“Yücelciler”, Balkanlardaki Türk-İslâm varlığını, kültürünü ve kimliğini insan hakları sınırları çerçevesinde; Makedonya merkezli muhafaza ve müdafaa etmeye yönelik ihtiyaç ve gereklilik olarak İkinci Dünya Savaşı yıllarında ortaya çıkmış ve sorumluluk üstlenmiş bir eğitim-kültür ve sanat hareketidir.
Ömrünü devletine hizmetle geçirmiş olan devlet adamı, şair-yazar ve gazeteci Fahri Kaya (15 Haziran 1930 Kumanova- 23 Mart 202 İstanbul), Yücelcilerin Makedonya’daki Türk-İslâm varlığının eğitim ve kültür hayatına yaptıkları katkıyı anlatırken şu tespitlerde bulunuyor:
“Yücelciler bir terörist örgüt değildi. Rumeli ve özel olarak Makedonya Türkleri, tarihte hiçbir zaman yıldırmacı, tehditçi ve terörist olarak görülmedi. Amaçlarında ve davalarında haklı olduklarını göstermek için terörü hiçbir zaman araç olarak kullanmadı. Tam tersine Balkanların bu bölümünde terörist olanlardan çok zaval gördük. İki üç kişinin yabancı bir devletin-bunu ana ülkenin- temsilcisiyle görüşmesi, ya da buradaki Türk halkının durumu ve geleceği hakkında fikir alışverişinde bulunması yüzünden görüşmeden habersiz olan 63 kişinin casus-İspiyon- olarak yargılanmaları da, akla sığar gibi değil.
Yargılananların büyük bir kısmını çok iyi tanıdığım için, bunların terörist ve casus olduğuna hiçbir zaman inanmadığımı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Onlar zemin ve zamanın kurbanı oldu.
Evet, Yücelciler terörist ve casus değil, millî kimlikleri çok güçlü, Atatürkçü aydınlardı. Baş amaçları, yeni devlette yaratılan yeni imkânlardan tamamen yararlanarak Yugoslavya Türklerinin eğitim, kültür, sosyal ve ekonomi bakımından gelişmelerinde yol açmak, bunları toplumdaki öteki milletlerle birlikte eşit bir duruma getirmekti. Aralarında önemli bir kısmı öğrenim görmüş, bilinçli kişilerdi. Üsküp’te asil ailelerin çocuklarıydı. Ev eğitimleri düzenli, gelenek ve törelere son derece saygılıydılar.” (Kaya, 2015:221)
Yücel Hareketinin ortaya çıkışı, faaliyetleri ve sonrasında yargılanmaları ve cezalandırılmaları ile ilgili olarak konuşanların, yazanların, yorum ve dedikodu yapanların, korktukları/çekindikleri için ellerindeki bilgi ve belgeleri kamuoyuyla paylaşmayanların unutmaması gereken bir gerçek var; zaman ve zemin… Konuyu ve olayları zamanı ve zemini dikkate alarak değerlendirmek ve yargılamak zarureti olduğu gibi bugünün de o zaman ve zemin olmadığı bilincinde olarak sorumluluk içinde hareket etmek gerekliliği vardır.
Yücelciler konusu, yıllarca üstü örtülü bir korkunun gölgesinde üstü örtülü kalmış, sonrasında da bu çekingenlik, Yücel Şehitlerinin 28. Yıldönümü dolayısıyla İstanbul Aksaray’daki Gül Salonu’nda yapılan anma programı birtakım kıpırdanmalara vesile olmuş ve ardından gelen yıllarda Türkiye’de ve Makedonya’da anma programlarında konuşmalar ve mevlitler yapılmaya başlanmıştır. 1976 yılında İstanbul’da Şerafeddin Ferid Yücelden’in yaptığı konuşmada söyledikleri Yücelcilerin şanlı davasının özeti niteliğindedir:
“Yücel için Türk Milliyetçisi yalnız Türkçe yazan Türkçe konuşan değildir. Elbette Türkçe konuşmak, Türkçe yazmak kadar, Türkçe düşünmek de önemlidir. Ama bir Türk milliyetçisi için daha önemli olabilecek, Türk gibi düşünmek ve her olay karşısında bir Türk gibi davranabilmektir. Bu anlamda değil midir ki; Yahya Kemal, ‘Kökü mazide olan atiyim’ diyor. Yine mütemmim anlamda değil midir ki; Atatürk Türk milliyetçisinin şu tarafını veriyor ‘Ne mutlu Türküm diyene’. Şimdi, bütün mesele, Türk’ün mazisiyle mücehhez olarak ‘Türküm!’ diyebilmesi ve Türk’ün atisine doğru seri adımlarla ilerlemesidir.”
“Yugoslavya Türklüğünün selameti için kurulan Yücel Teşkilatı (1945) hiç şüphesiz Makedonya’daki kuruluşlar arasında önemli bir sivil toplum örgütü olma özelliğine sahipti. Diğer yandan Yücel Teşkilatı, II. Dünya Savaşı döneminde Bulgaristan ve Yugoslavya tarafından Makedonya Türklerine karşı yapılan sistemli baskılara karşı direniş göstermiştir. 19 ilâ 25 Ocak 1948 tarihleri arasında Yücel mensupları bir takım mesnetsiz iddialarla hâkim önüne çıkartılarak yargılanmışlar ve içlerinden dördü idama, diğerleri ise çeşitli hapis ve sürgün cezalarına çarptırılmışlardır.”(Türksoy,2020)
Aradan geçen 73 yıl zarfında Yücelciler hakkında tatmin edici bir çalışma yapılmadı/yapılamadı/yapamadık. “Çoğunluğu aydın ve yazı yazan ya da yazabilecek durumda olmalarına rağmen, Yücelci’ler de kendilerini ve başlarından geçenleri anlatmadan, yazıya dökmeden birer birer bu dünyadan göç ettiler. Aralarından sadece mahkemede örgütün sekreteri olarak yargılanan Şerafettin /Ferid/ Yücelden‘in, uzun yıllar başında bulunduğu Türk Göçmen ve Mülteci Dernekleri Federasyonun organı olan “Türk Dünyası” dergisinde yayınladığı birkaç yazısı ve örgütün uzun ömürlü merkez komite üyesi Refik /Şerif Mehmet/ Özer‘in, Yücelci’lerin yargılanmasınını 50. yıldönümü dolayısıyla, 1998 yılında yayınladığı bir risalesi ve Rumeli Kültürü (sayı 8 ile “Aksiyon” dergisinde (sayı 479 yıl 2004)) iki mülakatı var. Bir de yıllardır “Yücel” üzerinde duran ve konuyu aydınlatmak amacıyla büyük emek harcayan tarihçi H. Yıldırım Ağanoğlu’nun “Yücel Teşkilatı” adlı bir kitapçığı var.
Bu konuda Mehmet Ardıcı‘ın “Yücelciler” ya da “Makedonya’da Müslüman Direnişi /1991/” ve “Yugoslavya’da Müslüman Türk’e Büyük Darbe /1973/” kitaplarında da Yücel ile ilgili kimi bilgiler var ama bütün bunlardan dört kişinin ölümüyle sonuçlanan 63 kişilik büyük bir davanın nedenini anlamak ve tarihimizde çok elim olan bu davayla ilgili kesin bir sonuca varmak zor oluyor. Yücelci’ler davası üzerinde 1948 yılında, Makedonya Halk Cephesi tarafından mahkeme kayıtlarını içeren, Makedonca ve Türkçe olmak üzere bir kitapçık da yayınlandı. Bu kitabın, davayı hazırlayanların isteklerine göre hazırlandığını sezmek hiç de zor değil. Ama kitabın sonunda, daha doğrusu davanın bitiminde yargılananların verdikleri son ifadelerinin Yücelci’lerin hapisten çıktıktan sonra hiç yorumda bulunmaması ve bu beyanatları hangi şartlar altında verdiklerine dair yazılı ya da sözlü olarak hiç bir yorumda bulunmadıkları da düşündürücü bir olay. Fakat her nasılsa, Halk cephesinin, davayla ilgili yayınladığı bu risaleden Yücelci’ler olarak adlandırılan Makedonya Türk aydınlarının, istenildiği gibi işpiyon-terorist bir örgüt olduklarını göstermek için harcanan çabanın inandırıcı olmadığı çok kolay anlaşılmaktadır.”(Kaya, 2015:220).
