İstanbul Üniversitesi Orman Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Akkemik, yangınlardan etkilenen Akdeniz havzasındaki ormanlık alanlar için, “Mevzuatta değişiklik yapılarak tüm makilikler “Akdeniz Sert Yapraklı Ormanlar” olarak orman sayılmalıdır” çağrısı yaptı. Akkemik, “Yanan kızılçam sahalarının “Özel Ağaçlandırma Yönetmeliği” kapsamında özel ağaçlandırmalara konu edilmesi kesinlikle düşünülmemelidir. Bu uygulama gelecekte, bu alanların orman dışına çıkarılması için bir araç olma riski taşımaktadır. Ben şimdiden uyarmayı bir görev sayıyorum” dedi.
İstanbul Üniversitesi Orman Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Akkemik, Türkiye’nin yangınlarla mücadelesi ve afetten sonra izlenmesi gereken yol haritası hakkında değerlendirmelerini paylaştı.
Ormancılığın bir ekosistem yönetimi olduğunu, ekolojik, biyolojik, ekonomi ve politik bilimlerin bileşkesinden oluştuğunu vurgulayan Akkemik, yanan alanlarda ağaçlandırma çalışmaları için şu önerilerde bulundu:
“HEMEN FİDAN DİKİLMEMELİDİR”
“Planlama yapmadan hemen her yere ağaç dikelim, zeytin, badem, sakız dikelim, kampanyalar yapalım demek bilimsel bir yaklaşım değildir. Yangın geçiren kızılçam alanlarında hemen fidan dikilmemelidir. Kızılçam tohumları yüksek sıcaklığa dirençli olduğundan yangın sonrası yüksek oranda çimlenmektedir. Ayrıca, yapılan bilimsel çalışmalar otsu flora ve maki elemanlarının da sonraki birinci yıldan itibaren sahaya gelmeye başladığını göstermiştir. O nedenle öncelikli olarak ekolojik restorasyonun doğal yollarla başlaması ve devamında da tamamlama yapılması gereklidir.
Böylece;
*doğanın doğal yolla tekrar toparlanması ve o ekolojik koşullarda oluşmuş en güçlü tohumlarla ormanın tekrar oluşması sağlanmış olacaktır,
*gereksiz masraflardan kaçınılmış olacaktır; ayrıca doğaya zarar veren kişi kurumların binlerce fidan bağışı yaparak kendilerini aklama yarışına dönüşmesi önlenmiş olacaktır,
*çok hızlı ağaçlandırma yapılması ile ekolojik koşulları uygun olmayan farklı türler alana getirilmesi önlenmiş olacaktır.
“ŞİMDİDEN UYARMAYI BİR GÖREV SAYIYORUM”
Yangınlardan etkilenen Akdeniz havzasındaki ormanlık alanların kızılçam ve makiliklerden oluştuğunu belirten Akkemik, şöyle devam etti:
“Makilik; 6831 sayılı yasanın 1/F maddesinde “Funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımıyan yerler” orman sayılmamaktadır. Bu yanlıştır ve bu alanların kolaylıkla gözden çıkarılmasına neden olmaktadır. Maki yerine kullanılması gereken doğru isim “Akdeniz sert yapraklı orman”dır.
Mevzuatta değişiklik yapılarak tüm makilikler “Akdeniz Sert Yapraklı Ormanlar” olarak orman sayılmalıdır. Bu alanlar; Akdeniz iklimi etkisiyle oluşmuş ve yangınların da ekosistemin bir parçası olduğu alanları kaplamakta; yüksek düzeyde biyolojik çeşitlilik, toprak ve su koruma fonksiyonu bulunmaktadır.
