TBMM son yasama günlerinde çıkardığı torba yasayla, tutuklu milletvekillerine özgü özel bir düzenleme yapmamıştır. Genel bir düzenleme ile mahkemenin takdirine bağlı olarak soruna çözülebilir bir imkân yaratmıştır. Yapılan değişiklikle, tutuklu milletvekilleri konusu ülkenin gündeminden çıkarılabilir hale gelmiştir. TBMM yaptığı düzenlemeyle tutuklu milletvekilleri sorununa doğrudan değil dolaylı olarak bir çözüm yolu getirmiştir.
Umulur ki tutuklu milletvekilleri sorunuyla doğrudan ilgili olan ve TBMM’nin yaptığı son yasal değişiklikle kaldırılan ÖYM’ler verecekleri tahliye kararıyla kamu vicdanını rahatlatırlar.
TBMM yasada yaptığı değişiklikle, ağır ceza gerektiren ‘suçlarda adli kontrol ve denetimli serbestlik’ için öngörülen üst sınırı kaldırmıştır. Daha önce bu üst sınır üç yıldı. Tutuklu milletvekilleri üç yıldan daha fazla ceza gerektiren suçlardan yargılandıkları için tutuksuz yargılanmalara yönelik talepler sürekli olarak mahkeme tarafından reddediliyordu. Bu yeni bir durumdur.
TBMM ve hükümet açıkça mahkemenin takdirine bağlı olarak milletvekillerinin tutuksuz yargılanmalarından yana bir irade ortaya koymuştur. TBMM ve hükümetin bu düzenlemeye ihtiyaç duyması iradesinin tahliye yönünde olduğunu göstermektedir.
Bu durum “tutuklu milletvekilleri” konusunda ciddi bir irade değişikliğinin kanıtıdır.
Konuyla ilgili olarak TBMM Başkanı Cemil Çiçek, “Özel Yetkili Mahkemeler kaldırıldı. Meclis, tutuksuz yargılama ve halen yargılanan tutuklu sanıkların tahliyesi konusunda yargının elini güçlendirdi. Yargı bunu dikkate alacaktır” dedi. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Serbest yargılama esas olmalıdır. Tutuklu vekillere bakıldığında ise biz adli kontrolün üst sınırını kaldırdık, yeni bir imkân verdik. Buna artık mahkemeler karar verecektir” demiştir.
Kuvvetlerin ayrılığı ve erklerin birbirlerinin sınırlarını müdahale etmemeleri demokratik hukuk devletinin gereğidir. Yargının, yasamanın sınırlarına girmemesi ve millet iradesine saygı göstermesinin kanıtı olarak, tutuklu milletvekilleri konusunda gereği yapılacaktır.
Yasaları sanık aleyhine yorumlama, yetkilerin çok geniş olarak kullanılması ve uzun tutukluluk süreleriyle ÖYM’ler adeta özdeşleşmiştir. Yapılan yeni düzenlemeyle Türkiye, Özel Yetkili Mahkemeler’in ürettiği sonuçları artık taşıyamayacağını ortaya koymuş bulunmaktadır.
Konuyla ilgili bütün tarafların bu hassasiyet içinde hareket ederek Türkiye’yi geren ve kutuplaştıran tavırlardan kaçınılması toplumsal bir zorunluluk halini almıştır.
Yasada yapılan değişiklikle kamuoyunda tutuklu milletvekilleri konusunda yaratılan iyimser hava ve beklentilere rağmen AKP’nin çelişkili tavrı sürüyor. Konuyla ilgili olarak AKP’nin ikircikli bir tavır sergilediği görülüyor.
Son olarak AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, tutuklu milletvekillerinin tutuksuz yargılanmasına yönelik olarak mahkemenin tahliye kararı verme ihtimaline karşı bir duruş sergilemiştir. O, “Kimse yargıdan birilerini kaçırmaya çalışmasın. 14. maddeden yargılandıkları bilindiği halde listelerinden aday gösteren, milletvekili yapılarak kurtarılmalarını hedefleyenler, kesinlikle yargı önünden bunları kaçırmayı düşünmesinler” demiştir. Daha önce de Başbakan Erdoğan, “sorun AKP’nin değil” diyerek tutuklu milletvekilleri konusunda olumsuz tavrını açıkça ortaya koymuştu.
İlhan Cihaner ise “Bu yasayla tutuklu milletvekilleri tahliye olamayacaklar. Devam eden ve kamuoyunda rahatsızlık oluşturan haksız tutuklamalar, kaçma ve delilleri karartma şüphesi gerekçesiyle verilmiş tutuklama kararlarıdır. Kaçma ve delilleri karartma gerekçesiyle verilmiş tutuklama kararlarında adli kontrole hükmedilemez” diyor.
Hukuki varlığı elindeki işlerin bitimiyle sınırlandırılmış olan ÖYM, tutuklu milletvekilleri konusunda vereceği kararla TBMM’nin iradesi, yaratılan beklenti ve kamu vicdanını dikkate alıp almadığını ortaya koymuş olacaktır.
Türkiye’nin gerilime, kamplaşmaya ve kutuplaşmaya değil sükûnete, toleransa ve karşılıklı hoşgörüye olan ihtiyacı her zamankinden daha fazladır. Umut taşımakta ve iyimser olmakta sakınca yoktur.