Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, 17 Mart 2021’de HDP’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. 17 Mart 2021 tarihli Savcılık iddianamesinde, HDP’nin Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiği belirtilmiş, “Hiçbir devlet, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne ve varlığına yönelen tehdidi görmezden gelemez ve bu tehdidin süreklilik kazanmasına izin veremez.”…… “Bu itibarla davalı Partinin Anayasanın 68/4. maddesine aykırı eylemleri nedeniyle Anayasanın 69/6. ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın 101/1-b ve 103/2. maddeleri uyarınca temelli kapatılmasına karar verilmesini talep etmek zaruri hale gelmiştir.” ifadelerine yer verilmiştir. Tehdidi gören Başsavcılığın, HDP’nin kapatılması için dava açması Anayasa ve yasaların gereği olup dava hukuki bir davadır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP’nin kapatılması için sunduğu hukuki gerekçelerin benzeri ve daha da ağırı AKP’nin kapatılması için de geçerlidir. Anayasa ve yasalar gereği, HDP’yi tehdit olarak gören Başsavcılığın, 20 Türk Adası ve 2 Türk Kayalığı’nın Yunanistan’ın egemenliği altına konulmasından ve Türkiye’nin batıdan bölünmesinden sorumlu olan AKP’yi bu güne kadar tehdit olarak görmemesi ve vatan topraklarında elini kolunu sallayarak dolaşan 5 binden fazla Yunan askerini görmezden gelmesi, Anayasa’nın 10. Maddesinde tanımlanan “Kanun önünde eşitlik” ilkesine aykırıdır.
AKP GENEL BAŞKANI TAYYİP ERDOĞAN, 3 YILDIR LOZAN DOSYASINI ÇIKARAMADI !…
Erdoğan, 27 Ocak 2018’de, partisinin Kocaeli Gençlik Kolları İl Kongresi öncesi kendisini bekleyen vatandaşlara yaptığı konuşmada, “Şimdi Kılıçdaroğlu’na sorarsan Lozan’da kazandığımızı söyler. Ondan sonra da adaların faturasını AK Parti’ye kesmeye kalkar. Adaları siz verdiniz, siz. Sizin partinizin başında olanlar verdi ve şimdi tarihi dosyaları hazırlatıyorum ve o tarihi dosyaları, Lozan da dahil olmak üzere bunların önüne de milletime de bunları o belgelerle anlatacağız” dedi.
Erdoğan, kendi döneminde verilen adaları Lozan’a yüklemeye çalışarak Atatürk ve İnönü’yü suçladı. Ancak, Erdoğan, 3 yıldır Lozan Dosyasını çıkaramadı, iddiasını ispatlayamadı. Üstelik, Erdoğan’ın 2018’de yaptığı konuşmadan sonra 2 Türk Adası (Küçük Çuha, Limoniye) ve 1 Türk Kayalığı (Plati) daha işgal edildi. 2011’den bugüne kadar, tam 10 yıldır, adalarımızın işgali hakkında basında çıkan haberlerin hiçbirisi, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı tarafından tekzip edilmedi, edilemedi.
1923 LOZAN ANTLAŞMASI VE 1947 PARİS ANTLAŞMASI’NA GÖRE İŞGAL EDİLEN ADALAR TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE AİTTİR !…
Uluslararası Hukuk’un temel dokümanları uluslararası antlaşmalardır. 1923 Lozan Antlaşması ve 1947 Paris Antlaşması’na göre işgal edilen adalar Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir. Türk Dışişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki belge ve milli haritalara göre Yunanistan’ın işgal ettiği adalar Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir. Ayrıca, 1923 Lozan Antlaşması’na taraf olan İngiltere’nin 1939 tarihli haritası ile 1947 Paris Antlaşması’na taraf olan ABD’nin 1957 tarihli haritası’nda Yunanistan’ın işgal ettiği adaların, 12 Ada deniz sınırlarının dışında ve Türk egemenliğinde olduğu açıkça gösterilmiştir.
YENİŞAFAK, SABAH VE MİLLİYET GAZETELERİ BİLE İŞGALE İSYAN ETTİ !…
Yunan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu’nun 29 Haziran 2020’de Aydın Eşek Adası’nda egemenlik ve bayrak gösterisi yapmasına Türk basını sert tepki vererek işgale isyan etti. Erdoğan ve AKP Hükümetlerine destek veren Yeni Şafak, Sabah ve Milliyet gazeteleri bile işgale isyan etti.