Yanan kızılçam sahalarının “Özel Ağaçlandırma Yönetmeliği” kapsamında özel ağaçlandırmalara konu edilmesi kesinlikle düşünülmemelidir. Bu uygulama gelecekte, bu alanların orman dışına çıkarılması için bir araç olma riski taşımaktadır. Ben şimdiden uyarmayı bir görev sayıyorum. “
“BUNCA OLUMSUZLUK VARKEN BAZI ORMAN VASIFLI ALANLAR TURİZM MERKEZİ SAYILACAK”
“Ormanlara, HES, RES, taş-kum ve maden ocağı, aşırı odun üretimi, kamu binaları, tabiat parkları gibi gerekçelerle her geçen gün daha fazla insan girmekte, parçalanmakta, böcek-mantar hastalıkları, kuruyan ağaç ve yangınların sayısı artmaktadır” diye devam eden Akkemik sözlerini şöyle sürdürdü:
* Artık ormanlara bu kadar müdahale edilmemelidir. OGM istatistikleri ülkemizde orman alanlarının arttığını gösterse de temiz tatlı su kaynağı olan ormanlar giderek çok daha fazla parçalanmakta ve yapısı bozulmaktadır. Bunca olumsuzluk yaşanırken ne yazık ki, 18.07.2021 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 7334 sayılı kanunun 1.maddesinin d fıkrasında Cumhurbaşkanı kararıyla bazı orman vasıflı alanların turizm merkezi sayılacağına hükmedilmektedir.
Orman Genel Müdürlüğü’ne yönelik eleştirilerde bulunan Akkemik, şöyle konuştu:
* Orman Genel Müdürlüğü yeterince kadrolu mühendis ve işçi alımı yapmamaktadır. Geçen yıl alımı yapılan 1150 orman mühendisi, hatırlanacağı üzere ormandaki odun üretiminin iki kata yakın artırılarak 35-40 milyon metreküpe çıkarılması için yapılmıştı. “Danışman mühendis” adı altında kadrosuz, geçici statüde, gelecek planı yapamayan, düşük maaşlı, dönemin iktidarına bağlı ve aidiyet duygusu gelişemeyen mühendislerle ormancılık yapmaktadır.
* Orman yangın işçilerinin de çoğu yılın 9 ayı çalıştırılmakta ve 3 ayı maaşsız geçirmektedir. Çalıştıkları dönemde de şoförlükten diğer tüm ormancılık işlerine kadar her alanda çalıştırılmaktadırlar. Bu uğurda canlarını ortaya koyan tüm orman emekçilerinin özlük hakları verilmelidir.
“ORMANA YAPILAN OLUMSUZ MÜDAHALELERE SON VERİLMELİDİR”
Akkemik’in açıklamaları şöyle devam etti:
“Küresel iklim değişikliği artık bir gerçektir; Akdeniz havzasında nemin düşük ve sıcaklığın yüksek olduğu günlerin sıklığı ve süresi artmaktadır. Yaptığımız çalışmalar ağaçların iklim krizinden de olumsuz etkilendiğini ve meyve-tohum veriminin düşmeye başladığını göstermiştir. Bu durum ayrıca, ormanlarımızda böcek-mantar zararlarından orman yangınlarına kadar büyük zararlara neden olmaktadır. O nedenle ormanlarımızı daha fazla kaybetmemek için artık ormana yapılan olumsuz müdahalelere son verilmelidir.
Orman Mühendisleri Odası da bir siyasi partinin bir il başkanlığı gibi çalışması yerine meslektaşlarımızın mesleğini daha özgürce yapabileceği, özlük haklarını savunan ve ormanları koruyan tarafsız bir meslek kuruluşu gibi davranmalıdır.
“ORMAN YANGINLARI ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ KURULMALI”
Tüm bu değerlendirme ve öneriler ışığında “Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü” gibi orman yangınları için de “Orman Yangınları Araştırma Enstitüsü” olmalıdır. Artık afet boyutlarında yaşanan orman yangınlarının her boyutuyla çalışılması ve hepimizin konuşması yerine konunun uzmanlarının açıklama yapması gereklidir.
Sonuç olarak; Orman yangınlarıyla mücadele; sadece yangınlarını söndürme değil topyekün ormanı koruma, orman emekçilerinin haklarını koruma, iklim değişikliyle mücadele ve toplumsal bilinçlenmeden geçmektedir.”
Kaynak: Cumhuryet