İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu Parti Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu basından gelen soruları cevaplandırdı.
Yavuz Ağıralioğlu’nun açıklamasının önemli başlıkları şöyle:
NORMALLEŞMEYİ BU VİRÜSLE MÜCADELEYİ BAŞARDIK GİBİ ALGILAMAK, VERİLEN ONCA EMEĞİ ZAYİ ETMEKTİR
Yeni normalleşme kontrollü bir süreç demektir. Normalleşmeyi bu virüsle mücadeleyi başardık gibi algılayıp gevşemek; şimdiye kadar bu mücadelede verilen onca emeği zayi etmek demektir. Herkes sorumluluğu ve ciddiyeti bilmelidir. Bu kadar emek edildi. Bu kadar kaybımız var sağlık çalışanlarımız can siper çalışıyor. Bu kadar insan işsiz kaldı, gündelikçi, yevmiyeci işini kaybetti. Bu kadar dar gelirli asgari ücretli, bu kadar eziyete katlanan insanlar işlerinden oldular. Bir an önce kayıt altına alınsın, virüs haritası çıkarılsın, kime bulaştığı ortaya çıksın diye bu ağır bedel ödediğimiz birkaç ayın sonunda öyle bir gevşekliği devlet ciddiyeti ile yakışır bulmadık. Süreci dikkatle takip edeceğiz.
MEMLEKET MASASI ÇAĞRIMIZ, BU MEMLEKETE MİLLETE VERDİĞİMİZ SÖZÜN GEREĞİDİR
Sayın Genel Başkanımız bir Memleket Masası çağrısında bulundu. Bu çağrıya Cumhur İttifakı’nın hususiyetle AK Parti sözcülerinin verdiği tepkilerini milletin takdirlerine havale ediyoruz. İktidarın muhalefetle siyasi başarılarını paylaşmasını anlayabiliriz. Bu onların pek tabii siyasi haklarıdır. Hele bir siyasi başarı geçirmişse, bir siyasi başarının beraberinde getireceği itibarı tabii ki paylaşmamakta serbesttirler. Lakin memlekette bunca dert varken derdi paylaşmak konusunda kıskanç olmamalarını tavsiye ederiz. Memleketin bunca derdini biz de paylaşacağız diyenlere gönüllerinizi, kulaklarınızı kapatmayın, tavsiye ederiz. Memlekette dertler paylaşılarak azaltılabilir. Memleketin bunca yükü paylaşılarak milletin yükü azaltılabilir. Bu fırsatı biz onlara sunduk. Bu memlekete millete verdiğimiz sözün gereğidir. Takdir milletimizindir buna uyarlar uyumazlar bu davete kulak kesilirler icabet ederler, etmezler…Burada Cumhur İttifakı’nın, hususiyetle iktidardaki arkadaşların bileceği iştir.
18 YIL İKTİDARDA OLUP, İNSANLARA YARDIM YAPTIĞI İLE ÖVÜNMEK İKTİDARIN EKONOMİK BAŞARISIZLIĞININ ALAMETİDİR
Ekonominin yükü ağırlaşıyor, işsizlik rakamları dayanılmaz hadlerde. 7.6 milyon işsiz var geniş tanımlı işsizliğin içerisinde özellikle şimdi Şubat rakamları açıklandı. Mart ve Nisan rakamları gelince daha da hadisenin büyüdüğü görülecektir. Maharetli yönetim sergilenmiş dönemlerle ilgili şöyle cümleler kurarız deriz ki “Öyle bolluk oldu, öyle bereketli bir dönem geçirildi, hazine o kadar dolduruldu ki memlekette zekat verilecek insan kalmadı” böyle deriz başarılı dönemler için. Şimdi memleket öyle maharetsiz idare edildi, öyle feci işler oldu ki memlekette; “İktidarın zekat verecek insan kalmadı” demek gibi bir başarıyı, aslında özleyerek başladığı mücadelenin sonunda iktidarın hissesine “10 milyon, 15 milyon insana yardım yapıyoruz” Onlara hayatta kalmaları için gıda yardımı yapıyoruz demek gibi bir cümle düştü. Bu iktidarın muhasebe etmesi gereken bir final. 18 yıl iktidarda olup iktidarda yardımlaşmaya kayıtlı insanlara yardım yaptığı ile övünmek iktidarın ekonomi başarısızlığının alametidir.