Yeni Şafak, Sabah ve Milliyet gazetelerinin haberinde, “1923 Lozan Antlaşması taraflarından İngiltere’nin 1943’te yayınladığı ve 1947 Paris Antlaşması’na taraf olan ABD’nin 1951 yılında yayınladığı haritalarda, Eşek Adası’nın 12 Ada deniz sınırları dışında Türkiye toprağı olarak gösterilmişti. Ada, 16 yıldır Yunanistan işgali altında ve adada konuşlu Yunan kara, deniz ve hava üslerinde yüzlerce silahlı Yunan askeri görev yapıyor.” İfadelerine yer verildi.
TÜRK ADALARININ, YUNANİSTAN’IN EGEMENLİĞİ ALTINA KONULMASINDAN VE TÜRKİYE’NİN BÖLÜNMESİNDEN SORUMLU OLAN AKP KAPATILMALIDIR.
Anayasamızın ilk üç maddesi değiştirilemeyecek hükümler kapsamında olup anayasal düzenin nasıl olduğunu tarif ediyor. Anayasanın 3. Maddesine göre; Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir. Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı “İstiklal Marşı” dır. Başkenti Ankara’dır. Siyasal iktidarlar, anayasanın ilk üç maddesinde tanımlanan anayasal düzeni korumak ve idame ettirmekle görevlidir.
Siyasal iktidarların korumakla görevli olduğu anayasal düzen, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa AKP İktidarları döneminde değişikliğe uğrayarak ortadan kalktı. Adalar (Ege) Denizi’nde 20 Türk Adası ve 2 Türk Kayalığının 2004’ten itibaren Yunanistan tarafından işgal edilmesiyle, Türkiye batıdan bölündü ve Türkiye’nin batısında ikili devlet düzenine geçildi. Türkiye’nin batısındaki 20 Türk Adası ve 2 Türk Kayalığı Yunanistan’ın Başkenti Atina’dan yönetiliyor.
İşgal edilen Türk topraklarında 14 Yunan Askeri Üssü kurulmuş olup bu üslerde 5 binden fazla silahlı Yunan askeri elini kolunu sallayarak dolaşıyor.
Türkiye’nin batısındaki topraklarımız birisi Türk diğeri Yunan olmak üzere ikişer belediye başkanı, ikişer vali ve ikişer cumhurbaşkanı tarafından yönetiliyor.
Türk topraklarında, Türkçe ile birlikte Yunanca konuşuluyor, Türk bayrağı ile birlikte Yunan ve Bizans bayrakları dalgalanıyor ve İstiklal Marşı ile birlikte Yunan Milli Marşı da okunuyor. Türkiye’de, Yunan askerleri kullanılarak darbe yapılmıştır. Devletin tekliği ve birliği ortadan kalkmış, otorite, Yunanistan ve İstanbul Fener Rum Patrikhanesi ile paylaşılarak Türkiye’nin batısında ikili devlet düzenine geçilmiş ve Türkiye batıdan bölünmüştür. Anayasanın 3. Maddesi fiilen değiştirilmiştir.
Adaların işgalini önlemek için Türk Silahlı Kuvvetleri’ne Hükümet Direktifi verilmedi. 2004 Yılında başlayan işgal için Yunanistan’a 17 yıldır nota verilmedi. Yani adalarımız alenen Yunanistan’a verildi.
MEGALİ İDEA / BÜYÜK YUNANİSTAN / BİZANS PROJESİ’Nİ UYGULAYAN AKP’NİN KAPATILMASININ ÖNÜNDE YASAL ENGEL YOKTUR !…
1920 Sevr Antlaşması’nda dayatılan Megali İdea / Büyük Yunanistan / Bizans Projesi’ne göre Adalar(Ege) Denizi Yunan Gölü’ne dönüşecek, Trakya bölgesi ile İstanbul, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, İzmir ve Manisa Yunanistan topraklarına katılacaktı. 1923 Lozan Antlaşması ile engellenen Megali İdea / Büyük Yunanistan / Bizans Projesi, Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümetleri tarafından adım adım uygulanıyor.
