Yuh Çeken ‘Milli İrade!’

Cumhurbaşkanı Adayı ve Başbakan R. Tayyip Erdoğan’la ilgili, “başa çıkılmaz” değerlendirmesi yapan Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Erdoğan’ın karşısındaki kalabalığa birbirine zıt iki ayrı şey anlatıp ikisini de alkışlatıp yuhalatabilen birisi olduğunu, şöyle anlatıyor;

 *

Önce ilkokul mezunu diye yuhalatıyor!

Tayyip Erdoğan miting meydanında…

‘Fethullah Gülen kim ya…

İlkokul mezunu biri’ diyor.

Kitle dalgalanıyor.

Ve "Yuh" sesleri havalanıyor.

Sonra üniversite mezunu diye

Tayyip Erdoğan miting meydanında…

‘Ekmel kim ya… Neymiş, profesörmüş, üç dil biliyormuş’ diyor.

Aynı kitle yine dalgalanıyor.

Ve yine "Yuh" sesleri havalanıyor.

Süper bir insan!

Tayyip Erdoğan gerçekten çok süper bir insan…

Aynı kitleye, aynı anda…

Hem ilkokul mezunu olmayı, hem de profesör olmayı yuhalatabiliyor.

Soruyorum: Böyle biriyle kim baş edebilir?

*

Evet, böylesi biriyle baş edilemez de, asıl soru şu;

Kayıtsız-şartsız, muhakemesiz istenileni yuhalayıp, istenileni alkışlayan kalabalıklarla nasıl baş edilebilir?

Son zamanların her fırsatta öne çıkarılıp, dillerden düşürülmeyen yeni “milli iradesinin” merkezini oluşturan bu anlayış gurubunu her yönden inceleme, irdeleme ihtiyacı elzemdir.

*

Demokrasinin cilveleri de vardır muhakkak! Kimi zaman belirleyici de kılınabilir…

Kemiyet-keyfiyet düşüncesini dışlamış, toplumsal ahenk, adalet duygusu, hak ve özgürlüklerden uzak, çoğulculuğa mesafeli, sadece ve sadece çoğunluğu mutlak görüp, diğerlerini yok sayan, buna da “milli irade” diyen bir anlayış mutlak hâkimdir bugün.

Tek önceliği kendi olanların, cumhuriyet değerlerini kabullenmeyenlerin, etnik siyaseti benimsemişlerin, iradesini tek kişi yönlendirmesine perçinlemekte kutsallık arayanların, kolay kazanıp, zahmetsiz yaşayanların koalisyonunu tek merkezde birleştirmek, bundan da güç oluşturmak! Bu gücün üzerine de her türlü imkân ve bağlantıları insafsızca kullanıp ikinci katman ile çoğunluğu ele geçirmek!

Bugün araştırma şirketlerinin ittifakla, Erdoğan ne derse desin, ne yaparsa yapsın yüzde 35 kesim vazgeçmez tespitini, bu koalisyon çerçevesinde değerlendirmek yanlış olmayacaktır.

*

Hal böyle olunca;

Her adım pervasızca atılabilecektir. Dün denildiğinde alkışlananın, bugün tam tersi söylenildiğinde de alkışlanacağı mukadderdir.  Bir gün milliyetçiliği ayakaltına alıyorum deyip, sonrasında en büyük milliyetçi benim denilebilecektir. Toplumu oluşturulan değerler bir, bir yuhalanabilecektir. Millete ağır küfür ettiği ifşa olan birinin elinden plaket alacak kadar rahat olup, yetmedi bu kişinin devlete olan borçlarında da sıfırlama kolay olacaktır. Seçim dönemi olmasına rağmen her türlü kayırmacılık hız kesmeden devam edebilecektir. Yüzde beşin oyunu alabilmek için terör örgütünce dayatılan imtiyaz yasası, yüzde 95 in tepkisinden çekinmeden meclisten çıkarılabilecektir.

*

Böylesi bir durumda ne yapılabilir, nasıl yapılmalıdır!

Görünen odur ki, yüzde 35 civarında şekillenen koalisyon alanına nüfuz etmek uzunca bir süre imkânsız görünmektedir. Bu alan tek bünyede olduğu müddetçe güç olma konumunu muhafaza edecektir. İlaveten üzerine yüzde on, on beşlik bir kesimi de dahil etme imkanı daima ihtimal dahilinde olacaktır.

O zaman;

Önceliği vatan, millet, devlet sevgisinde birleşenler, adalet ve hakkaniyet duygusunu önde tutanlar, önce ülkem diyenler, güç merkezi oluşturmayı başarabilmelidirler. Detay farklılıklarda kaybolmak yerine temel değerlerde birlikteliği tesis edebilmelidirler. Siyasi ve sosyolojik kalıpların süratle yıkıldığını fark etmeli yeni denge merkezlerinde, milli değerlerin belirleyici olması ülküsünde irade oluşturulabilmelidir.

*

Aksi durumda geri dönülemez çöküş hali tamamlanacaktır.

*

Cumhurbaşkanlığı seçimi aslında, tam da bu tespitlerin kristalize oluşunu ifade eder bir zeminde gelişiyor.  Bir tarafta baş edilemez dedirten “koalisyonun” oluşturduğu gücün orantısız baskı ve algısı, diğer yanda milli birliğin önemini kavrayan ve çatı oluşturan siyasi liderlerin büyük bir olgunlukla gerçekleştirdiği merkezilik.

Şimdi iş başa düşmüştür.

Şimdi cumhur’un duruma el koyma zamanıdır.

İşaret fişeği atılmalıdır!

Gönlünde vatan millet sevgisi olanlar, gidişteki çözülmeyi görenler çoğunluk olmayı başarabilmelidirler.  Organizasyonların algı gücünü, bireysel irade ve sahiplenme ile bertaraf edebilmelidir. Oy kullanmaya gidip gitmemekten öte, muhakkak ve muhakkak bir komşu, bir akraba, bir tanıdık kazanılmalıdır.

Nitekim!

Yüzde iki, üçlerin, tüm geleceği etkileyeceği çok önemli bir seçim yaşanmaktadır!

Sadece ülkemizin değil, kan gölüne dönen bölgemizin de!..

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!