HDP VE YÖNETİCİLERİNİ MEMLEKETİN MESELELERİNİ ÇÖZMEK İÇİN ARACI TUTMAK GİBİ BİR ŞEYİ MEŞRU GÖRSEYDİK, AK PARTİ İLE BERABER SİYASET YAPARDIK
Türkiye’de şayet HDP ve yöneticilerini memleketin meselelerini çözmek için aracı tutmak, onlar aracılığıyla bu meseleleri çözmeye teşebbüs etmek gibi bir şeyi meşru görseydik, AK Parti ile beraber siyaset yapardık. Kendisini, siyasi iradesini memleket meselelerini çözme kabiliyetini HDP’liler üzerinden PKK’lılara ulaştırdığı için eleştirdiğimiz bir partinin dönüp bize “Siz HDP ile görüşüyor musunuz” imasında bulunmasını anlaşılabilir bulmuyoruz. Biz partimizin siyasal kadrosunun, siyasal dilinin, siyasal sicilinin bu söylediğimiz cümlelerin çok daha fazlasını demekten bizi kurtardığına inanıyoruz. Yani biz iktidarı çözüm sürecinden beri içine düştükleri zilletten rezaletten dolayı kınıyoruz ki; siz Milletin hakkını, hukukunu çözmek için nasıl masaya oturur, nasıl HDP’lileri çocuklarımızın katili ile gönderirsiniz diye kızıyoruz. Bu mevzu her açıldığında çukurlara defnetmek zorunda kaldığımız şehitlerimizin ismini, hatırasını zikrederken; bu tebessüm ettiğiniz HDP’lileri dağlara, kandillere, eşkıyalara, teröristlere gönderme heveslerini tenkit ediyoruz. Bu mevzu her konuşulduğunda devletin itibarını iki paralık ettikleri için Habur’da Devleti rezil ettikleri için, çadır mahkemeleri kurdukları için, devletin en üst düzey makamlarında çocuklarımızın katillerinin mektuplarını okudukları için, onların kanaatlerini seçim meydanlarında paylaştıkları için, çocuklarımızın katillerinin methüsena edenlerin ellerini muhabbetle sıkıp, onlara tebessüm edildiği için iktidara kızan bir partiye; aracı gönderdiniz denir mi? İnsan iftira atacaksa bile iftirasını biraz İpe sapa gelir hale dönüştürmelidir. İftira atacaksanız bile iftirayı da biraz attığınız insana yakışır hale getireceksiniz. Biz bu iftiraların semtine hiçbir leke bulaştırmayacak, tertemiz bir devlet terbiyesinin, millet sevdasının kadrosuyuz. Bir teröriste tebessüm etmek gibi bir fotoğraf yoktur bizim siyasi sicilimizde, bir memleket millet düşmanına merhaba etmek yoktur bizim siyasal arşivimizde. Vatan millet düşmanlarına tebessüm ettiğimiz, onların elini sıktığımız, onlarla bir masa etrafında oturduğumuz bir tane fotoğrafımız yoktur. Herkes haddini bilecek.
KİMİN HATIRINA İFTİRA ATIYORSANIZ ONU AÇIKLAYIN
Efendim açıklayın demek zorunda kaldık. Niçin demek zorunda kaldık? Kırk katır mı kırk satır mı, ispatlamazsan alçaksınız, namussuzsunuz gibi cümleleri bile milletin huzurunda söylemekten, hele Ramazan ayında özen gösteririz, ihtimam gösteririz. Ama öyle münasebetsiz ithamların konusu haline getiriliyor ki, bu iddia edenlerin mecburen cümlelerimizi altı kırmızı çizgilerle bir daha vurgulayarak ifade ediyoruz, bizim hareketimizde memleket millet düşmanına tebessüm etmek yoktur. Bizim içimizde çocuklarımızın katillerinden herhangi bir vesileyle medet uman bir tane alçak yoktur. Varsa açıklayın diyoruz, iki gün sonra cevap geliyor; hatırlar olsun diye isim açıklayacak değiliz. Kimin hatırına bize iftira atmışsınız o zaman onu açıklayın. Kimin hatırına İYİ Parti’ye iftira atmışlar.
HDP sözcülerinin “iktidara yaklaşmak için bizi kullanmanıza gerek yok” gibi münasebetsiz cümlelerine de cevap vermiş olayım, Biz yanaşmak istiyoruz, iktidara değil millet iktidarına. Bir yere yanaşmak istiyorsak yanaşmak istediğimiz tek yer vardır, tartışmasız muvazaasız pazarlıksız, amaçsız, lakinsiz, fakatsız millet. Millet iktidarını teslim alana kadar bu memlekette bizi her şeyi konuşurken göreceksiniz, vatanın, milletin, devletin düşmanlarına tebessüm ederken görmeyecekler. Devletin Milletin istiklalini kastetmiş hiçbir alçağa Eyvallah ederken görmeyeceklerdir. Dolayısıyla milletimiz emin olsun iktidar kendisi bizzat gaye olmayı göze aldığı için Türkiye’deki siyasal iklim bu kadar bozmuştur. Milletin hizmetini gören iktidar meşrudur.
Ahmet Türk çıktı bir açıklama yaptı. “Siyasette gizli kalması gereken şeyler olabilir.” diyerek aslında üstü kapalı olarak destek verdiği olarak yorumlayabilir miyiz?
