Birbirlerine uzak iki kavramı, yamyamlık ve demokrasiyi yazının başlığını okuduğunuzda ilk etapta bağdaştıramayabilirsiniz. Ama bu iki olgunun çok önemli bir ortak noktası var. Bu ortak noktanın tespiti için öncelikle yapılması gereken; iki kavramın nasıl ortaya çıktıklarını irdelemektir. İlginçtir ki yamyamlıkla alakalı da demokrasi ile alakalı da ilk terimler eski yunanda ortaya çıkmıştır. O zaman moda olan akım demokrasi götürmek değildi.
Tarihte bir millete toptan yamyamlık yakıştırması yapılan yazılı kaynak tarihin babası olarak bilinen, aynı zamanda yazdığı çoğu bilginin yalan olması sebebiyle yalanların babası olarakta kabul edilen Yunan epik tarihçi Herodot’a aittir. Sizce Herodot kime yamyam demiş olabilir? O zaman eski yunana en yakın Türk kavmi olan İskitlere yamyam der Herodot. Herodot’a göre İskitler aralarında hasta olan veya hasta olduğundan şüphelendikleri insanları, ailelerinin bütün karşı çıkmalarına rağmen afiyetle yerlermiş. Bu kitabın yayınından sonra yamyamlığı engellemek ve insan gibi yaşamalarını sağlamak amacıyla yunanlılar doğu serfine çıkmışlar.
Tarihte bilinen ikinci yamyam yakıştırması ise ünlü gezgin Marco Poloya aittir. Marco Polo Güney Asya daki kavimlerin yamyam olduğunu aralarından hasta olanları mideye indirdiklerini ve çoluk çocuk herkesin adam yediğini yazmıştır; doğunun zenginliklerinin yanında. Tabi batı boş durur mu bunlarında medeniyete ihtiyacı olduğuna hükmetmeleri 25 yıl gibi kısa bir süre aldı. Yeni Asya seferleri ile Güney Asyaya yerleştiler.
Yamyam yakıştırmasına uğrayan üçüncü grup ise zavallı güney Amerika yerlileridir Azteklerden Brezilya yerlilerine kadar çeşitli tasvirlerle ve kitaplarla yamyamlık iftirasına uğramıştır. Ardından Amerika keşfedilir Amerikalı yerliler bu sefer yamyamdır ve kesinlikle imana getirilmelidir. Papa derhal hem Amerika hem Afrika için cihat çağrısı yapar onları öldürmenin sevap olduğunu ilan eder. Binlerce milyonlarca iyi Hıristiyan Amerika’da Kızılderili avına başlar. Batılılar Amerika’ya geldiğinde 15 milyon olduğu tahmin edilen Kızılderili nüfusu 120.000 seviyesine düşer.
Ama batıya buda yetmez Amerika geniştir ve orada çalışacak kölelere ihtiyaç vardır. Bir yerlerden yeni yamyamlar bulunmalıdır. Aranan yamyamlar Afrika’dan bulunur ten renkleri siyahtır bu sefer bilimde yardımcı olur batılılara. O dönemde kilise evrim teorisini kabul eder. Afrikalı siyahlar insan değildir, onlar evrim teorisinin bahsettiği insanla maymun arası olan bir hayvandır. Dolayısıyla insanla aynı haklara sahip olamazlar kölelik meşrudur kilise duyurur. Köle tacirleri Afrika’dan milyonlarca siyahi insanı Amerika’ya, Brezilya’ya ve Avrupa’nın dört bir köşesine satarlar.
Devir artık değişmiştir. Artık yeni bir çağ başlamış, kölelik ortadan kalkmıştır. İletişim aygıtları dünyayı küçültünce dünyada yamyam olmadığı da anlaşılmıştır. Bunun üzerine batıya artık yeni bir yamyam, yeni bir aşağılama kavramı gerekmektedir. En sonunda o kavramda bulunur anti demokratik toplum, medeniyet ve demokrasi götürmek.
Medeniyet ve demokrasinin tadına önce güney Afrikalılar, daha sonra Tunus ve Cezayir, onların ardından Irak bakar. Gerçi ırak halen medeniyet ve demokrasi gelmesi için Amerikalılar tarafından özgürleştiriliyor son hesaplamalara göre bu özgürleştirme Irakta 6 milyon sivilin canına mal oldu.
En sonunda yeni özgürleştirilecek ülkede bulundu artık Libya’da özgürleşmeliydi. Libya’da bir diktatör vardı demokrasinin zerresi Libya’da yoktu birilerinin oraya demokrasi götürmesi gerekiyordu. Başrol daha önce Tunus ve Cezayir’e demokrasiyi götüren Fransızların oldu. Sarkozy haçlı seferi dedi. Bir iki tepki yükseldi ama sesler çabuk kesildi.
Şimdi Tayyip Erdoğan ne diyecek o merak ediliyor. Malum daha birkaç ay önce Libya devlet başkanı Muammer Kaddafi’den barış ve demokrasi ödülü almıştı sayın Başbakan. Şimdi ise operasyona nasıl destek verileceğini tartışıyorlar. Zaten bizim başbakan çıkıp "Tarih boyunca, Doğu ile Batıyı, Müslümanlar ile Hıristiyanları ayrıştıran en büyük çatışmaların, Haçlı seferleri olduğu iddia edildi. Haçlı seferleri, aynı zamanda tüm bu tarafların birbirini tanıdığı, birbirleriyle iletişime geçtiği, birbirleriyle ittifaklar kurduğu, en önemlisi de, çok yoğun bir şekilde bilim ve sanat noktasında alışverişte bulunduğu dönemlerdir." Demedi mi? Alın size adres izleyin aranızda inanamayan varsa
http://www.dailymotion.com/video/xgy0ke_tayyip-erdoyan-hacly-seferleri-yslam-a-karyy-yapylmamyytyr_news
Meşhur bir hikaye vardır bilmeyenler için tekrar anlatayım
1966 yılında Amerikalılar aya insan gönderme çalışmalarına ilk kez başlamışlardır.
ilk çalışmalar Navaho Kızılderililerine verilmiş olan topraklarda (çölde) yapılıyordur. Çünkü ay yüzeyine en cok benzeyen cansız topraklardır buraları.
Nasa’da görevli kişiler kıyafetlerini giyip çalışmalar yaparken yaşlı bir Navaho Kızılderilisi ile genç bir kızılderili orada onları hergün düzenli olarak izliyordur.
bir gün genç kızılderili Nasa görevlilerine yaklaşır ve babasının dillerini bilmediğini o yüzden kendisini ne yaptıklarını sormak için gönderdiğini söyler.
Nasa görevlileri aya gidiş için çalışmalar yaptıklarını söyler. Ertesi gün yaşlı kızılderili ve oğlu onlara yaklaşır. Genc Kızılderili babasının aya bir mesaj yollamak istedigini bunu yapıp yapamayacaklarını sorar. Nasa görevlileri biraz şaşkınlık biraz alayla yanlarındaki teybi uzatırlar ve teybe ne diyecekse demesini bunu aya götüreceklerini söylerler.
Yaşlı Kızılderili eline aldığı teybe öfkeli bir şekilde bir şeyler söyler
ve teybi hışımla uzatarak oradan giderler.ertesi günler artık oraya uğramazlar.
nasa görevlileri yaşlı kızılderilinin ne dediğini çok merak etmektedirler ve cevre kasabalardaki başka bir kızılderiliye mesajı kendi dillerine tercüme ettirirler.
yaşlı kızılderili aya şu sözleri söylemiştir:
”Bu adamlara dikkat edin. Topraklarınızı almaya geliyorlar…"
Batının yeni yamyamlık kavramı olarak kullandığı antidemokratik toplum tezi ne zaman türkiyeye uygulanır; ne zaman olması muhtemel yoğun sivil itaatsizlik eylemleri başlar ne zaman bize de demokrasi gelir kesin tarih veremem ama 10 yılı geçeceğini hiç sanmıyorum. Bize teyple mesaj çoktan geldi.
