Gebelik için tasalanmak mı, yoksa gebeliği tasarlamak mı? Bir önceki yazım da belirttiğim gibi, tasarlanmış gebelik anne ve babanın, ebeveynlik içgüdüsünü artırırken dikkat edilmesi gereken şeylerin son derece basit ve kolay olduğunu görüp kendiliğinden gelişen bu süreci hayranlık ve zevkle izlemelerine neden olur.
Gebeliği tasarlamak, genellikle fark edilmeden kalınan gebelikleri engeller. Fark edilmeden kalınan gebelikler kadının kendisini köşeye sıkışmış hissetmesine neden olduğu için, önemli bir panik yaşatmaktadır. Ayrıca; anne adayı neredeyse ilk iki ayını gebe kaldığını anlamadan geçirir ki bu sürede bebeğin gelişmesinde çok önemli şeyler olmuştur.
Gebelik boyunca anne karnındaki bebek, annenin herhangi bir organı gibidir. Neredeyse annenin haberi olmadan büyür gider. Fakat bu süreçte bebek kendi organlarını da yapılandırır. Gebeliğin 21. gününe doğru oluşumun uç noktasında bir şişlik belirir, bu şişlik baştır. Baş ve başın içindeki beyin, merkezi sinir sistemi gelişmeye başlamıştır. 4. haftada omuriliğin geliştiği nöral tüp ve kalp oluşur. Bu kalp sadece 1cm olan bedende görev yapmaya başlamıştır. 1cm lik bedendeki bazı yaşamsal organların ilkel hücreleri oluşmaktadır. Baş şişkin bir görüntüde, karın çıkın haldedir ve kalp şişkinliği belirgindir. Yüzü olmayan, kolsuz bacaksız bir görüntüsü vardır. Gebeliğin ilk ayların da gözün arka kısmı gelişmeye başlar, bu oluşma süreci 4. haftaya kadar sürer.
Bu arada anne adayı; halsizlik, baş dönmeleri, bulantılar hisseder, hatta kusabilir. Elbette bunlar normaldir. Çünkü anne bedeninde yeni bir dünya kurulmaktadır. Bu değişikliklerin nedeni; hormonların değişmesi, sindirim sisteminin yavaşlaması ve annenin yaşadığı psikolojik tepkilerdir. Gebelik tasarlanmamışsa, anne adayı birçok hataya düşebilir.
Örneğin mide bulantılarına anlam veremez ve bu durumdan kurtulmak için ilaçlar kullanabilir. Beslenmeyi engellemeyen kusmalarda, kesinlikle güncel, basit önlemler alınmalıdır. Örneğin yataktan kalkmadan önce kuru ekmek parçası yemek, yataktan yavaş kalkmak vb gibi önlemler alınabilir.
Genç anne adayı unutmamalıdır ki, ilk üç ayda kullanılan ilaçlar, radyasyon, kötü beslenme vb. gibi olumsuz çevre koşulları bebeğin henüz tomurcuklanan hücreleri için çok tehlikelidir. Bebek kolsuz, bacaksız doğabilmektedir.
Gebeliğin ilk üç ayı, babalar için büyük bir mutluluk iken, anne adayı için zorluklarla dolu olabilir. Ancak bu durum; elbette ki kişiden kişiye değişebilir. Gebelik eğer tasarlanmış ise anne adayı hamilelik anından itibaren bebeğini benimsemektedir. Bu durum, annenin bebeğine ilk günden itibaren bağlılık hissetmesini sağlamaktadır. Aslında annelerin büyük bir kısmı, bebeğin anne karnındaki hareketlerini algıladıkları anda bu bağlılığı hissetmektedir. Anne adayının bebeğine en kısa sürede bağlılık hissetmesi son derece önemlidir. Çünkü bu sayede gebeliği boyunca kendisini ve bebeği koruyucu önlemler alabilir. Bebeğe bakmaya daha istekli olur. Bunun sonucunda da anne-bebek ilişkisi, bebeğin güvenli bir ortamda doğması gibi önemli temelleri oluşturur.
Unutmayalım, bedensel gelişim açısından insan hayatının en kritik dönemi anne karnındaki ilk üç aydır.