Ölüm yıldönümlerinde yapılan anma programları ve bunlarla ilgili haber nitelikli gazete yazıları, Köprü dergisinin Mart 2006 sayısını Yücelcilere ayırmış olması, Salih Murat’ın Birlik gazetesinde ve Yeni Balkan gazetesinde yayınlanan yazıları ile Avni Engüllü’ün 2009’da yayımlanan Dermeyan adlı kitabında yer alan 5 yazısı(Engüllü, 2009:166-172) ile Sezar Salihi’nin senaryosunu yazıp yönettiği “Yücelciler” adlı kısa film konuyu gündeme getirmeleri açısından önemliydi ama beklenen ve istenen sonucu vermemiştir diye düşünüyorum.
Kuzey Makedonya’nın Pirlepe şehrine bağlı Kanatlar köyünden bir genç akademisyen Ercan Türksoylu yaptığı çalışma ile Yücelcilerle ilgili olarak bugüne kadar yapılmayan bir şeyi ilk defa gerçekleştirmiş oldu. Ercan Türksoylu, Türkiye Cumhuriyeti Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda Prof. Dr. Fahri Türk’ün danışmanlığında hazırlayıp 6 Eylül 2019 tarihinde savunduğu; “Makedonya’da Sıra Dışı Bir Sivil Toplum Kuruluşu: Yücel Teşkilatı” başlıklı yüksek lisans tezi ile bilim uzmanı unvanını kullanmayı hak etti. Ercan Türksoylu, bu çalışmasını, Ankara’da 2020 yılında kitap olarak yayımlayarak da ulaştığı bilgi ve belgeleri Yücelciler konusunu merak edenlerle ve kamuoyuyla paylaşmış oldu (Ercan Türksoylu, Yugoslavya Türklüğünün Direniş Mücadelesi (1945-1948) Yücel Teşkilatı, Ankara: Astana Yayınları, 216 s.).
Ercan Türksoylu’nun yayın taraması, arşiv belgeleri, fotoğraf ve tablolarla zenginleştirilmiş bu kitabı/çalışması birkaç bakımdan büyük önem arz etmektedir. Çalışmanın birinci özelliği hiç kuşkusuz Yücel’in kuruluşunu, üyelerini, faaliyetlerini, Almanlarla yapmış olduğu işbirliğini, özellikle yargılama sürecini ve mensuplarının konuldukları Söğütlü, İdrizova ve Sremska Mtrovica gibi hapishanelerin durumlarını detaylı bir şekilde ortaya çıkarmış olmasıdır. Bu bağlamda özellikle söz konusu ceza infaz kurumları hakkında Amerikalıların tutmuş oldukları raporlar çok önemli bir görev ifa etmiştir. Bu eserin ikinci özelliği ise Yugoslavya’nın Alman ve Bulgar işgalinde olduğu dönemde ülke içinde faaliyet gösteren İç Makedonya Devrimci Örgütü, genç Müslümanlar Örgütü, Ulusal demokratik Arnavut Örgütü Çetnik Örgütü ve Ustaş Örgütü gibi yasadışı yapılarla Yücel’i karşılaştırmalı bir yöntemle çözümlemeye tabi tutmuş olmasıdır. Bu eserin üçüncü özelliği ise Yücel üyelerinin yargılama sürecinin Makedonya’daki ulusal matbuata (Birlik, Politika ve nova Makedoniya) nasıl yansıdığı hususunun gazete haber başlıklarının içerik çözümlemesine tabi tutulmasıyla ortaya konmuş olmasıdır. Yapılan çözümlemenin de gösterdiği üzere söz konusu bu matbuatta Yücel hakkında kullanılan sıfatların tamamı yanlı, olumsuz ve saldırgandır. Dolayısıyla bu yayın organlarında dile getirilenler Yücel Teşkilatı hakkında kamu oyununda olumsuz bir yargının oluşmasını sağlamıştır denilebilir. Çalışmanın dördüncü özelliği ise Yücel’i anma etkinlikleri çerçevesinde (konferanslar, söyleşiler vb.) söz konusu Yücel Teşkilatının ve davasının gündemde tutulmasının, Kuzey Makedonya’da Türk-İslâm kimliğinin pekiştirilmesine hizmet edeceği hususudur. Bu kitabın sonuç bölümünde ortaya konan tekliflerden birisi de “Yücelcilerin” veya “Yücel” adının kurumsal alanda görünür kılınması gerektiğidir.
