BU ÖÇ ALINMALI, APO ASILMALI
“Er meydanlarından çekilir oldun
Çorak iklimlere ekilir oldun
Eğilmek bilmezdin bükülür oldun…
Sürer mi bu gaflet; daha kaç sene?
Uyan ey Türk uyan! Uyumak nene?” (Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu- Ey Uyan Türk Oğlu)
Şairimizin mısraları bugüne o kadar ışık tutuyor ki bize söylenilecek söz bırakmıyor. Bugün milletimiz gerçekten ya uyuyor ya da üç maymunu oynuyor. Vatanımızın dört bir yanında analar ağlıyor ve birileri gidip bunlara sebep olanlarla müzakere ediyor, teşekkür ediyor. Sormak isterim sizlere:
Siz kiminle müzakere ediyorsunuz?
Kime, kimlere teşekkür ediyorsunuz?
Muhatap aldığınız şahsın kütüğünü biliyor musunuz?
Adli sicil kaydından haberiniz var mı?
Kaç ocağı söndürdüğünden haberiniz var mı?
Anaların gözyaşlarını silebiliyor musunuz?
Dikili mezar taşlarına yazılmış Şehit isimlerinden haberiniz var mı?
Kaç genç kızın ırzına geçtiğinden haberiniz var mı?
Siz değil miydiniz muhafazakâr olan, İslamiyet’i her koşulda önümüze sürüp Müslümanlığı anlatan!
Siz değil miydiniz görüştüysek, ispatlamayan “ŞEREFSİZDİR” diyen?
Ya şimdi yaptıklarınız ne?
Teröristler gider açlık grevi yapar, bunun sonlandırılması için birileri gider, Apo denen caniden emir alıp gelerek bu grevi sonlandırır. Ana dilde savunma hakkı isterler, bunu gündeme taşıyarak onlara güç verirsiniz. Andımızı okumak istemezler, kaldırırsınız. Olmayan bir dilin fakültesini açıp eğitime bulaştırmaya çalışırsınız. Olmayan bir şeyin lügatını yapmalarına yani uydurmalarına izin verirsiniz. Bir de küstahça hediye alırsınız. Siz daha çok “Memuzin” okursunuz, ne diyeyim…
Benim anlamadığım milletler neden vardır? Vatan kavramı neden oluşmaktadır? Bu kavramların kökenlerinde neler vardır? Ya bana yanlış öğretmiş anam, babam, hocalarım bu kelimeleri ya da sizler yanlış biliyorsunuz. Birlik beraberlik ruhu, toprak sevgisi, bayrak aşkı, Türklük şuuru ve Türkçe bizim hassasiyetlerimizden değil mi? Her milletin kendine göre mihenk taşları vardır. Bunlar da bizim mihenk taşlarımız değil mi? Elin adamları her yerde bayraklarını sallandırırlarken benim AY YILDIZ’ımın neyi eksik? Elin Nazileri memleketlerinde Türkçeye, Kürtçeye izin vermezken benim vatanımda neden Türkçe hor görülüyor. Yıllardır mahkemeler Türkçe bilmeyenler için ücretsiz tercüman atayarak bu şekilde yargılama yapmıyor muydu? Yoksa ben mi yanlış biliyorum. Biz öğretmenler veli toplantısı yaparken velileri anlamadığımız için velilerin yanında tercüme eden birinden rica ederek öğrencinin durumunu anlatmıyor muyduk?
Şimdi hatırladım da tarihin tozlu sayfalarına yazılan bir olay daha olmuştu.
HABUR REZALETİ!
Benim Mehmetçiğime, Şehit öğretmenim Mahmut Bedir’e, Arkadaşım Şehit Murat Başçı’ya ve nicelerine kurşun sıkanlar bir kahraman gibi karşılanıp paçavralarını sallayarak toprağıma gelmediler mi? Bir de üstüne: “Pişman değiliz. Öcalan istedi, geldik.” demediler mi? Terbiyesizler bir de pişman olmadıklarını dile getirdiler. Ben hangi birini sayayım. Daha nice rezillikler yaşanmadı mı? Bizim ülkemizde neden bunlar yaşanıyor. Başka bir ülkede bunlar yaşansa bu kadar uzamazdı bu mesele. Öcalan’la değil müzakere yaşamasına bile izin vermezlerdi. Öyle olmadı mı? Saddam ne oldu? Dünyanın önünde asılmadı mı?
Kısacası Öcalan’la yapılması gereken bir şey var, evet. İmralı’ya gidip yıllardır yapılması gerekenin yapılması yani ÖÇ ALINMASI GEREKİR. Bu öç alınmalı. Apo asılmalı. Bu dava bitmeli, lanet terör ve ülkemizi bölmeye çalışanlar haddini bilmeli!
Sözlerimi şairimiz Niyazi yıldırım Gençosmanoğlu’nun Asım’ın Nesli adlı şiirinden bir bölümünü hatırlatarak bitirmek istiyorum:
“Gelişleri akıl almaz efsaneler gibiydi
Destanları kıskandırdı bu dünyadan göçleri
Ruhlarını ihlâs ile devrettiler Allah’a
Kapanırken bizde kaldı gözlerinin uçları
Şehid, gazi, cümle ecdâd, vatan, bayrak, din, devlet
Davacıdır kıyamette, alınmazsa öçleri.”