Vicdandan Vazgeçtik İnsaf Demiyoruz Birazcık Akıl!

(…….!) … Haliyle Avrupalının bombası Avrupa’nın kalbinde patladı bu defa!
Dünya ayağa kalktı…

***

Bir müddettir bizde patlıyor bombalar sessiz sedasız! ‘Seçilmiş zamanlarda, seçilmiş yerlerde’ ardı ardına gelen katliamlarla yaşıyoruz. Sesimizi yükselttik hemen; “bizde patlayınca suskun olan Batı kendilerinde olunca nasılda tepki gösteriyor!”

Doğru, haklıyız… Kızgın olamasak bile sitemkarız!..

Oradakiler insanda bizdekiler insan değil mi?..

Bu arada yanı başımızda Irak’ta, Suriye’de yıllardır, her gün her saat bombalar patlıyor, toplu kıyımlar, vahşet, tüm sıcaklığıyla yaşanmaya devam ediyor!
Bizlerinde içinde olduğu tüm insanlık hepten sessiz!.. Milyonlarca insan, çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı hasta demeden vahşice katlediliyorlar.

***
ABD, Avrupa Ülkeleri, Rusya, Çin ve tabii ki İsrail bu kan gölü coğrafyanın mimarları… Savaşıyorlar, savaştırıyorlar, öldürüyor, birbirlerini öldürtüyor, birbirlerini kırdırıyorlar. Ara sırada kendileri birbirleriyle dalaşmıyor değil ama çabucak anlaşıveriyorlar.

Mesele derin! Büyük paylaşımlar var, yüzyıllık hesaplar!..

Tüm evrensel değerleriyle, kuşandıkları medeniyetleriyle, insan haklarıyla, özgürlükleriyle, ileri teknoloji alet edevatlarıyla’ başımıza üşüşmüş, kahpelik peşindeler!..

***
ABD Dışişleri Bakanı zahmet edip buralara kadar gelmişler ve buyurmuşlardı; “23 Ülkenin sınırlarını değiştiriyoruz!” Hani bizde“rol kaptık” diye sevinçlere gark olmuştuk ya!

Kanlı cetvel birinden diğerine ülke, ülke geziyordu. Sıra Suriye’ye gelmişti. Güzide medyamız ve yazar çizer tüm aydınlarımız, muhterem devlet büyüklerimiz unutmuştur! Daha ortalıkta hiçbir şey yokken İngiltere Büyükelçisi Hatay taraflarında kurulacak göçmen kamplarının koordinatlarını belirliyordu, açık seçik! Eşzamanlı olarak kıymetli yöneticilerimiz 1,5 milyon çadır siparişini vermişlerdi bile!..

Türkiye’den bir gurup gazeteci Suriye’ye gittiler bu arada. Oradaki zulmü anlatacaklardı… B. Avar anlatmıştı o zaman; Terkedilmiş bir mahalde, yıkık dökük binaların yakınında durduk. Belli ki terk edilmiş eski bir yerdi. Birden bire büyük bir medya gurubumuzun temsilcisi hanım yıkık bir binanın önünde kamera karşısında avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı. ‘Sayın seyirciler duyduğunuz gibi silah ve patlama sesleri korkunç! Yanımızdan mermiler geçiyor. Arkamdaki bina gördüğünüz gibi saldırılara dayanamamış! Burda büyük bir savaş yaşanıyor!..’ Şaşırmıştım! Benimle birlikte birkaç kişi daha şaşırırken diğerleri hazırlıklıydı. Ne yapıyorsun diye sorduğumda, sırıttı pişkince… ‘Emir böyle’ dedi.’ Tüm Dünya televizyon kanallarından Suriye’deki olmayan iç savaşı izliyordu böylece!..

Sonrası malum; Bölgede mantar gibi çoğaltılan terör örgütleri çok geçmeden güçlenip palazlandı. Hepsi de büyük bir hızla silahlanıp, ciddi mali kaynaklara ulaştırıldı.

Bunlardan 2 tanesi tüm gelişmelerin merkezinde belirleyici hale getirildi. Bir tanesi zaten var olan PKK Suriye’de PYD/YPG olarak açık desteğe kavuşturulup koridor devlet kuracak kadar ileri gitti. Diğeri; çilingir vazifesini üstlenecek vahşiliğiyle öne çıkan IŞİD!

Bölgenin dizayn edilişine uygun, planlanan gelişmelere hizmet edecek yapıda hem meşrulaştırıldı, hem de çizim öncesi yer değiştirmelerin tarafı oldular. Her türlü kabul edilemez gelişme bu terör örgütleri sayesinde bir, bir hayata geçirildi.

Her türlü silah ve donanıma sahip hale getirilirken, eğitimleri bizzat batılı devletlerin istihbarat ve askeri kaynaklarınca sağlandı.

Bugün Dünyanın topyekûn savaş açtığı IŞİD rahatlıkla petrol çıkarabilmekte, rahatlıkla taşıyabilmekte, rahatlıkla satabilmekte ve büyük gelirler elde edebilmektedir. Her yeri bombalayan uçaklar nedense bu petrol kuyularını görememektedir.

Bu durumlar açık, aleni ve bilinir halde sürdürülmektedir.

Bugün, bu izah edilemez alçaklıkların yan ürünü olarak Avrupa’nın merkezinde de kimi zaman karşılaşmalar olabilmektedir. Sıklıkla ifade edilen; “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” dersen gelir senide bulur anlayışı yok hükmündedir. Belki; “Besle kargayı oysun gözünü” kısmen de olsa daha gerçekçidir.

***
Muhakkak ki can kayıpları her yerde ağır ve acıdır. Brüksel’de, Paris’te, Ankara’da, İstanbul’da, Hatay’da, Şırnak’ta aynı karşılığı bulmalıdır.
Bağdat’ta, Erbil’de, Kerkük’te, Türkmen Dağında, Halep’te Şam’da aynı ses yükselmelidir. İnsanlık tek yürek olabilmelidir!..

Yoksa anası da babası da ABD/AB/Rusya/İsrail olan gayrimeşru veledizina terör baba ocağında dahi kahpelik yapar oluşunun kaçınılmazlığı açıktır.

Söylenebilecek tek söz vardır; Vicdandan vazgeçtik, insaf dahi demiyoruz, sadece birazcık akıl! Birazcık!..

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!