İYİ Parti’nin siyasi kuvveti açıklıktan gelir. İYİ Parti siyasi tasavvufları gizli kapaklı işlerin hiçbirisinin memlekete, millete faydası olmadığını bilir. Biz bugün milletin gözünün içine baka baka konuşabiliyorsak hiçbir hususi gündemimizin olmaması ile alakalı; biz iki kişi iken konuştuklarımızı 83 milyona konuşabilmek kabiliyetimiz yüzünden partiyiz. Siyasetin gizli kalması gerektiğini söyleyenler gizli işler çevirenlerdir. Bizim hiçbir gizli işimiz yoktur. Ömürleri boyunca gizli işler çevirenlerin laflarıdır bunlar. Siyasi hayatları boyunca Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütün düşmanlarıyla gizli kapaklı işler yapanların cevabı olabilir.
TAYYİP BEY’İN BİLEĞİNİ BİZ BÜKECEĞİZ
ittifak olabilir deniliyor kulislerde yine İYİ Parti’nin de 3 ittifakın içinde olabileceği belirtiliyor. Bununla ilgili bu iddiaya sizin cevabınız?
Önümüzdeki süreç içerisinde şunun bilinmesi lazım. Türkiye’de Tayyip Erdoğan’ın, AK Parti’nin bu kadar süredir devam eden her seçimde de başı sonu belli, galip olacağına dair kesin kanaat ile girilen seçimlerin artık olmayacağı dönemlere giriyoruz. Yani zaten galibi belli seçimlerden millet illallah etmiştir. AK Partinin galip gelemeyeceği duygusunun kesinleşmeye yüz tuttuğu bir zamana İYİ Parti doğru adaylarla, doğru strateji ile doğru tahmin bileşikler oluşturularak netice alabilir duygusu vermiştir. İYİ Parti’nin bu mevzu ile ilgili kanaati genel çerçeve olarak şundan ibaret: Biz rakiplerimizi birileri vasıtasıyla yenmek gibi bir duyguyu tatmin edici bulmuyoruz. Biz partiyi bir siyasal koşunun iktidarına hazırlıyoruz. Tayyip Bey’in bileğini biz bükeceğiz. Gitmesi için daha önce Tayyip Bey’in Prensi olmuş, kurmayı olmuş insanların hizmetine muhtaç olmadan; Tayyip Bey’in bileğini bükmek isteriz. Biz onların yardımıyla onların desteğini onların ittifakına falan gibi cümleleri demokrasiyi zemmetmek anlamında söylemiyorum. Bu 50 artı 1 süreçleri ittifaklar doğurabiliyor yani koalisyon olmasın memlekette artık nüktedanlar olsun diye planlanmış bu sistem artık; koalisyonları seçimden önce kurmak zorunda bıraktı. Ama ona rağmen İYİ Parti’nin mesuliyeti tek başına iş başındadır. Bu şu anlama da gelmiyor, memleketin milletin hayrına gördüğümüz işlerle ilgili yüreklendirme, o beraberliklerde milletin hayrına sonuç çıkarabilmek imkanlarını değerlendiririz. Bizim bugünden yarına böyle bir gündemimiz yok. Kaldı ki, Türkiye’de geçmiş hatırlatarak siyaset yapmayı çok sevmiyor olsak da: Türkiye’de millet hafızasında şu anda bedel olarak ödediğimiz işlerin altında imzaları olanların millet vicdanında ne karşılık bulacağının da görülmesi lazım.
HDP’li bazı belediyeleri kayyum atanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz burada konuşurken belki mayınların üzerine yürüyen, tehlikelerin üzerine yürüyen, mermilerin üzerine yürüyen günaşırı annelerin babaların yürekleri ağzında haberler beklediği böyle bir siyasal alan içerisinde devletin terörle mücadelede yakaladığı durumu elbette beğeniyoruz. O yüzden destekliyoruz ama Türkiye’de şunun bilinmesi lazım; 1984’ten beri Eruh baskınından beri başımıza bela olmuş bu alçak örgütün bize ödettiği bedelin her geçen gün daha katmerli hale gelmesine imkan vermeyecek bir yönetim mahareti gösterme yani devletin yönetimini elinde bulunduran; bugün AK Parti daha sonra kim olursa ya da daha evvel kim varsa vazifeleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türk milletinin beraberliğine kast etmiş bu cinayet şebekesinin ve onlarla irtibatlı olarak siyaset yapma hevesinde olanların zayıflayabilecek şartlar oluşturmak mecburiyeti vardır. Onlar her sene, her geçen gün daha fazla kuvvetleniyor. Her geçen gün bizim kendi Kürtlerimizi devletin milletin beraberliğine, 1000 yıllık kardeşliğimizin hilafına davranabilecekleri bir savrulmanın içine çekebiliyorlarsa sorumlu siyaset neyi yapamadığını da düşünmek zorundadır. Terörle mücadelede aman veremeyiz. Devletimize parmak sallayan herkesin parmağını kırarız. Devletimize baş kaldıran başı alırız.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın bazı açıklamaları söz konusu. İYİ Parti ve HDP pozisyonunda son dönemde bir değişiklik oldu mu? sorusuna Sancar: “Değişiklik yok ama herhangi bir gündem yokken İYİ Parti sözcülerinin tabii Genel Başkan’ın da meseleyi HDP’ye getirmesi ve bu yönde yeniden bir tartışma başlatması. Bize biraz garip geliyor” diyor ve devamında ise “İYİ Parti’nin yapması, muhalefetteki bir partinin iktidarla aynı dili kullanarak hiçbir gerekçe ve vesile yokken yeniden bu topa girmesi girmiş olması” ifadeleri söz konusu bu açıklamaları nasıl değerlendirirsiniz?
Terör malesef bitmiyor, sadece Türkiye’de değil, Türkiye’nin hemen altında Suriye’de, burada PKK olanı, orada PYD’ye dönerek başımıza bela oluyor. Dünyanın başının belasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başında bir terör belası vardır. Türk devletini zafiyeti bırakmak isteyenlerin kullandığı maneviladır. Sanki terör bitmiş, sanki güvenlik güçlerimize, askerlerimize, polislerimize saldırı olmuyormuş gibi HDP sözcülerinin davranmalarını, böyle açıklamalar yapmalarını çok yadırgıyorum. Günaşırı şehitlerimiz geliyor, şehitlerimizin acısını paylaşan bir cümlelerine şahit olmadığımız bu insanların bizim devletin milletin yarınlarıyla ilgili kurduğumuz cümlelere şaşırmasına şaşırmıyoruz. Tabutlar geliyor al bayrağa sarılı; 15 günlük, 20 günlük gencecik kızlarımız sevdiklerini ahirete oluyorlar. Bunca işin arasında bunca hüzne dair bir cümle kurmamış insanlar bizim terörle ilgili endişelerimize şaşırıyorlar, şaşırmaya devam edecekler. İYİ Parti yutkunmadan, korkmadan hiçbir siyasi taassuba düşmeden memleketin, milletin birliğine kastetmiş herkese korkusuzca söyleyeceklerini söylemeye devam edecektir. Bu bizim konjonktürel olarak yaptığımız bir şey değildi. Bu bizim Devlete millete karşı sorumluluğumuzu, namus borcumuzdur.
Metin Külünk dün Marmaray ile ilgili bir görüntü paylaştı; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yüklendi ve korunma önlemi alınmıyor diye iletti ama Marmaray’ı Devlet Demiryolları yönetiyor. Bu konu için siz ne düşünüyorsunuz?
Şimdi şöyle bir hayrı oldu bu işin bence; boşa, doluya muhalefeti utandırma hevesi ne olur olmaz her yerde mevzu, malzeme bulup iktidarın zafiyetleri kapatmak için muhalefete yüklenme şehvetine örnek bir iş olmuş. Her siyasetçinin başına gelir bu işler aslında böyle muhalefete hakaret etmek için, muhalefeti boşa düşürmek için, muhalefeti utandırmak için yer kollamak; hevesle bazen siyasetçiler düşer rakiplerini utandırmak için. AK Parti çoğu zaman düşmeye başladı bu işe. Şimdi başlarına böyle bir şey gelmiş olmasından ibret alsınlar ki biz böyle biraz kantarın topuzunu kaçırıyoruz, abartıyoruz, muhalefete hakaret edeceğiz diye bazen böyle hiç tenezzül etmememiz gereken işlere tenezzül ediyoruz. Allah da bize böyle bir şey yaşattı diye buradan bir muhasebe imkânı bulsunlar Ramazan günü özür dilesinler, özür dilemek derken yani Metin Bey desin ki; “Ben böyle bir hevese düştüm. CHP Belediyesi’ne Millet İttifakı’nın Belediyesi’ne, Ekrem İmamoğlu’nu kötülemek istedim. Aslında kızabileceğim başka şeyler de vardı ama kızacağım yeri şaşırdım. Böyle bir münasebetsizlik ettim.” diyerek özür dilemesi yakışır.
Bu vesileyle şu görülmüş oldu. Böyle siyasete bu ara çok daha fazla hâkim olan bir trol, trolleşme koca koca adamların, ömrü siyasi mücadeleler içerisinde geçmiş adamların rakiplerini utandırmak için her yolu mübah görme heveslerine konu bir numune iş olmuş. Ders niyetinde, ders mahiyetinde bir şey olmuş. Herkes hissesine düşeni alsın, özür dilesin.