Bu köşeyi yazmaya başlamamın 3. haftasındayız. Uygur Sorunu hakkında Dünya’da ve Türkiye’de öne çıkan en önemli gelişmeleri aktaracağım.
Hazırsanız başlayalım.
Birleşmiş Milletler (BM) yayınladığı açıklamada, Doğu Türkistan’da bulunan, varlığı Çin tarafından reddedilen toplama kamplarında özgürlükleri ellerinden alınan insanların çeşitli zulümlere maruz bırakıldığını bunun yanı sıra bu insanların bölgede bulunan fabrikalarda zorla çalıştırıldığını belirtti.
Yine BM uzmanlarına göre 150’den fazla Çinli ve yabancı şirket Uygurların maruz bırakıldığı zorla çalıştırılma koşullarıyla doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı olduğunu açıkladı.
BM bu açıklamalarını yapmadan önce Amerika Birleşik Devletleri 2020 Aralık ayından bu yana Uygur Özerk Bölgesi’nden pamuk ithalatını durdurmuştu. Amerika’nın ardından aralarında H&M, Nike ve Zara’nın da bulunduğu çeşitli hazır giyim devleri de pamuk tedarikini durdurduklarını açıklamış ve insan hakları ihlallerinden dolayı duydukları endişeyi dile getirmişti.
Çin’in ticari baskısı geri adım attırdı.
Şirketlerin açıklamalarından sonra Çin kamuoyunda bir karşı saldırı hareketi başladı. Sosyal medyada yürütülen boykot çağrıları ve Çinli influencerların sponsorluk anlaşmalarından çekilmesini duyurmasıyla tekstil şirketleri geri adım attı.
Çin ticari baskı politikasıyla istediğini elde ederken, şirketler de ticari kaygılar neticesinde insanlık sınavından sınıfta kalmış oldular.
ABD 2020 İnsan hakları raporunu yayımladı.
Raporun Çin bölümünde, Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlalleri “soykırım” olarak tanımlanırken, bölgedeki hak ihlallerine geniş yer ayrıldı.
‘1 Nisan şaka değil Soykırım’
Yukarıda okuduğunuz başlık, Türkiye’nin dört bir yanında ve yurtdışında çeşitli şehirlerde düzenlenen protestoların adıydı.
Uygur Türkleri’nin kitleler halinde toplama kamplarına konulmaya başlanmasının 4. yılına girdik. Bu 4 yılda, binlerce insan yakınını kaybetti, anneler çocuklarından, çocuklar ailelerinden ayrıldı. Ölümler yaşandı. Ayrılıklar oldu. Yakınlarının ölüm haberini alan sevindi en azından haberini aldım diye. Habersiz kalanlar ise binlerce kez öldü, yine kimselerin haberi olmadan.