Balkan kelimesi, Türkçe bal ve kan kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşur. Hakikaten de bu coğrafya, öyle güzeldir ki hayatı adeta ballandırır. Lakin bu güzelliklerin tadına bakmak isteyen eşek arıları da hiç eksik olmaz. Bir bakmışsın, Rumeli’nin bal dolu çanağına yeniden kan doğranmış.
Osmanlı’nın çöküşüyle beraber kimi zaman Rusya’dan, kimi zaman da Brüksel’den havalanan eşek arıları Balkan halklarına kin ve nefret tohumları ektiler. Asırlarca komşuluk etmiş insanlar, bu zehirli tohumların tesiriyle defalarca birbirlerine hayatı zindan ettiler.
Eski Yugoslavya ve Bulgaristan’da komünist rejimin dağılma sürecinde özellikle Türk ve Müslüman Balkan insanı zulme uğradı. Kimisi öldü, toplu mezarlara gömüldü. Birçoğu da ölümden beter acılar yaşadı.
Neticede, eski Yugoslavya çok sayıda küçük devletçiğe bölündü Bulgaristan ve Yunanistan’da yaşayan Müslüman – Türk toplumunun yaşadıkları sıkıntılar ise hala çözüm bekliyor.
Balkanlardaki acılar yapılan uluslararası anlaşmalar ile kısmen de olsa biraz yatışmış gibi görünürken bir kez daha kan tohumu taşıyan eşek arılarının vızıltıları kulakları tırmalamaya başladı.
Bir sonraki Avrupa Birliği dönem başkanlığını üstlenecek olan Slovenya Başbakanı Janez Jansa’nın, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel’e gönderdiği iddia edilen diplomatik bir belge yakın gelecekte Balkanların yeniden karıştırılmak istendiğini gösteriyor.
Batı Balkanlar’da etnik ayrışmaları çözmek için 5 ülkenin sınırlarını yeniden çizilmesini öngören gayri resmi diplomatik belge özellikle Bosna Hersek’te kızgınlığa neden oldu.
Her ne kadar Slovenya başbakanı apar topar inkâr etmek istese de Reuters’in varlığını teyit ettiği ve çok sayıda AB diplomatının gördüğünü aktardığı bu belgede Bosna Hersek ve Kosova’nın etnik yapı gözetilerek parçalanması teklif ediliyor.
Buna göre Bosna Hersek’in iki etnisitesinden biri olan Sırp Cumhuriyeti’nin bağımsız Sırbistan’a bağlanması, Hırvatların yoğunlukta olduğu kantonların Hırvatistan’a bağlanması ve Kosova’nın Arnavutluk ile birleşmesi öneriliyor.
Balkan ülkelerinin AB’ye entegrasyonunun etnik sorunlar çözülmeden çok zor olacağı vurgulanan belgede bunun da Genişletilmiş Sırbistan, Genişletilmiş Hırvatistan ve Genişletilmiş Arnavutluk’la mümkün olacağının altı çiziliyor.
İngilizce “Batı Balkanlar-Daha ileriye” başlığıyla hazırlanan belgenin Slovenya’nın resmi tutumu olmadığı ifade edilirken, eski Yugoslavya’nın karşılaştığı sorunlara bir “çözüm” olduğu ileri sürülüyor.
Bosna Hersek’in AB üyeliğinin reddedilmesi gerektiği vurgulanan belgede, Türkiye’nin bölgedeki boşluktan faydalandığı iddia edilirken özellikle Bosna Hersek ve Kuzey Makedonya’da son derece etkili olduğu maddesi yer almıştı.
Avrupa Birliği’nin işleyiş mekanizmasında herhangi bir bağlayıcılığı olmayan bu tür belgeler diplomatik kanallarda sıkça kullanılıyor ve birliğin politikalarının şekillenmesinde etkili olabiliyor.
Konu hakkında görüşlerine başvurduğum Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Sabri Mutlu, Balkanlar’da yeni etnik karmaşalara yol açabilecek statüko değişikliği için birilerinin nabız yokladığından endişe ettiğini söyledi ve bunun Balkan kökenli Türk vatandaşları ve bu ülkelerde yaşayan soydaşlarımızı huzursuz ettiğinin altını çizdi.
Benim kişisel kanaatimi sorarsanız Türk diplomasisi, Ukrayna, Libya, Filistin gibi coğrafyalardaki sorunlar ile meşgulken hemen yanı başımızdaki Balkanlar’da dolaşan eşek arılarını savuşturmanın çaresine de bakmalı.
Zira yakın zamanda sıcak çatışmalar yeniden başlarsa bunun nelere yol açabileceğini tarih bize söylüyor.
Eski Yugoslavya’da yeniden kaynatılmak istenen kazandan sıçrayacak en küçük ateşin nereleri yakabileceğini hayal bile edemezsiniz!
Türkiye, bir an evvel Balkan ülkelerinin mevcut statüko bozulmadan Avrupa Birliği üyesi yapılmasını ve sınırların değişmezliği prensibinin güvence altına alınmasını sağlamak zorundadır.