Bu hafta Uygurların gündeminde neler vardı?
Öncelikle şanlı Gök bayrağımızı göklerde dalgalandıran 21.yy Türkiye Enstitüsü’ne şükranlarımı sunuyorum.
Küresel politikada Uygur meselesi açısından hareketli bir hafta oldu. Çin’e insan hakları ihlallerini durdurması konusunda rest çeken ülkeler ile Çin arasında karşılıklı yaptırım savaşı yaşandı. Avrupa Birliği, İngiltere, Amerika ve Kanada’da Çinli yetkili ve kurumların yaptırım listesine alınmasına Çin de misilleme ile karşılık verdi. İngiltere’den 5 milletvekili ve 4 kurum Çin tarafından kara listeye alındı. Aynı zamanda Çin aleyhinde açıklamalarda bulunan H&M şirketinin ürünleri Alibaba ve Baidu gibi e-ticaret devletleri tarafından satıştan kaldırıldı. Çin sadece diplomasi silahı ile değil aynı zamanda şirketleri aracılığıyla ticari silahıyla da karşılık veriyor.
Bu restleşmeler şunu gösteriyor ki Çin’in şahin kanadı yaptırımlar karşısında sessiz kalmayacaklarını aksine savaşla karşılık vereceklerini ilan etmiş oluyorlar. Çin emperyalizmi ılımlı politika gütmektense ticari gücünü kullanıp şirketlere ve ülkelere baskı uyguluyor.
Çin, Uygurlara karşı siber dünyada da savaş açmış durumda. Facebook’un son paylaştığı raporda, Çinli hackerların Diaspora içerisinde önde gelen Uygurları hedef aldığını, sahte mesajlarla veya virüslü yazılımlarla telefonlarına ve bilgisayarlarına erişerek bilgilerini ele geçirmeye çalıştıklarını belirtti.
Tekrardan bütün Uygurları bu siber tehlikeye karşı dikkatli olmaları konusunda uyarıyorum.
Uluslararası Af Örgütü hem bütün ülkelere Çin’e karşı harekete geçmeleri konusunda hem de Uygur azınlığa yapılan insan hakları ihlallerine kanıtlar sunan bir rapor hazırladı. Raporun içeriğine bu mesaja tıklayarak erişebilirsiniz. Ülkelere, “Bütün Uygurların, Kazakların ve diğer etnik grupların adil ve etkili bir sığınma sürecine, hukuki desteğe, geri döndüklerinde karşılaşabilecekleri olası insan hakları ihlalleri veya suistimallerinin kapsamlı bir değerlendirmesine ve her türlü ülkeden çıkarma emrine itiraz etme imkânına derhal erişmelerini sağlayın.” önerisini sundu.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Mevlüt Çavuşoğlu ve Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü. Görüşmeler iyi niyet açıklamaları ile sonlandı. Uygurlar, Ankara’da ve İstanbul’da protesto gösterilerinde bulundu. Milli Meclis Başkanı Seyit Tümtürk’ün evinden dışarı çıkmasına izin verilmemesinden dolayı Uygur Türkleri hayal kırıklığına uğradı.
Şimdi sizlere çok daha farklı bir dramdan bahsedeceğim.
Doğu Türkistan’da bulunan Uygurların yurt dışındaki akrabaları ile iletişim kurmaları Çin tarafından yasaklanmış vaziyettedir. İletişim kurmuş Uygurlar da Çin tarafından birer birer toplama kamplarına götürülüyor veya hapis cezasına çarptırılıyor. Böyle bir şiddete maruz kalan Uygurlar fırsatları olsa da bazen iletişime geçmekten kaçınıyorlar.
Bu durum diasporadaki Uygurların ailelerinden çok uzun zamandır habersiz kalmalarına sebep oluyor. Cenazeleri olduğunda bile haberlerini almaları haftalarca gecikebiliyor.
Anlık mesajlaşma uygulaması WeChat üzerinden birbirlerine mesaj atmadan sadece profil fotoğraflarını değiştirerek birbirlerinden haberdar oluyorlar. Belki yıllardır görmedikleri anneleri, babaları, kardeşleri, çocukları ve akrabalarının en azından hayatta olduklarını profil fotoğraflarını değiştirerek anlayabiliyorlar.
Uygurlar bu zulme, bu acıya 21.yy’da maruz bırakılıyor. İnsanlık olarak zalim Çin’e dur demeli ve Uygurlara ses olmalıyız.