Başbakan’ın “dindar nesil” açıklamaları epey gürültü kopardı. Bu açıklamaya dindarlığından kimsenin şüphe etmediği birçok isimden de itiraz geldi. Sebebi ise AKP iktidarı döneminde “dindar” diye işbaşına getirilenlerin yaptıkları olumsuzluklardır.
İtiraz edenler demek istiyorlar ki, yetiştireceğin neslin dindarlığı da işbaşına getirdiklerine benzeyecek ise, sakın ha! “gölge etme başka ihsan istemez.”
İşte size Başbakanın dindar kadrosundan bir fotoğraf. Hem de “nesilleri yetiştirmekten” sorumlu kurumun başındaki insanın fotoğrafı.
Ömer Demir, Kırıkkale Üniversitesinde öğretim görevlisi iken, 2003 yılında Beşir ATALAY tarafından TÜİK başkanlığına getirildi.
Ömer beyin ilk işi, mevcut kadroyu tasfiye etmek oldu. Oluşturduğu “tetikçi müfettişler” eski yöneticilere çeşitli iftiralarla disiplin cezaları verdiler, mahkemelere gönderdiler, görevden aldılar.
TÜİK tamamen ele geçirildikten sonra, gerçek niyetleri anlaşılmaya başlandı.
“Ne sihirdir ne keramet, el çabukluğu marifet”. Kişi başına milli geliri bir gecede 10 bin dolara yükseltti. Enflasyon hep düştü. İşsizlik sürekli azaldı. Ekonomik göstergelere ilham geldi.
Ömer Demir icraatlarıyla herkesi şaşırttı. Öyle ya; üretim, yok, yatırım yok Türkiye uçuyor!. Bunu kim başarabilir? Bu yeteneğinden ötürü, 2007 seçimlerinden sonra onu YÖK BAŞKAN VEKİLİ yaptılar.
MHP döneminde atanmaktan başka hiçbir suçu olmayan tecrübeli ve helal haram bilen milliyetçi ülkücü kadroları “10 TL,20 TL fazla harcırah almışsın” suçlamasıyla, acımasızca süründüren Ömer DEMİR meğer ne yapmış biliyor musunuz?
Sıradan bir öğretim görevlisi iken, TÜİK başkanı olduktan bir yıl sonra Ankara Gölbaşı’nda bir Villa yaptırmış. TÜİK’e ait atölye, alet, edevat, kamyonet ve personeli bu villasında kullanmış. Su deposu, gölgelik ve bahçe kapısını devletin kesesinden yaptırmış. Bir tür hırsızlık yani.
Orada çalıştırdığı personelden birisi şikâyetçi olmuş. Ankara Cumhuriyet savcısı olayı ciddi bularak, iddianame hazırlamış. Bağlı olduğu bakan “bizim AK KADROLAR böyle şey yapmaz!”diyerek soruşturma izni vermemiş. Danıştay ise “ya yapmış sa?” diyerek, bu kararı kaldırmış, yargılansın demiş.
Bu olay ortaya çıkmasaydı, muhtemelen Y.Ziya ÖZCAN’dan sonra YÖK başkanı bu adamı yapacaklardı.
Şimdi Başbakanın en gözde bürokratlarından, YÖK başkan vekili Ömer DEMİR, devletin malını özel arazisinde kullanmak iddiasıyla 6 yıl 11 aya kadar hapis istemiyle yargılanıyor.
Ömer DEMİR, YÖK gibi Türkiye’nin en önemli kurumunun başında, memleketin ilmini, irfanını yönetecek. Bunun belirlediği esaslarla da Üniversitelerimizde “DİNDAR NESİL YETİŞECEK”öyle mi?
Bizim arzuladığımız dindar nesil, AKİF’in sözünü ettiği ASIM’IN NESLİ gibi olmalı.
Gölbaşındaki bahçesinde gölgelenmek uğruna, Beyt-ül mala el uzatmak basitliğine düşen nesil gibi değil.
Yüce yaradan diyor ki ”Şüphesiz iman edip Salih amallerde bulunanlara gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.(Büruç suresi,11)
Altından ırmaklar akan cenneti, bir su deposuna, bir gölgeliğe tercih edenler, bu ülkenin gençliğine, dindar olarak yetişmeleri için istikamet verebilir mi?
Başbakan “gençlerimiz dindar olmayıp ta tinerci mi olsun”dedi.
Tinerci sadece kendisine zarar veriyor. Kaldı ki, gençlerin tinerci olmasında, vatandaşın hakkını çalıp çırpıp kendilerine dünyalık hazırlayanların ne kadar rolü var acaba?
YÖK bu konuyu üniversitelerimize bir araştırtsa da, aydınlansak!