Çeviri motorları çevirmenlerin mesleklerini elinden mi aldı?
Dilbilimciler ve çevirmenlerin son yıllarda en çok tartıştığı, üzerine düşündüğü konulardan biridir çeviri motorları.
Yapay zekanın gün geçtikçe gelişmesi, iş dünyasındaki endişeleri de beraberinde getirdi.
“yapay zeka işimizi elimizden alacak” düşüncesi yapay zeka ve insanlar arasına bir perde çekiyor olabilir.
Hatta günümüz teknolojisinin birçok iş kolunu pasif hale getirdiğini de söyleyebiliriz.
Özellikle yapay zekaya gösterilen ilginin artmasıyla; basılı eserler, yerini dijital dünyaya bırakmaya başlamadı. Dijital dünya sadece kolaylık sağlamakla kalmadı, artık bir ihtiyaç haline gelmeye başladı.
Kitapların, makalelerin, dergi ve gazetelerin dijital dünyanın içine hızla giriş yapmasıyla yazarlar, editörler, çevirmenler de diğer meslek grupları gibi dijitalleşmeye ayak uydurmak durumunda kaldı.
Küreselleşen dünyada anlık ve acil çeviri ihtiyacının insanları çeviri motoruna teşvik ettiği bir gerçek.
Bu yüzden çevirmenler, küreselleşen dünyada uluslararası iletişim çeviri ihtiyacının artması sonucu çeviri motorlarının hızından faydalanıyor.
Peki çevirmenlik mesleği gerçekten bitiyor mu?
Dünyanın en eski mesleklerinden olduğu bilenen mütercim-tercümanlığın da yapay zekaya yenik düştüğü konuşuluyor.
Her geçen gün insanların araştırmaları ve güncellemesiyle beslenen ve ileri teknolojide büyük rol oynayan yapay zeka, çeviri alanında da büyük devrimlere imza atmaya devam ediyor.
Yazınsal çeviri alanında yetkinliği olan mütercim çevirmenler ve sözlü çeviri yapan alanında yetkinliği olan tercümanlar çeviri motorlarının çoğu zaman doğru sonucu verdiğini söylüyor.
Son zamanlarda simultane (anlık) çeviri yapabilme hazırlığında olan çeviri motorları başarılı sonuç verirse; çevirmenler hem yazınsal hem sözlü çeviri faaliyetlerini tek bir tuşla ulaşılabilen çeviri motorlarına emanet etmek durumunda kalabilirler.
Çeviri motorlarının varlığı çevirmenlerin işini kolaylaştırdı mı? Yoksa işleri daha da mı zorlaştırdı?
Bu tartışma konusu çevirmenler arasında fikir farklılıklarına yol açtı.
Bazı çevirmenler insan eliyle yapılmış herhangi bir makinenin insandan daha akıllı olamayacağı; bazı çevirmenler ise yapay zeka gelişiminin çok hızlı olduğu ve çevirmenlik mesleğini bitirdiği kanısında.
İnsana duyulan ihtiyacın “şimdilik” çeviri alanında bitmeyeceğini birkaç örnekle açıklamak mümkün.
Yapay zeka hala dilimizdeki eş sesli kelimelerin anlamlarını kip eki belirtmeden algılayamıyor.
Örneğin, çeviri motoruna “asma yaprağı” kalıbını yazdığımızda “asma” sözcüğünün isim tamlaması olduğunu fark ederek erek dile çevirirken “asma yaprağı!” şeklindeki emir kipi olan “asma” sözcüğünü algılayamıyor.
Dilimizde “yemek yemek” ve “yemek yeme” eylemlerinin aynı anlama gelmesi üzerine çeviri motorunda aynı sorunla karşılaşıyoruz.
“Deniz anası” örneğiyle ise çeviri motorunun özel isimleri algılayabilme konusunda eksiklikleri olduğunu söyleyebiliriz.
Kişi olan Deniz’in annesi ve deniz canlısı olan deniz anası arasındaki farklı noktalama işareti olmadan algılayamayan çeviri motoru, simultane (anlık) çeviri esnasında bu farkı anlamadığı için henüz oldukça yetersiz kalıyor ve insana duyulan ihtiyacı kısıtlamıyor.
Fakat yakın gelecek için “insansız çeviri” imkansız değil.
Yapay zeka geliştirilmeye devam ettikçe bu sorunların çözüleceği aşikar.
Çeviri motoru kullanan teknik çevirmenler birkaç ufak değişiklikle çeviri motorundan faydalanabilirken; edebi çevirmenlerin çeviri motoruna mesleklerini emanet etmesi şimdilik zor gibi görünüyor.
Tek bir doğrunun varlığını kabul eden teknik çeviriler açısından çeviri motorları işleri kolaylaştırabilir fakat edebi çevirilerde duygular ön planda olup sanatsal bir dil kullanıldığı için henüz edebi çevirileri yapay zekanın ele geçirecek olması… en azından günümüzde imkansız gibi.