi. Burada garip bir olay yaşanıyor. Bu sadece Yunanistan’ın değil Avrupa Birliği’nin (AB) genel politikası böyle, mümkün olduğunca mültecileri sınırlarının içine sokmamak, sınırların içine girenleri de mümkün olduğunca geldikleri ülkelere ya da ikinci bir ülkeye de geri göndermek. Türkiye’ye de bunu yapıyorlar.”
Ayrıca “Uluslararası hukuk size, sığınma talebinde bulunanın nereden geldiğine bakar, Almanya’dan Hollanda’ya sığınma başvurusunda bulunduğunda, ‘niye bize geldin’ diye sorarlar. Çünkü orada da bu başvuruyu yapabilme koşulları var. Türkiye’de bunun olması mümkün değil. Türkiye, mülteci hukukuna göre üçüncü güvenli ülke kabul edilemez. Çünkü Türkiye, Avrupa dışından gelenlere mültecilik vermiyor. Yani Afganlar, Somalililer, Suriyeliler, Iraklıların hiçbirine Türkiye mültecilik statüsü veremiyor. Türkiye’nin coğrafi çekincesinden kaynaklanan bir uygulaması var. Bu bile başlı başına mülteciler bakımından Türkiye’nin üçüncü güvenilir ülke kabul edilmesinin engelidir. Türkiye’de başlarına bir şey gelmiyor, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü çalışıyor ve bunlarla ilgili uygulamalar yapılıyor, işkenceye maruz kalmıyorlar, öldürülmüyorlar gerekçesiyle bunlar Türkiye’de kalsın isteniyor. Tam aksi raporlar da var. Ama ne yazık ki kimse uluslararası hukuk ilkelerine bakmıyor. Nasıl dışsallayabilirim onun derdine düşmüş durumdalar. Yunanistan’ın aldığı karar da bu yönde.”
Murat Erdoğan bu açıklamalarının yanı sıra AB’nin yeni bir Göç ve İltica Paktı hazırladığını da ifade etti. Erdoğan Pakt ile ilgili ise şunları belirtti:
“Bu pakt ile çok net bir şekilde nitelikli göçmen istediklerini söylüyorlar. Ama aynı pakt diyor ki; söz konusu mülteci olursa biz onları almamak için her türlü yolu deneyeceğiz, geldikleri ülkelerde veya Türkiye gibi ikinci ülkelerde kalmaları için de mali destek sağlayacağız. Bütün bunlar AB gibi uluslararası hukukun en önemli kurallarının ön planda olduğu bir birlikte bile artık mülteci hiçbir şekilde romantik alan değil. Bunu engellemek için her türlü yol deneniyor. Bugünlerde AB’nin parasıyla Yunanistan, Türkiye sınırında ses bombaları atacak, insanları huzursuz edecek, yeni bariyerler oluşturacak önlemler alıyor. Bu eskiden AB’de büyük tartışmalara neden olurdu, şu anda cılız bir ses çıkıyor. Zihniyet çok değişti. Bu konudaki insan hakları da sadece söylemde kalıyor, pratikte bir etkisi olmadığı için de rahat davranıyorlar.”dedi.
Prof. Dr. Murat Erdoğan’ın bu açıklamalarından yola çıkarak AB 10 yıldır Türkiye’ye verdiği sözleri tutmadığı halde hangi amaçla Türkiye ile yeni bir pakt imzalamak istemektedir.
Prof. Dr. Murat Erdoğan’ın da dediği gibi 15 Temmuz da Türkiye’ye karşı hain darbe girişiminde bulunan darbecileri iade etmeyen Yunanistan ne hakla Türkiye’nin sığınmacı politikasına karışmakta ve bunların Türkiye’de kalması için elinden geleni yapmaktadır.
Hem AB’nin hem Yunanistan başlıca amacı bu sığınmacıları gerek fonlarla gerekse yaptığı anlaşmalarla Türkiye’ye entegre ederek Türkiye’nin demografik yapısını mı değiştirmek istemektedirler. Yoksa Türkiye’yi hem demografik hem de ekonomik manada yıpratarak kendilerine hizmet etmesini sağlamak istemektedirler.
Prof. Dr. Murat Erdoğan bu söylemlerinde haklı ise neden Türkiye hükümeti sessiz kalmaktadır.
Kaynak: 21YYTE/Nizam Ahmet Orhan