Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, sosyal medya hesabı Twitter üzerinden paylaştığı videoda Zafer Partisi’nin hayat pahalılığı ile nasıl mücadele edeceğini anlattı.
Mehmet Harun Yüksel / Ankara
Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ, partisinin politikalarını 5 maddede sıraladı. Sığınmacıların vatanlarına dönmesi ile hayat pahalılığının büyük ölçüde düşeceğini söyledi. Özdağ ayrıca yenilenebilir enerji kaynakları ve lojistik sisteme dikkat çekti.
Prof. Dr. Ümit Özdağ:
Bugün sizler ile “Zafer Partisi hayat pahalılığı ile nasıl mücadele edecek?” sorusu konusundaki yaklaşımımızı paylaşmak istiyorum.
Hayat pahalılığı katlanılmaz boyutlara ulaştı. Pahalılığın nedenleri bir tane değil. Önce pahalılığın nedenlerini tespit edelim. Hayat neden pahalanır?
Birinci neden, talep artar, arz azalır veya talebe yetişemez ise hayat pahalanır.
Ülkemizde son on senede talep patlaması var. Neden? Çünkü son 10 yılda ülkemize en az 13 milyon insan girdi.
13 milyon insan korkunç göç dalgası ve büyük konut talebi ortaya çıkarıyorlar. Yiyecek içecek talebini artırıyor, 13 milyon insan daha fazla yemek yiyor. Giyecek talebini artırıyor. Sağlık talebini artırıyor. Eğitim talebini artırıyor ve devlet harcamalarını artırıyor. Devlet harcaması deyince siz harcıyorsunuz. Devletin kendi parası yok. Sizin vergilerinizi harcıyor.
Türkiye’de hayat inanılmaz pahalanmaya devam edecek. Çünkü gelen yeni göçler ile talep artırmaya devam ediyor ve edecek.
Kiralar artıyor. Neden? Milyonlarca yabancı insan geliyor ve ev kiralıyor. Talep artınca ev kiraları artıyor.
Ülkemizi üretimden koparak AK Parti artık sadece vatandaşlık ve vatan tapusu satarak kaynak oluşturuyor. 400 bin dolara Türk vatandaşlığı satılıyor. Bu politika konut fiyatlarını yapay olarak yukarı tırmandırıyor. Türk vatandaşlarının ev satın alması zorlaşıyor.
13 milyon insan Türkiye’de yiyor, içiyor. Talebi artırıyor. Talep artınca fiyatlar artıyor. Memur, işçi ve dar gelirlilerin ev satın alması nerede ise imkansız hale geliyor.
Yabancılar en lüks evleri satın alırken, Türk insanına gecekondudan biraz hallice sosyal konutlar kalıyor o da bazen.
Hayat pahalılığının ikinci nedeni ise sığınmacılar için her yıl harcadığımız 10 milyar dolar.
Hayat pahalılığının üçüncü nedeni ise insani yardım adı altında dünyanın değişik ülkelerine yılda 7 milyar dolar para aktarıyoruz. ABD’den sonra en fazla insani yardım yapan ülkeyiz. İnanamıyorsunuz kulaklarınıza değil mi? Ne yazık ki öyle. Bu para sizin cebinizden çıkıyor.
Özetle, fiyat artışının bir nedeni hiç şüphesiz 13 milyon sığınmacı ve kaçak. Bunlar vatanlarına dönünce gerek kiralarda gerek temel gıda fiyatlarında büyük düşüş olacak.
Pahalılığın dördüncü nedeni, AK Parti’nin izlediği yanlış ekonomik politikalardır. Bu yanlış ekonomik politikalar temel girdilere ve hammaddelere sürekli zam yapılması ile sonuçlanmaktadır. Elektriğe zam, suya zam, benzine, mazota zam, doğalgaza zam, gübreye, tohuma tabii ki ürüne fiyat olarak yansımaktadır.
Ne süpermarket suçlu ne bakkal amca.
Eğer yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmazsak elektriği pahalı satın alırız. Örneğin Rus hükümetine nükleer ve doğalgaz için bağlı kalırsak elektrik fiyatlarını da Ruslar belirler ve yüksek olur.
Pahalılığın beşinci nedeni ise yanlış lojistik sistemidir. Eğer büyük kentlerin gıda ihtiyaçlarını uzun karayolu sevkiyatları ile temin ederseniz tabii ki sebze/meyve fiyatları yüksek nakliye fiyatlarından dolayı da pahalı olacaktır.
Peki, Zafer Partisi hayat pahalılığını nasıl ortadan kaldıracak?
Öncelikle şunu ifade edeyim.
1 sene içerisinde hayat pahalılığına radikal bir darbe indireceğiz.
13 milyon sığınmacı ve kaçağın ülkelerine geri dönmesi ile kiralar, konut fiyatları ve temel gıda maddelerinin fiyatları büyük ölçüde azalacaktır. Enflasyon ve hayat pahalılığı azalacak.
Ayrıca yenilenebilir enerji kaynaklarında yani güneş ve rüzgar enerjisinde büyük bir atılım yapacağız. Ülkemizin bu alandaki imkanlarını sonuna kadar kullanacağız. Almanya bugün bizden daha fazla güneş enerjisinden fazla yararlanıyor. Almanlar güne doymak için Türkiye’ye, Akdeniz’e, Ege’ye geliyorlar. Kendi ülkelerinde bizden daha fazla yenilenebilir enerjiden, güneşten faydalanıyorlar. Kabul edilebilir değil. Biz, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarını harekete geçireceğiz. Bütün devlet ve eğitim kurumları kendi elektriğini üretir hale gelecek. Çünkü çatılarını olduğu gibi güneş enerjisi kaynakları ile donatacağız. Hatta sisteme elektrik satacaklar.
Türkiye’nin en büyük petrokimya tesisini Batı Karadeniz’de kurup gübrede dışa bağımlığı sona erdireceğiz. Keza tohumda da dışa bağımlığı sona erdireceğiz.
Üreticiye alım garantisi vererek ürün bolluğunu ve böylece düşük fiyatı sağlayacağız. Eğer 100 yumurta üretiyorsanız ve tanesi 1 TL ise 50’ye düşürürseniz yumurta üretimini fiyat 2 TL’ye çıkar. 100 yumurtadan 200 yumurtaya çıkarırsanız üretimi yumurta fiyatı 50 kuruşa düşer. Üretimi artırmak ucuzluk için şart.
Ayrıca; lojistik sistemini de değiştirmemiz gerekiyor. İstanbul’un beslenmesi için Trakya ve Sakarya havzalarını yeniden şekillendireceğiz. Büyük şehirler için Ankara, İzmir gibi yeni önlemler alacağı. Yeni beslenme havzaları kuracağız.
Sebze ve meyve taşımacılığında çok pahalı olan karayolu taşımacılığı yerine demiryolu taşımacılığını teşvik edeceğiz ve yeniden düzenleyeceğiz.
Özetle, pahalılık ile mücadele ana hedeflerimizden birisi ve uygulayacağımız politikalarla kontrol altına alacağız.