Önceki gün Eğitim Komisyonu’nda yaşanan demokrasi rezaleti spontane değildir. İktidar partisinin planlı, yani taammüden ortaya koyduğu bir provokasyondur. AK Parti’nin grup başkan vekillerinin de içinde olduğu, inceden inceye hesaplanıp yürürlüğe koyduğu bir çoğunluk zorbalığıdır. Siyasi değil, fiziki bir olaydır.
AK Parti’li yüzü aşkın milletvekilinin, komisyon salonuna muhalefetin demokratik direnişini kırmak için konuşlandırılışı, demokrasi adına ibretlik bir durumdu. Komisyon Başkanlık Divanı’nın etrafının otuza yakın AK Parti milletvekili tarafından kuşatılması ve ardından başlayan tartışmaların kavgaya dönüşmesinin ise savunulacak hiçbir yanı yoktur. AK Partili ve CHP’li milletvekilleri birbirleriyle kavga ederken, Komisyon Başkanı’nın ara verip durumun sakinleşmesini beklemesi gerekirken, fırsattan istifade yasa maddelerini kendi etrafındakilere oylatması bir demokrasi skandaldır.
Yasama kapalı devre çalışmayı kaldırmaz. Hile-i şeriye yoluyla yasa çıkarmak, demokrasiyi içselleştirmiş iktidarların işi olamaz.
Komisyon başkanı ile komisyon üyeleri arasına girmiş olan otuzu aşkın milletvekili ile içeri girmek isteyen diğer milletvekilleri arasında kavga sürerken, maddelerin süratle okutulması tam bir skandaldır. Ne olduğu anlaşılmayan maddeler üzerinden yüksek sesle bağırarak söz isteyenleri duymazlıktan gelerek, “madde üzerinde söz isteyen yoktur” diyen Nabi Avcı gibi gerçekten saygın bir bilim adamına hiç mi hiç yakışmamıştır!
AK Parti bu tavrıyla demokrasi anlayışını tartışmaya açmakla kalmamış, siyasetin saygınlığına da büyük bir darbe indirmiştir. Tekmelenen ya da yumruklanan milletvekilleri, yerlerde sürüklenen basın mensupları ve yere kapaklanan bayan vekiller, akıllardan çıkmayacak olumsuz sahneler olarak milletin hafızasına kazınmış durumdadır.
Bu vahim tabloyu görmezlikten gelerek yasa maddelerinin oylatılması, tam bir Karagöz/Hacivat oyunudur. Hiçbir komisyon üyesinin kavga, gürültü ve bağırtı sırasında sözüm ona oylanan yasa maddesinden
haberi olmamıştır. Yasa maddeleri
komisyonda görüşülememiş, komisyonun muhalefete mensup üyelerinden eğitim ile ilgili yasa tasarısı kaçırılmıştır. Resmen AK Partili komisyon başkanlığı yasama hilesi yapmıştır.
Milletin muhalefete verdiği, muhalefet etme görevini AK Partililer içine sindirememektedir. Bu yüzden iç tüzüğün verdiği hakkı muhalefetten esirgemektedirler. Mevcut mevzuat gereği muhalefetin yaptığı direnişi AK Partililer içlerine sindirememektedir. AK Parti, adeta muhalefeti kendi istedikleri biçimde davranmadığı için suçlamaktadır. Bu yüzden yasama hassasiyeti bir yana asgari insani ilkelere, teamüllere ve saygı kurallarına riayet etme lüzumu dahi duymamaktadır.
Herhangi bir milletvekilinin, herhangi bir komisyonda bir yasa tasarısı görüşülürken söz alma hakkı vardır. Muhalefet milletvekilleri de bu haklarını kullanarak bu tasarıyı mümkün olduğunca engellemek istemişlerdir. Bu demokratik bir haktır. Bu engellemeye ancak demokratik yöntem ve tahammülle karşı konulabilir. Muhalefeti tekme, tokat, yumruk, kuşatma ve fiziki baskı ile engellemeye kalkmak totaliter rejimlere özgüdür. Kabul edilemez.
AK Parti grubu, muhalefetin söz alarak komisyonda yaptığı engellemeye -en kötü ihtimalle- on gün tahammül edebilseydi demokratik bir şekilde aşabilirdi. Başbakan’ın Mardin’den verdiği “hemen şimdi” mesajı AK Parti’lileri harekete geçirmiş ve istenmeyen görüntülerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Çıkarılması düşünülen yasa her yanıyla şaibeli ve sorunludur. AK Partililer bu sonucu zafer olarak kabul ediyorlarsa bu onlar için ancak Pirus (yani kazananın kaybettiği) bir zaferidir. Şark kurnazlığı ve fiziki güç kullanarak milli irade çarpıtması yapmak, bu yasanın meşruiyetini tartışmaya açacaktır. AK Parti’nin güç sarhoşluğu kendisine ummadığı kadar pahalıya mal olacaktır.