Bu son teklifle ilgili Kuzey Makedonya’daki iki gelişme Ercan Türksoylu’yu olduğu gibi; Türk kültürü ve insan hakları açısından hepimizi sevindirdi ve ümitlendirdi diyebiliriz. Bunlardan birincisi MATÜSİTEB Makedonya Türk Sivil Teşkilatlar Birliği’nin 2020 yılı itibariyle “Yücel Ödülleri” vermeye başlamış olması ikincisi de Üsküp Büyük Şehir Belediyesi’nin Yücelcilerden dördünün adını (Yücel şehitlerinden Şuayip Aziz, Abdurrahman Ali, Adem Ali, Ömer Nazmi) Üsküp’te sokak ve caddelere vereceğini açıklamış olmasıdır. Bu ödüller verilirken Yücelcilerin hizmet alanları dikkate alınmalı bu alanlardaki çalışmalarıyla hizmet edenler özellikle seçilmeli yine Yücelcilerin adının verileceği cadde ve sokakların secimi konusunda da seçici olunmalıdır diye düşünüyoruz.
Ercan Türksoy, bu çalışmasını yaparken matbu ve elektronik yayın taramalarının dışında Türkiye’deki arşiv belgelerine de ulaşmış ve bunları kitabında yeri geldikçe başarı ile kullanmıştır. Ancak, müracaat etmesine rağmen Kuzey Makedonya ve Belgrad arşivlerindeki belgelere yeterince ulaşamadığını da özellikle belirtmiştir (Türksoy, 2020:215-216). Bu gibi durumlarda; Türkiye Cumhuriyeti’nde olduğu gibi diğer ülke arşivlerinin de akademik çalışma yapanlara belge temininde kolaylık göstermesi beklenir ve umulur. Hangi gerekçelerle akademisyenlerle belge paylaşımına açık kapı bırakılmadığını bilemiyoruz, ancak, Yücelcilerin akrabalarından/birinci derece yakınlarından şunu beklemek hakkımızdır: Vatandaşı oldukları Kuzey Makedonya Arşivlerine ve Yugoslavya arşivlerine yazılı olarak müracaatta bulunarak Yücelci yakınlarıyla ilgili bilgi ve belgeleri resmî yollardan alıp araştırmacılar vasıtasıyla kamuoyuyla paylaşmak suretiyle konuya açılık kazandırmalarıdır.