Erdoğan ve AKP Hükümetleri 2004’te, Lozan Antlaşması’nı ihlal ederek Cumhuriyet tarihinde ilk defa Fener Rum Patrikhanesi’ne yurt dışından 6 yabancı papaz atanmasını sağladı. ABD, İngiltere ve Girit Başpiskoposları ile Rodos, Finlandiya ve Yeni Zelenda metropolitleri Patrikhane’nin Sen Sinod Meclisi’nde göreve başladı. Yurtdışından getirilen 6 papazdan 2’si İznik ve Bursa Metropoliti olarak atandı. Daha sonra 2016’da İzmir Metropoliti atandı. Halbuki Lozan Antlaşması’na göre İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada dışındaki tüm Rumlar mübadeleye tabi tutulmuş ve tüm dini örgütleri lağvedilmişti.
Adalar(Ege) Denizi’ndeki 20 Türk Adası ve 2 Türk Kayalığı 2004’ten itibaren Yunanistan’ın egemenliği altına konuldu. Adalarımızda Yunan ve Bizans bayrakları dalgalanıyor. Adalar(Ege) Denizi Yunan gölüne dönüştü. Megali İdea / Büyük Yunanistan / Bizans Projesi’nin Ege bölümü tamamlanmış oldu.
Bursa’da “olmayan Rum cemaati” için atanan Metropolit Elpidophoros Lambriniadis, 2011’de, Bizans Dönemi Bursa haritası ile Yunanca ve İngilizce broşürler bastırdı ve yayınladı. Erdoğan ve AKP Hükümeti anılan harita ve broşüre hiçbir tepki vermedi.
Boğaziçi Üniversitesi ve Rektör Gülay Barbarosoğlu, Lozan Antlaşması’nı ihlal ederek, Yunanistan ile birlikte adalarımızın işgaline ortak olan ve TCK 302, 309 ve TMK 3’ten yargılanması gereken Patrik Bartholomeos’u 2013’te Ekümenik Patrik ilan etti ve Bartholomeos’a fahri doktora unvanı verdi. Başbakan Erdoğan ve AKP Hükümeti bu duruma sessiz kaldı. Sessiz kalmak onaylamaktır.
Verilen somut örneklerden anlaşılacağı üzere Erdoğan ve AKP Hükümetleri, Türk topraklarında Büyük Yunanistan / Bizans Devleti’ni kuruyor. Hem de saklamadan, gizlemeden ve göstere göstere. AKP, hem vatana hem de kendisine oy veren vatandaşlarımıza ihanet etmiştir. Anayasanın 68. Maddesinin 4. Fıkrasına göre, “siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne aykırı olamaz.”
Anayasa Mahkemesi günümüze kadar 13 siyasi partinin kapatılmasında bu ilkeyi esas almıştır. Anılan ilke kapsamında ilk olarak 1971 yılında Türkiye İşçi Partisi kapatılmış, son olarak 2009 yılında Demokratik Toplum Partisi kapatılmıştır. 20 Türk Adası ve 2 Türk Kayalığının Yunanistan’ın egemenliği altına konulmasından, Büyük Yunanistan / Bizans Projesi’nin uygulanmasından, anayasal düzenin ortadan kaldırılmasından ve Türkiye’nin bölünmesinden sorumlu olan, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline gelen ve bu şekilde; Anayasa’nın 68. Maddesinin 4. Fıkrasına, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 78,79,80 ve 90. Maddelerine aykırı eylemlerde bulunduğu açıkça görülen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) kapatılmalı, vatan toprağının işgaline ve vatanın bölünmesine neden olan AKP’li siyasetçilere de siyaset yasağı getirilmelidir.
MHP VE BBP, CUMHUR İTTİFAKINDAN AYRILMALIDIR !…
20 Türk Adası ve 2 Türk Kayalığının Yunanistan’ın egemenliği altına konulması ve anayasal düzenin ortadan kaldırılması, Türk Ceza Kanunu Madde 302 ve 309’da tanımlanan suçlar olup Terörle Mücadele Kanunu Madde 3’e göre anılan suçlar terör suçudur.
AKP, MHP ve BBP’den oluşan Cumhur İttifakı döneminde, 2 Türk Adası (Küçük Çuha, Limoniye) ve 1 Türk Kayalığı (Plati) Yunanistan tarafından işgal edilirken, ittifak ortağı MHP ve BBP, AKP Yönetimine hiçbir tepki vermemiş, işlenen terör suçunu eleştirmemiştir. Batasuna kararına göre terör suçunu eleştirmemek siyasi partiler için kapatma gerekçesidir. MHP ve BBP, AYM tarafından kapatılmak istemiyorsa, işlenen terör suçunu eleştirmeli ve Cumhur İttifakından ayrılmalıdır.
Ümit YALIM
Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri