ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Suriye rejimi ve rejim müttefikleri Rusya ile İran’ın bölgedeki faaliyetlerine ilişkin bir raporda 2020 yılının Mart ayında Türkiye ve Rusya arasında imzalanan anlaşmaya vurgu yapıldı.
Rusya ve İran rejim yanlısı güçlerin İdlib’de muhaliflerle çatışmalara girmesine karşın büyük bir coğrafi değişiklik yaratamadıkları ve bu konuda başarısız olduklarının belirtildiği istihbarat raporuna göre Rusya ile Türkiye arasında Mart 2020’de ateşkes anlaşmasının imzalanması dolayısıyla Şam, Rusya’dan net bir siyasi ve askeri destek olmadan büyük bir saldırıya niyetlenmeyebilir.
Suriye’deki son duruma bakıldığında, Heyet Tahrir’uş-Şam’ın (HTŞ) kontrolünde olan İdlib’te terör örgütü DEAŞ’ın kalıntılarına, El Kaide’nin resmi Suriye kolu Hurras ed-Din üyelerine ve diğer yabancı cihatçı gruplara da ev sahipliği yaptığını görmekteyiz. İdlib’te aynı zamanda üç milyondan fazla sivil yaşıyor.
Türkiye destekli muhalif grupları ise İdlib’te büyük ölçüde stratejik öneme sahip yeni cephe hatları boyunca SDG/YPG ile çatışmaya devam ediyor.
Raporda DEAŞ ile ilgili şu ifadeler yer aldı:
“DEAŞ, çok sayıda liderinin öldürülmesiyle uğradığı ağır kayıplardan sonra, yüksek maliyetli giderlerini karşılamak için finansal gelir elde etmeye, petrol sevkiyatlarını kullanıp satmaya ve fidye için yetkilileri kaçırmaya yöneldi. DEAŞ ayrıca yerel halkın gözünü korkutmak ve yerel güvenlik güçlerinin yanı sıra DMUK’a ait noktaları hedef almak için Suriye’nin doğusundaki ve güneyindeki Esad rejiminin kontrolü altındaki kırsal bölgelerdeki gizli hücrelerini kullanıyor.”
DEAŞ üyelerinin ülkenin kuzeydoğusundaki mülteci kamplarındaki varlığının, yerel nüfusu kendi saflarına katılmalarını, beyinlerini yıkamalarını, savaşçılarını ve destekçilerini gizlemelerini ve yerinden edilmişler arasında başka yerlere gitmelerini sağlayacağı konusunda uyarıda bulunulan raporda, SDG/YPG’nin kontrolü altındaki bölgelerdeki geçici gözaltı merkezlerinde yaklaşık 10 bin DEAŞ’lının gözaltında tutulduğu bunların 2 binden fazlasının Iraklı ya da Suriyeli olmayan yabancılardan oluştuğu belirtildi.
Kötü koşullarının ve diğer faktörlerin bazı kamplarda isyanların çıkmasına katkıda bulunduğuna işaret edilen raporda, Suriye’nin kuzeybatısındaki çatışmalar da yalnızca 2020 baharında yaklaşık bir milyon insanın yerlerinden edildiğine dikkat çekildi. ABD Savunma Bakanlığı’nın Kongre’ye sunmak için hazırladığı raporda, Suriye rejimi ile muhalif güçler arasında bu bağlamda yeniden başlayan çatışmaların yüz binlerce sivili Türkiye sınırına doğru kaçmaya zorlamasıyla başka bir insani krize neden olabileceğine işaret edildi.
ABD, Türkiye’nin tıpkı 2018 ve 2019 yıllarında olduğu gibi Suriye’nin kuzeyine yeni bir operasyon başlatmasından endişeli görünüyor. 2020 yılında ülkelerine geri dönen Suriyeli sayısı oldukça düşüktü. Bunun nedeninin yaygın korkular ve ülkedeki kötü ekonomik koşulların yanı sıra birçok kaynağa göre Şam tarafından intikam amacıyla zorunlu askerlik yaptırılmasından kaynaklanıyor olabilir. Bazı uzmanlar ABD’nin yeni yönetimini, önceki yönetimin 2018 yılı baharında ayrıldığı nükleer anlaşmaya geri dönmek amacıyla Viyana’da İran ile devam eden müzakerelere ağırlık verip Suriye dosyasıyla ciddi şekilde ilgilenmemekle suçluyorlar. Biden yönetimi, Donald Trump yönetimi döneminde olduğu gibi Suriye krizinde uzmanlaşmış özel bir temsilci atamazken, Suriye’de insani yardım çabalarını destekleme, Sezar Yasasını uygulama ve DEAŞ ile mücadele alanlarında çalışmaya devam ediyor.
Kaynak: 21YYTE/Kübra Ünlü