Yücelcilerle ilgili bu ilk akademik çalışmadan sonra şimdi atılması gereken ikinci adım Yücelcilerin idam edildikleri tarihi içine alan haftayı “Yücel İnsan Hakları, Eğitim, Kültür ve Sanat Haftası” olarak ilan edip her sene bu haftayı Yücel Hareketinin şuuruna ermiş insanlar olarak seviyeli ve faydalı, vatandaşı olduğumuz ülkenin meselelerine çözümler üretecek şekilde idrak etmek ve kutlamak olmalıdır. En önemlisi de; toplum barışı ve insan hakları adına Kuzey Makedonya Meclisinden çıkacak bir kararla YÜCELCİLERE İADEYİ İTİBARDA BULUNMAKTIR. Avrupa Birliği ve NATO Üyeliği süreçlerindeki Kuzey Makedonya’nın uluslararası arenada elini güçlendirecek bir tavır da bu olacaktır diye düşünüyoruz. Balkan coğrafyasını vatan yapan ecdadı, Yücel şehitlerini rahmet ve minnetle anıyorum, bu şehitlerin hatıralarına ve mirasına sahip çıkanları ve bu uğurda gayreti olanlar ile Yücel konusunda yaptığı akademik çalışmasını kitap halinde yayınlayarak yeni çalışmalar için kaynak taşıyan genç akademisyen Ercan Türksoylu’ya, ona bu tezi yaptıran Prof. Dr. fahri Türk’e alenen teşekkürü bir borç biliyorum. Yücelcilerle ilgili elinde bilgi ve belgesi bulunan her kişi ve kuruluşu da bu bilgi ve belgeleri toplumla paylaşmaya davet ediyorum ancak bu şekilde açık toplum olma bilinci gelişir ve meseleler dedikodu olmaktan, baskı aracı olmaktan çıkabilir. Biz de elimizdeki bilgi ve belgeleri bir başka yazımızda paylaşmak istiyoruz. Unutmayalım ki, bilgi paylaşıldıkça büyür ve karanlıklar aydınlanır.
Yücelcilerin şehit edilişlerinin 73. Yılında bu sene yapılacak etkinliklerin yukarda belirttiğim adımların atılması için vesile olacağına inanıyorum. Bu yıl yapılacak etkinliklerde belki bir konu da Ercan Türksoylu’nun bu anlamlı ve önemli çalışmasının tanıtımı olur diye düşünüyorum.
“Cennete giremezsiniz iman etmedikçe; iman etmiş sayılmazsınız birbirinizi sevmedikçe” hükmü katisi çerçevesinde hareket edenlere selam olsun… Ümit var olunuz, Ümit var olunuz, ümit var olunuz!…
KAYNAKÇA
Ağanoğlu, H. Yıldırım (2012). II. Dünya Savaşı’nda Yugoslavya’da Bir Direniş Mücadelesi, Yücel Teşkilatı, İstanbul: Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Yayını.
Ardıcı, Mehmet şerif Dalip (2017). Yücelciler Hareketi Bir Direnişin Destanı Makedonya 1940-1947, İstanbul: Batarya Yayınları.
Engüllü, Avni (2009). Dermeyan, Üsküp: MATÜSİTEB yayını.
Kaya, Fahri (2015).”Kültür ve Eğitim Tarihimizde Yücelciler”, Yrd. Doç. Dr. Nazlı Rânâ Gürel-Yrd. Doç. Dr. Zeki Gürel, Fahri Kaya Hayatı Sanatı Eserleri, Üsküp: Yeni Balkan Yayınevi, s.220-225.
Süleyman, Cemal (2017). Hatıralarda Kalan Birlik’te 30 Yıl, Üsküp: yeni Balkan Yayınları.
Türksoy, Ercan (2020). Yugoslavya Türklüğünün Direniş Mücadelesi (1945-1948) Yücel Teşkilatı, Ankara: Astana Yayınları, 216 s.
Yücel İşpiyon-Terorist Teşkilatının Mahkemesi (1948). Hazırlayan: Makedonya Memleket Halk Cephesi Heyeti, Üsküp: Miladina Basımevi.
“Kuzey Makedonya Türkleri Yücel Ödülleri Sahiplerini Buldu”, https://www.dailymotion.com/video/x5seiwa (Erişim: 21.02.2021, saat:17:29)
“Büyük Şehir Belediyesi Yeni Cadde İsimlerini Açıkladı”, http://www.yenibalkan.com/tr/makedonya/uskup-buyuksehir-belediyesi-yeni-cadde-isimlerini-acikladi (Erişim: 21.02.2021, saat:17:38)