12 Haziran seçimlerinden sonra özellikle yandaş medyada “Yeni Osmanlıcılık” propagandaları yoğunlaştı. Kendilerini “İkinci Cumhuriyetçi, liberal, siyasal İslamcı” vs. olarak nitelendiren birçok gazeteci (!), yazar (!), akademisyen (!) Türkiye’nin Ortadoğu’da yeni bir misyon üstlenmesi gerektiğini, bu misyonun Türkiye’nin liderliğinde bölgedeki diğer küçük devletlerin katılımıyla kurulacak yeni bir oluşum olabileceğini ballandıra ballandıra anlatıyorlar. Bazıları bu oluşuma “YENİ OSMANLI” derken, bazıları da “OSMANLI MİLLETLER TOPLULUĞU” diye adlandırıyor. Ne isim verilirse verilsin hepsi aynı kapıya çıkıyor. Güya Türkiye’nin liderliğinde daha büyük, daha azametli büyük bir yapılanma.
“YENİ OSMANLICILIK” fikri ilk olarak Turgut ÖZAL tarafından dile getirilmiştir. Bu fikir, ÖZAL’ın kendine has bir fikir değildir. ÖZAL, “YENİ OSMANLICILIK” fikrini 1. Körfez Savaşı sırasında hemen her gün görüştüğü ABD Başkanı George BUSH’la birlikte geliştirmiştir. Hatta, bu fikrin ÖZAL’dan daha çok BUSH’a ait olduğunu da söylemek mümkündür. ÖZAL, bu fikir çerçevesinde ilkönce Kuzey Irak’ın üçe bölünmesi neticesinde kurulacak bir Kürt DEVLETİ ile federasyon kurmayı planlıyordu. Bunun mümkün olabilmesi için ABD’nin teşvikleriyle savaşa katılmayı çok istiyordu. ÖZAL, o dönemde Türkiye’nin savaşa girerse çok karlı çıkacağını iddia ediyor, bu iddiasını “BİR KOYUP ÜÇ ALMAK” şeklinde özetliyordu. Turgut ÖZAL’ı “YENİ OSMANLICILIK” konusunda detekleyenler kendilerini “İKİNCİ CUMHURİYETÇİ” olarak da nitelendiren bir kısım gazeteci, yazar, akademisyen vs. idi.
ÖZAL’ın 1. Körfez Savaşı’na katılma planı Silahlı Kuvvetler tarafından kabul edilmedi. ÖZAL, çok ısrarcı olunca zamanın Genelkurmay Başkanı Org. Necip TORUMTAY görevinden istifa etti. Hükümet de bu işi sahiplenmeyince ÖZAL’ın planı uygulamaya geçirilemedi.
ÖZAL’ın 1993 yılında vefatı ile “YENİ OSMANLICILIK” fikri gündemden düştü, ta ki, AKP iktidara gelinceye kadar. 2002 yılında AKP iktidara gelince “YENİ OSMANLICILIK” yeniden gündeme getirilmeye başlandı. İlk başlarda ara sıra gündeme getirilirken Ahmet DAVUTOĞLU’nun Dışişleri Bakanı olmasıyla gündemin ilk sıralarına yerleşti. DAVUTOĞLU, Cumhuriyet tarihinde ilk olarak Hükümetin bir üyesi sıfatıyla Türkiye’nin “YENİ OSMANLI” hedefinden söz etti. Daha sonra konunun gündeme gelişi sıklaştı ve en sonunda yukarıda açıkladığımız gibi 12 Haziran seçimlerinden sonra gündemin ilk sıralarına oturdu.
“YENİ OSMANLICILIK” konusunda dikkat edilmesi gereken çok önemli bir husus ABD ve AB’nin bu fikri desteklemeleri, hatta Türkiye’yi bu iş için kuvvetli bir şekilde teşvik etmeleridir. Normal şartlar altında ABD ve AB’nin bu işe karşı olmaları gerekir. Çünkü, iddia edildiği gibi Türkiye’nin liderliğinde Ortadoğu’da kurulacak Yeni Osmanlı Devleti ABD ve AB’nin bölgedeki menfaatlerinin önündeki en büyük engel olacaktır. İşte, böyle bir riske rağmen ABD ve AB’nin “YENİ OSMANLICILIK” konusunda Türkiye’yi teşvik etmesi insanın zihninde “Bu işte bir bit yeniği mi var?” sorusunu akla getiriyor. Evet, bu işte bir bit yeniği var. Bu bit yeniğinin ayrıntılarını aşağıda açıklıyorum. Şöyle:
1-ABD ve AB’nin teşvik ve tavsiye ettikleri Yeni Osmanlı Devleti, kesinlikle tarihteki Osmanlı Devleti gibi güçlü bir merkezi devlet olmayacaktır. Aksine, federal devletlerden kurulmuş, merkezi yapının hiç de güçlü olmadığı gevşek bir federasyon olacaktır. ABD ve AB’nin tavsiye ettikleri yapıda federal devletler başına buyruk olacaklardır. Bu devletler kendi başlarına davranabilecekler, merkezi yönetimden bağımsız olarak yabancı devletlerle her türlü anlaşmayı yapabileceklerdir. Kuzey Irak’ta kurulan kukla Kürt Devleti bunun en büyük delilidir.
2-ABD ve AB’nin teşvik ve tavsiye ettikleri Yeni Osmanlı Devleti’nin kurulabilmesi için Türkiye’nin üniter-ulus devlet iddiasından vazgeçmesi gerekmektedir. Böyle bir devlet kurulduğunda Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgesi’nin bir kısmını kapsayan bir Kürt Federasyonu oluşturulacak, ülkemizin kalan kısmı ise en az bir, belki de birden fazla federe devlete dönüştürülecektir. Bu aşamadan sonra “Türk Devleti, Türk Vatanı” kavramları diye bir şey kalmayacak, Türk Devleti ve Türk Vatanı fiilen tarihe karışacaktır.
3-ABD ve AB’nin teşvik ve tavsiye ettikleri Yeni Osmanlı Devleti’nde tek dil, tek millet, tek bayrak olmayacaktır. Bu devlet, çok milletli, çok dilli ve çok bayraklı bir devlet olacaktır. Bu devlet kurulursa Türkçe’nin yanında Kürtçe ve başka diller de resmi dil olacaktır. Gene, Türk Bayrağının yanında Kürt Bayrağı ve başka bayraklarda gönderde dalgalanacaktır.
4- ABD ve AB’nin teşvik ve tavsiye ettikleri Yeni Osmanlı Devleti, gevşek bir federasyon olacağı için ABD ve AB bu devleti oluşturan federal yapılarla çok sıkı ilişkiler kurabilecekler, bu devletçikleri kendi amaçları doğrultusunda kolayca yönlendirebileceklerdir.
5- ABD ve AB’nin teşvik ve tavsiye ettikleri Yeni Osmanlı Devleti, gevşek bir federasyon olacağı için federasyonu oluşturan federe devletler istedikleri zaman bağımsızlıklarını ilan ederek ayrı devletler kurabileceklerdir. Bu durumda Türk Milleti, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olacaktır.
Yukarıdaki maddeleri uzatmak mümkün. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki; ABD ve AB’nin teşvik ve tavsiye ettikleri Yeni Osmanlı Devleti, kesinlikle Türk Milleti’nin hayrına değildir. Bu proje, BİR HAÇLI EMPERYALİZMİ PROJESİDİR. Bu sebeble bu Haçlı Projesini şiddetle reddetmeli, Cumhuriyetimize, Bayrağımıza, Üniter Devletimize her şart ve ortamda sahip çıkmalıyız. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!