Son yıllarda Osmanlı Devleti’ni yeniden canlandırmak amacını güden “Yeni Osmanlıcılık” konusunda yoğun propagandalar yapılıyor. Bu propaganda hem devlet katından, hem de özel kesimden çok büyük destek görüyor. Bu propaganda ile sanki Osmanlı Devleti, dünyanın en büyük, en zengin, bilimde ve fende en ileride olan imparatorluklarından biriymiş, ancak bir takım iç ve dış mihrakların komplosu ile savaşa sürüklenerek varlığını kaybetmiş gibi bir kanaat yaratılarak milletimizin zihninde “Muhteşem Osmanlı” algısı oluşturulmaya çalışılıyor.
“Muhteşem Osmanlı” algısı oluşturma çabası ile birlikte bu Muhteşem Osmanlı’nın yıkılmasının nedeni olarak İttihat ve Terakki Partisi yöneticileri doğrudan hedef gösteriliyor. Bu hedef gösterme ile İttihat Terakki Partisi yöneticileri Enver, Talat ve Cemal Paşa üçlüsü Osmanlı’yı savaşa sokmamış olsaydı Muhteşem Osmanlı yaşamaya devam edecekti fikri işleniyor.
Yeni Osmanlıcılık propagandalarında Atatürk ve arkadaşları doğrudan hedef alınmasa da dolaylı olarak hedef alınıyor. Atatürk ve arkadaşlarına karşı, “Vahdettin, Mustafa Kemal’i vatanı kurtarması için Samsun’a gönderdi. Sadece göndermedi, maddi yardım da yaptı. Vahdettin’in bu iyiliğine karşı Mustafa Kemal, Osmanlı Devleti’ni yıkarak yeni bir devlet kurdu. Mustafa Kemal’in yaptığı vefasızlıktır. Mustafa Kemal, bunun yerine Vahdettin’e sadık kalmalı, Osmanlı’nın devam etmesini sağlamalıydı.” propagandası sessiz ve derinden işleniyor.
Yeni Osmanlıcılar, yukarıda açıkladığımız propagandalarına ilaveten “Diğer Müslüman ülkeler Osmanlı Yönetimini özlüyorlar. Türkiye’nin önderlik etmesi halinde Müslüman ülkeler, özellikle Araplar bu konuda çok istekli.” fikrini oluşturmaya çalışıyorlar.
Yıllardır bıkmadan, usanmadan yoğun bir şekilde yapılan Yeni Osmanlıcılık propagandası oldukça etkili oldu. Bu propagandanın etkisi ile Osmanlı’nın yeniden ihya edilebileceğine inanan önemli bir kitle oluştu.
Peki, acaba “Yeni Osmanlıcılık” konusunda yapılan bu yoğun propagandalar ne kadar doğru, ne kadar gerçekçi? Bu soruya cevap vermeden önce Osmanlı Devleti ile ilgili birtakım gerçekleri ve Yeni Osmanlıcılık konusunda dış politikada son yıllarda meydana gelen gelişmeleri açıklayıp daha sonra sorunun cevabını vermek daha doğru olur diye düşünüyorum.
1923 yılında genç Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı’dan devraldığı mirası rakamlarla açıklamak istiyorum. Şöyle ki;
- 1923 yılında nüfus 13 milyon idi. Bu nüfusun %84’ü köylerde yaşıyordu.
- 1923 yılında nüfusun %10’u okuryazar durumdaydı. Geri kalan %90 cahildi.
- 1923 yılında ülkenin tamamında 554 doktor, 69 eczacı, 136 ebe, 4 hemşire vardı.
- 1923 yılında bebek ölüm hızı yüzde 25 idi. Ülkede frengi hastası 1 milyon insan vardı. Bunun yanında 3 milyon insan trahoma, 2 milyon kişi sıtma hastasıydı.
- 1923 yılında kişi başına düşen milli gelir 233 TL idi.
- 1923 yılında ülkenin tamamında 10-15 kadar fabrika vardı.
- 1923 yılında toplam ihracat 50 milyon dolardı.
- 1923 yılında toplam elektrik üretimi 50 khw idi.
Hükümet’in 2011 yılından itibaren Suriye meselesine müdahil olmasının asıl sebebi Beşar ESAD’ın halkına zulüm etmesi nedeniyle savaşta mağdur olan Suriye halkına yardım etmek değil, Osmanlı’nın yeniden ihyasına katkıda bulunabilecek şekilde Suriye’de Türkiye’nin kontrolünde bir yönetim oluşturma amacıdır. Ancak, gelişmeler Hükümet’in öngörüsü doğrultusunda değil, tam aksi yönde meydana gelmiştir. Hiçbir İslam Ülkesi Türkiye’nin Suriye politikasına destek vermemiştir. Türkiye, şu anda Suriye topraklarından ülkemize roket atan terörist grupları takip etmek için dahi Suriye topraklarına girme imkânından mahrum durumdadır.
Bu açıklamaları yaptıktan sonra Yeni Osmanlıcılık konusunda yapılan yoğun propagandalarla ilgili olarak şunları söyleyebiliriz:
- Osmanlı Devleti, 1. Dünya Savaşı’na girdiğinde dünyanın en büyük, en zengin, bilimde ve fende en ileride olan imparatorluklarından biri değil, aksine yıkılmak üzere olan son derece zayıf bir devlet idi.
- Atatürk ve arkadaşları, güçlü bir imparatorluğu yıkmamışlar, zaten yıkılmış olan bir imparatorluğun külleri arasından genç bir Türk Devleti kurmayı başarmışlardır.
- Diğer Müslüman ülkelerin Osmanlı Yönetimini özledikleri, Türkiye’nin önderlik etmesi halinde Müslüman ülkelerin özellikle Arapların bu konuda istekli oldukları iddiasının doğru olmadığı son yıllarda hiçbir İslam Ülkesinin Suriye politikasına destek vermemesi ile ortaya çıkmıştır.
Yaptığımız açıklamalar sonucunda konuyla ilgili ortaya çıkan sonuç:
- Yeni Osmanlıcılık konusunda yapılan propagandalar kesinlikle doğru değildir. Milletimiz bu konuda kandırılmaktadır.
- Milletimiz ham bir hayal olan Yeni Osmanlı ütopyasının peşinde koşmak yerine milli- üniter devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmalıdır.