Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Anayasa’nın 66. maddesindeki “Türk” tanımının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını tek siyasi kimlik altında topladığını belirterek, bu yapının korunmasının milli birliğin teminatı olduğunu söyledi.
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, DEM Parti’nin swğiştirilmwaini istediği Anayasa’nın Türklükle ilgili maddeler konusunda kedisine ait x platformunda önemli açıklamalarda bulundu. Özdağ’ın açıklamaları şu şekilde:
“PKK ve DEM’in değiştirilmesini istediği Anayasa’nın 66. maddesi, “Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür” tanımıyla, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını tek bir siyasi kimlik altında toplar. Bu tanım, PKK ve DEM’in iddia ettiği gibi Türkiye’deki farklı etnik grupların, ırkların, din ve mezheplerin varlığını inkâr etmez; nitekim Cumhuriyet kurulduğu günden bu yana da bu varlıkları inkâr etmemiştir.
Anayasamızın 10. maddesi, “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” diyerek; ülkemizde tek siyasi kimlik altında toplanmış olan farklı dilleri konuşsa da farklı ırk ve renklere mensup olsa da yurttaşların yasalar önünde eşit olduğunu tespit eder. Hatta 1965 yılına kadarki nüfus sayımlarında yurttaşlara hangi etnik gruba ait oldukları dahi sorulmamıştır.
Özetle, Türkiye Cumhuriyeti hiç kimsenin varlığını (iddia edildiğinin aksine) inkâr etmemiş; ancak tüm yurttaşları tek bir siyasal kimlik altında toplamıştır. Bu kimliğin “Türk” kimliği olması kadar doğal bir durum yoktur. Zira Türkiye Cumhuriyeti, Anadolu’daki Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı adlarını almış Türk devletlerinin devamıdır. 11. yüzyıldan itibaren Anadolu’nun adı “Türkiye” olarak anılmıştır. Osmanlı Devleti’nin adı da Avrupalıların haritalarında “Türk İmparatorluğu” olarak geçmiştir. Türkiye Cumhuriyeti kurulurken “Kürdistan” diye bir devleti yıkmamış, onun topraklarını işgal etmemiş; “Kürdistan vatandaşlığı” diye bir vatandaşlığa son vermemiş, Kürtçe eğitimi sona erdirmemiş, ulusal bir Kürt bağımsızlık savaşını bastırmamış ya da savaşanları yok etmemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti, öncülü olan Osmanlı Devleti’nin topraklarının bir bölümünde, kurtarılabilmiş olan coğrafyada, Osmanlı vatandaşlarının yaşadığı ve Osmanlı devlet aygıtının hüküm sürdüğü alanda kurulmuştur. Ve bu devletin millî ve üniter bir yapıda kurulmuş olması, tarih tarafından da doğrulanmıştır. Çünkü Türk siyasi kimliği, Anayasa’nın 66. maddesi, millî devlet ve üniter devlet yapısı; millî birliği ve sosyolojik bütünleşmeyi güçlendirmiş, devletin ve milletin sosyal çalkantı ve kaos dönemlerini daha kolay aşmasını sağlamıştır.
Unutulmamalıdır ki, Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve sosyalizmin çökmesiyle birlikte çoklu siyasal kimlik ve federal devlet yapısına sahip olan Sovyetler Birliği 15 ülkeye, Çekoslovakya Çekya ve Slovakya olarak iki ülkeye, Yugoslavya ise Hırvatistan, Slovenya, Sırbistan, Bosna-Hersek, Makedonya ve Karadağ olmak üzere altı ülkeye bölünmüştür. Buna karşılık üniter yapıya sahip Polonya, Romanya ve Bulgaristan; sosyalizmin çöküşüne rağmen devlet bütünlüklerini korumuşlardır. Türkiye, Anayasa’nın 66. maddesinden; tek milletten, tek siyasi kimlikten asla vazgeçmemeli, Lübnanlaşmamalı, Yugoslavyalılaşmamalı, Iraklaşmamalıdır. Etnik ve kültürel kimliklerin siyasallaştırılması, etnik bir cehennemin kapılarını aralayacaktır.
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!”
PKK ve DEM’in değiştirilmesini istediği Anayasa’nın 66. maddesi, “Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür” tanımıyla, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını tek bir siyasi kimlik altında toplar.
Bu tanım, PKK ve DEM’in iddia ettiği gibi Türkiye’deki farklı… pic.twitter.com/wnO0Kja3xP
— Ümit Özdağ (@umitozdag) May 27, 2025